Yazım hataları için özür diler, keyifli okumalar dilerim...
.
.
.
.
."Mutlu veya Mutsuz sonu olan hiçbir şeyi sevmem ben"
Ama bilirim ki;
"Mutlu veya Mutsuz her şeyin bir sonu vardır."
.
.
.
.~ 1 yıl Sonra~
Hyunjin'in anlatımından:
"Derler ki gözler kalbin aynasıdır. Ağzından çıkan kelimeler yalan olsa da gözler asla yalan söylemezmiş. Çünkü insan sevdiğine baktığında gözleriyle değil kalbiyle konuşurmuş. O gün anlamıştım bu sözün ne kadar doğru olduğunu. Karşımda duran bu gözler en başından beri bana sadıktı en başından beri tertemiz bir kalbe sahipti. Ben o gün o gözlerde inancı ve güveni tekrar gördüm. Sonucu ne olursa olsun o gün o gözlere güvenmeyi seçtim. İlk defa bu kadar korkusuzdum. İlk defa o gün bir kalbe bu kadar güvendim."
O gözler Chan'e aitti... Olay günü ağzından ne çıktıysada hepsi birer oyun birer yalandı...
"Sona geldik"
"Birlikteysek sorun yok"
"Birlikteyken korkmuyor musunuz"
"Hayır korkmuyoruz"Bu cümlelerin her biri bir mesajdı bizim için. Bir umuttu bir ışıktı... Bunu en iyi günışığım ve ben biliyorduk. Chan bizimleydi. Gözler asla yalan söylemezdi Chan de en başından beri yalan söylemiyordu onun tek isteği ona güvenmemizdi karşılıksız bir şekilde ve bizim o gün güvenmekten başka çaremiz ve plânımız yoktu...
Yaşananların üstesinden iki yıl geçmişti Jisung ve Jeongin bir gemiyle başka bir ülkeye gitmişlerdi. Onları güvenli bir şekilde Changbin gemiye bindirmişti. Jackson tekrar hanına geri dönmüş kaldığı yerden işine devam etmişti. Bu arada seninde bilmeni isterim ki Jackson en başından beri Chan ile arkadaşmış. Chan bir gün yolumun Jackson'a düşeceğini zaten biliyormuş yani Jackson beni çok önceden tanıyormuş. O yüzden bana o kadar yardımda bulunmuş.
Hatta en başından beri bizim orada saklandığımızıda biliyormuş. Yeji ve Lucas'ın oraya sağ salim gelmesine bile yardım etmiş amacı en başında bizleri yan yana getirmekmiş. Chan ile konuşacak uzun bir vaktim oldu. Revirde kaldığı günler onu sıklıkla ziyaret ettim. Günışığım sana verdiğim sözü tutmaya çalışıyorum. Chan ile kardeş değiliz ama ona abimmiş gibi yaklaşıyorum. En başında olması gerektiği gibi... Yeji Lucas'la birlikte çok mutlu kendi kraliyetlerinde sorunsuz bir şekilde hayatlarına devam ediyorlar. Suga ve Jhope sarayda işe başladılar ikisi inanılmaz birer muhafız oldular. Saray doktoru Kim Namjoon'la da çok iyi anlaştıklarını söylemeden geçemeyeceğim. Jisoo hala burada Seungmin'in mezarı burada olduğu için burada kalmak istedi tabi ki onun bu kararı beni çok mutlu etti sonuçta yanımda birilerini görmek bana bir nebzede olsa iyi geliyor. Lisa da burada şuan Chan'in bakımıyla ilgileniyor. Chan'e bilmediğim bir zaafı olduğunu düşünmeden edemiyorum neyse... Changbin baş muhafiz ilan edildi. Evet bu karara ben verdim sonuçta her an yanımda olan dostumu öyle sıradan bir görevde bırakamazdım. Bana gelince Lixiee... Ben de bir şekilde sensiz yaşamanın bir yolunu bulmaya çalışıyorum zor olsada sen ve senin hayallerin için yaşıyorum günışığım...
Hyunjin elinde ki mürekkebi yerine koyarak masanın başından kalktı. Eline aldığı kadeh ile cama doğru ilerledi. Yağmur'un çişelediğini görmesiyle kadehi orada bıraktı. Koşturarak indiği merdivenlerden dışarıya çıktığında yağmur hızlanmıştı.
Günışığı gelmişti işte... buradaydı. Yağan yağmurdaydı.
Hyunjin kollarını açarak kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı. Yağmur damlaları yüzünü ıslatırken derin bir nefes aldı ve önünde durduğu binaya döndü...
Burası o binaydı. Dans ederken Felix'e yakalandığı bina Felix'in babasının Felix için yapmaya çalıştığı fakat yarım kaldığı bina. Tamamlanmış bir şekilde Hyunjin önünde duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forbidden
FanfictionDansın ve müziğin yasak olduğu bir krallıkta Prens Hwang Hyunjin kral olan babasının tüm emirlerine karşı gelerek gizli gizli dans ediyordu bir gün terk edilmiş bir binada dans ederken aslında oranın başka bir dansçıya ait olduğunu anladı... Dans...