. Yazım hataları için özür diler iyi okumalar dilerim.
.
.
.
.
.
.
"Geçmişi farklı ağızlardan dinlersek duyduğumuz şeylerin sürekli değiştiğini görürüz. Çünkü hikâye herkese göre farklı şekillenir." Olaylara her zaman aynı bakış açısıyla bakılmaz... Herkesin kendine göre doğruları her doğrunun kendine göre acısı vardır...Hyunjin Lisa'yı takip ederken nefesi kesiliyor elleri ve ayakları titriyordu. Annesini daha önce hiç görmemişti. Saray çalışanlarından duyduğu kadarıyla bir de babasının odasında hala annesine ait olan bir tuval ile biliyordu. Acaba saçları cidden turuncu muydu? O tuvalde ki gibi güzel miydi yoksa o tuvali çizen kişi annesi kraliçe olduğu için mi o denli güzel çizmişti. Kız kardeşi Yeji çok güzeldi. Hyunjin o yüzden annesinin o tuvalde ki halinden bile daha güzel olduğunu hayal ederdi. Ama şimdi böyle düşünemiyordu. Bu denli yaralandıktan sonra annesinin onları bırakıp gittiğini öğrendikten sonra annesi hakkında güzel şeyler düşünemiyordu. Lisa durunca Hyunjin derin düşüncelerinden çıktı. elleriyle oynayarak bekliyordu. Lisa gerginliğini fark etmişti ki söze girdi.
Lisa
- Korktuğunu ve yaşadığın şeylerin canını yaktığını biliyorum. Ama dik durmalısın bir prense yakışır şekilde, Hyunjin burada olmanın bir sebebi var. Sorularının cevaplarını iyice öğren düşmanını ve dostunu iyi tanıman lazım. Büyük sorumluluklar büyük acılar yaşatır. Sana şuan ne desem faydası olmayacak ama unutma ki senin gibi herkesin bir sebebi vardı. O senin annen ne yaşanmış olursa olsun bir şansı hak ediyor.Hyunjin Lisa'nın sözleri için sadece başını salladı.
Lisa
- Pekala işte geldik annen içeride. Endişelenme senden bir kaç dakika sonra Chan'i getireceğim. Fazla yalnız kalmayacaksın. Şimdilik öncesinde seni görmek istediği için buradayız yani şuan derin şeyler konuşacağınızı düşünmüyorum.Hyunjin
- Sanırım bunu içeri girmeden anlayamayız değil mi?Lisa tebessüm ederek cevapladı.
Lisa
- Haklısın.
Evet bana söyleneni yaptığıma göre gidiyorum. Sana iyi şanslar.Hyunjin
- O dediğin sadece tek bir an benden yana oldu onun içinde misli misli bedel ödedim. Şans beni bırakalı çok oldu.Lisa elini Hyunjin'in omuzuna koyarak sıvazladı.
Lisa
- Şans sana uğramıyorsa sen kendi şansını yarat!Lisa son cümlesini de söyledikten sonra Hyunjin'den minik adımlarla uzaklaştı. Tekrar minik bir tebessüm ederek geldikleri yere doğru yürümeye başladı. Hyunjin çadırın önünde tek kalmıştı. Kalbi deli gibi atıyor vücudu sanki saatlerce dans etmiş gibi terliyor elleri hiç olmadığı kadar fazla titriyordu.
"Pekala Hyunjin sakin ol!" Onu ölü biliyor olabilirdin ama o hâlâ senin annen. Sen acımasız bir babayla yaşadın. Annen ile yüzleşmek ne kadar zor olabilir ki...
Hyunjin kendi kendine konuşup sakinleşmeye çalışsa da farkında olmadan daha da heyecanlanıyordu.
Ellerini saçlarından geçirerek başını kaldırıp gökyüzüne baktı." Minho için bunu yapmalısın." O şuan seni izliyor onun için bu adımı atmalısın. Geçmişini öğrenmelisin ki geleceğini kurabilesin. Minho'ya verdiğin sözü tutmalısın...
Derin bir nefes alıp verdikten sonra eli çadıra doğru gitti çadır perdesini araladı. İçeri adım attıktan bir kaç saniye sonra bir kadın koşarak ona sarıldı. Hyunjin'in karma karışık olan duyguları iyice beter bir hal alırken sarılmaya nasıl bir karşılık vereceğini bilemedi. Hafifçe kadını kollarından tutarak kendisinden uzaklaştırdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
forbidden
FanficDansın ve müziğin yasak olduğu bir krallıkta Prens Hwang Hyunjin kral olan babasının tüm emirlerine karşı gelerek gizli gizli dans ediyordu bir gün terk edilmiş bir binada dans ederken aslında oranın başka bir dansçıya ait olduğunu anladı... Dans...