.
.
.
.
.
.
.
.
"Güven kırıldıktan sonra özür dilemenin anlamı ne?"
.
.
.
.
.
.
Yazım yanlışları için özür diler, keyifli okumalar dilerim♡
.
.
.
.
.
Daha önce korktuğum çok an olmuştu. Karanlık zindanda kaldığım geceler. Babam olacak o adamla yaşadığım tüm o gerilimli anlar, yaşanılan son olayda Minho'nun kollarıma düşüp gözlerini kapatması... kollarımda son nefesini vermesi bunların hepsi benim acı gerçeklerimdi her biri en korkunç ânım ve derin izler bırakan geçmişimdi yaşadığım bunca acının tek sorumlusu vardı. Ve ben o kişiyi öldürene kadar durmayacaktım. Biliyorum eğer o yaşamaya devam ederse benden daha fazlasını alacaktı. Felix'i Yeji'yi Minho'nun emanetleri Jisung ve Seungmin'i buna izin vermeyecektim. Ben onlara bir söz vermiştim. Birgün gelecek Kral olacak ve bu krallığa layık biri olacaktım. Bu sözü onlara verdiğim zaman tüm bu olacaklardan habersizdim geçmişimden habersiz olduğum gibi... Chan odadan çıktığından beri düşüncelerimde boğuluyordum. Ne yapacağımdan emindim ama nasıl yapacağımı ve neleri feda edebileceğimi bilmiyordum. Ya kalkışacağım bu yol daha fazla kayıplara sebep olursa ya birini daha kendi ellerimle toprağa verirsem. Böyle bir şeye bir kez daha izin veremezdim. Böyle bir şey bir kez daha yaşanmamalıydı.
Komidine ilerleyip çekmeceyi açıp içinden hançerleri çıkardım. Bunlar bana Changbin'in armağanlarıydı.
Aklıma gelmişken Changbin' i olaydan sonra görmediğimi farkettim Chan' de ondan hiç söz etmemişti. Acaba nerdeydi iyi olduğunu umarak iki hançeri elime aldım birini kemerin beline bir diğerini ise giydiğim çizmelerin içine yerleştirdim. Neler ile karşılaşacağımız belli olmayacaktı.
Chan anneme güveniyor olabilirdi. Ama ben kız kardeşim ve beni böyle iğrenç bir adamın eline bırakıp giden birine güvenmiyordum. Sebebi ne olursa olsun insan canından saydığı bir parçayı güvende olmayacağını bildiği yerde bırakıp gider miydi? Sonrası bizi koruması için birini göndermesi umrumda bile değildi. Sonuçta gönderdiği kişi beni o adamın elinden hiçbir zaman kurtarmadı. Karanlık zindanlarda geçen çocukluğumu kurtarmadı. Aynanın karşısına geçip kendime son kez baktım. Artık gözlerimden yansıyan kişiyi tanıyamıyordum. Eski korkak çocuk gitmişti. Şuan karşımda gördüğüm ben kana susamış biri gibiydi durmayacaktım. Bu sefer istediğimi alana kadar durmayacaktım. Özgürlüğüm için ve sevdiğim herkes için başta Minho için çıkacaktım bu yola evet artık korkmuyorum. Artık karanlık zindanda saatlerce ağlayan o çocuğa istediğini verecektim. Çocukluğum ve şuana kadar yaşadığım her şeyin intikamını alacaktım.
Zırhımı takıp pencereye doğru ilerledim. Tahmin ettiğimden daha yüksekti. Ama bir kez yaptıysam bir daha yapabilirdim. Minho'nun yaptığı gibi onun gibi cesur olabilirdim. Pencerenin kenarına tutunarak bir ayağımı dışarıya atıp sarmaşıklara geçirdim. Pekâlâ Hyunjin yapabilirsin. İşte başlıyordum. İlk defa bu kadar cesur olup kendim dışında sevdiklerim için savaşıyordum.Yere indiğimde derin bir nefes aldım. Başkası için kolay olan bu şey benim için zordu evet çıkacağım bu yolda belki de en kolay adım buydu ama yavaş yavaş olacaktı her şey değil mi? Düşüncelerimden sıyrılıp duvara sürten dizlerimin tozunu temizledim. Etrafa bir göz attıktan sonra yavaş yavaş bahçe kapısına geldim. Şimdi bu duvardan da tırmanıp çıkacaktım. Kapıya yaklaştığım an birinin kolumdan tutup beni çekmesiyle korkmuştum. Ağzım kapatılmıştı. Kim olduğunu görmek için döndüğümde bu kişinin Changbin olduğunu gördüm.
Changbin
- Hyunjin sessiz ol! Plandan haberim var. Chan her şeyi anlattı seni almaya geldim.Elini yavaşça çektiğinde ben de konuşmaya başladım.
Hyunjin
- Ne yapıyorsun aklım çıktı.Changbin
- Özür dilerim. Duvarın arkasında üç nöbetçi var ses çıkartıp veya tırmanmaya kalkışsaydın direkt yakalanırdın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forbidden
FanfictionDansın ve müziğin yasak olduğu bir krallıkta Prens Hwang Hyunjin kral olan babasının tüm emirlerine karşı gelerek gizli gizli dans ediyordu bir gün terk edilmiş bir binada dans ederken aslında oranın başka bir dansçıya ait olduğunu anladı... Dans...