İnsanların ayakları geri geri giderek işe gittikleri, kalabalıktan birbirine tosladıkları, nemli sıcaktan gömleklerinin sırtlarını yapıştığı günlerden biriydi ama çiçeği burnunda sekreterimiz işine koşarak geliyordu. Bunda sarı benekli, yeşil gözlü Harun'un ne kadar payı var düşünmek istemiyordu. Saat 09.00'da masasındaydı, yığınla iş, fotokopi, tercüme vardı. Başını işe gömdü; 12.00'ye doğru mavi kasketli bir kargocu çocuk geldi.
"Aydan Yeşiltepe? "
deyince nazik bay Takaşi'nin hediyesinin geldiğini anladı. Adam, kızdan izinsiz adresini istememek için armağanını holdinge göndermişti. Teşekkür etti, cep telefonuna gelen kodu söyledi ve minik paketi alıp açtı. Bu, Takaşi'nin kendi firmasının ürettiği bir cep telefonuydu. Ne çok ucuz, ne de çok pahalıydı. Kızı mahcup etmeyecek bir şey olmasına dikkat etmişti. Kargocu çıkarken, patronunun kız arkadaşı Pelin, holdingin döner kapısından içeri ayağını atacaktı ki, arkasından duyduğu sesle irkildi:
" Huu? Merhaba Pelincim, bipolar ex aşkın geldi!"
"Allah kahretsin seni! Ne diye geldin?"
"Aa! Aşk olsun, insan bipolar ex aşkını böyle mi karşılar? Yoksa sevgiline gidip Pelin aslında size numara yaptı mı diyeyim? Harun Beeeey!"
"Sus! Pislik! "
" O zaman sen de terbiyeli davran."
"Ne istiyorsun daha yeni 50.000 Dolarımı aldın."
"Kendime marka kıyafetler ve araba aldım. Kesene bereket. Bittiiii"
"Allah'ın cezası! Şimdi git yollarım tamam."
"Ha şöyle." diyen genç tiyatrocu giderken arkasını dönüp Pelin'e seslendi:
"Peliiiinnn, ben sensiz yaşayamammmm, üüüü!"
"Sus! Allah seni kahretsin!"
Kahkahalar atan delikanlı, şantajla alınmış arabasını park ettiği yere yöneldi. Kadın da asansöre bindi. Az sonra Harun'un katındaydı. Çaycı Suna, Aybüke ve birkaç mimarın sekreter masasının başına üşüştüğünü gördü. Kaşlarını kaldırarak sordu:
"N'oluyo burada Suna Hanım? "
"Şey, şu Capom bey vardı ya, Aydan hanıma hediye cep telefonu göndermiş de..."
Aybüke atıldı:
"Suna abla Capom değil Allah iyiliğini versin Japon"
"Biliyom Aybüke hanım kızım da hoşuma gidiyo capom demek hi,hi,hi."
Pelin Hanım merakını gizleyemedi:
" A? Ne münasebetle?"
Aydan;
" İstanbul'u gezdirmiştim ya, çok memnun kalmış." deyince, kadından bir "Hıh! " sesi geldi ve doğruca Harun'un odasına gitti. İyice kızmıştı. Kendi kendine "Bu kız ne yaa? Dün bir, bugün iki, ben Nergis hanımın tabiriyle boş lokanta olurken, buna ta Japonya'lardan hediyeler geliyor! " diye söylendi. Sanki birden fazla Japonya varmış gibi. Sonra yüzüne sahte bir gülümseme vererek evlenmek için can attığı adama seslendi:
" Seni öğle yemeğine çıkartmaya geldim Haruncuğum."
" Niye önceden haber vermedin Pelin? Cep telefonu diye bir şey var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİKÂHZEDE
AcciónYeni mezun İngilizce öğretmeni Aydan, atanmayı beklerken, hayatının aşkını bulduğunu sandı ama nikâh günü terk edileceğini düşünmemişti. Peki niye? Kapak tasarımı: @zehrihan_