Tüm umutlarınızı tükettiğiniz anlar oldu mu?
Nefes alamadığınız sevdikleriniz gözünüzün önünde zorla alı koyarlarken siz çaresizce hiç izlediniz mi?
Muhafızların hanı basması ile hepimizi bir odada kıstırmaları bir olmuştu kollarımızdan zorla dışarı çıkarırlarken onunla göz göze geldim. Chan tam karşımda duruyordu. Günlerce uykusuz kaldığı belliydi günlerce durmadan bizi aradığı belliydi. Jisung hemen onun yanında iki muhafız tarafindan tutuluyordu. Bileklerinden öyle sıkı tutulmuştu ki canının yandığı bariz belliydi. Felix'in acı dolu sesini duyduğumu hatırlıyorum. Beline darbe almıştı. O ses kulağımda çınlarken Lucas'ın konuşması muhafızları durdurmuştu.-Ben Kuzey Krallığı Varisi Prens Lucas bu da Eşim Prenses Yeji derhal ellerinizi çekin üzerimizden aksi halde hepinizin kellesini alırım.
Muhafızlar bir Lucas'a bir de Yeji'ye bakmışlardı.
Bu defa sessizliği bölen kişi bakışlarından ve kendisinden tiksindiğim Chan olmuştu. Felix'e yaptığı şey gözümün önünden gitmiyordu. Her ne kadar bunu Felix istemiş olsa da...Chan
- Üzgünüm Prens Lucas topraklarımız şuan kral için güvenli değil ve siz de yanınızda olan bu insanlar ile pekte güvenilir sayılmazsınız...Yeji sinirle Chan'e bakıyordu. Jisoo'yu muhafizlar zor tutuyordu Chan'in üstüne atlamak için firsat kolladığı belliydi.
Jisoo
- Iğrenç birisin sen. Hem kendi kardeşlerini hiçe sayıyorsun hem de masumların ölmesine sebep oluyorsun. Kesinlikle kral falan olmamalısın.Chan Jisoo'nun sözleri ile güçlükle yutkunmuştu. O da böyle olsun istemiyordu. Kötü görünmek istemiyordu. Katil damgası yemek istemiyordu. Kendisini toparlayarak bir kaç adımla Jisoo'nun yanına ilerledi.
Jisoo'nun çenesinden tutarak bakışlarını denk getirdi.
Chan
- Ben kimseyi öldürmedim. Kardeşin kendini koruyamayacak ve bir zavalli için kendini feda edecek kadar zayıftı.Jisoo duyduklarına inanamamıştı. Karşısındaki Chan olamazdı. O böyle biri değildi. Sözleri ile insanları yaralayacak biri değildi. Herkes duydukları ile birbirine bakarken Felix'te Jisoo gibi şaşkındı.
Chan
- Ne oldu? Sizler bana istediğiniz her şeyi söyleyince tamam ama ben bir şey söylediğim zaman canavar oluyorum öyle mi?Chan parmağı ile Hyunjin'i göstererek konuştu.
Chan
- Sen... Sen en başından bana güvenseydin. En başından beni dinleseydin bunlar olmayacaktı. Beni suçladığın kadar sen de suçlusun.Chan tekrar Jisoo'ya dönünce Jisoo onun suratına tükürdü. Chan elinin tersi ile yüzünü silerken gülüyordu.
Yeji
-Yeter artık. Ne yaptığını sanıyorsun sen? Görmeyeli nasıl biri oldun böyle... Yoksa hep mi böyleydin sadece oyun mu oynuyordun?Chan
- Ooo Minik prensesimiz de burdaymış. İstenmeyen gayri meşru bir oğul. Sahte bir varis. Ve babasının minik prensesi... ne güzel bir aile tablosu bu böyle...
Söylesene Yeji her zaman en sevilen olmak nasıl bir duyguydu. Hyunjin dayak yerken sen sevilen çocuktun. Ben annem ile ölüme terk edilirken sen babasının biricik prensesiydin. Söyle bize her zaman sevilen olmak nasıl bir duyguydu. Her zaman korunan olmak?Ben hiçbir zaman oyun oynamadım küçük kız kardeşim. Her zaman olduğum gibiydim. Bu sözleri bana kuracak en son kişi sensin çünkü sen de biliyorsun ki kendimden çok seni düşündüğüm anlar, Hyunjin'den çok seni koruduğum anlar oldu...
Chan haklıydı. Yeji onun için böyle konuşacak en son insandı.
Chan tekrar Jisoo'ya döndü.
Chan
- Özür dilerim... koruyamadım kardeşini.
Karşı gelemedim o adama... O anı değiştirmek için ölmeyi bile göze alırım. Ama değiştiremiyorum Jisoo...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forbidden
FanficDansın ve müziğin yasak olduğu bir krallıkta Prens Hwang Hyunjin kral olan babasının tüm emirlerine karşı gelerek gizli gizli dans ediyordu bir gün terk edilmiş bir binada dans ederken aslında oranın başka bir dansçıya ait olduğunu anladı... Dans...