Arkadaşlarından ayrılıp eve geldiğinde, tüm gece boyunca dışarıda oyun oynamanın verdiği yorgunlukla kapıyı çaldı küçük çocuk. Çok güzel oyunlar oynamışlardı. Top oynamıştı, koşturmuşlardı, düşmüştü, kalkmıştı ama şu an dünyanın en mutlu çocuğu oydu. Yüzünden silemediği kocaman gülümsemesiyle ufak bir kahkaha hediye etti geceye. Çok eğlenmişti! Bugün hayatının en mutlu günüydü!
Kapıyı annesi gülümseyerek açtığında, koşarak annesine sarıldı küçük çocuk. "Anne!" dedi heyecanla. "O kadar güzel oyunlar oynadık ki!"
"Oh, güzel oğlum benim," Oğlu böyle mutluyken annesi çok daha mutlu oluyordu. "Eğlendin mi?"
"Çok eğlendim!" Yerinde zıpladı küçük çocuk. Sonra, merdivenlerden inen babasını gördü, ona doğru döndü. "Baba!" Dedi aynı heyecanla. "Futbol oynadık bugün! Bir kere ayağım Hoseok'un ayağına takıldı- ah, hayır. Çalım attı daha doğrusu ve düştüm ama hiç ağlamadım bile, sonra topu ondan geri aldım! Çok güzel oynadım baba! O kadar güzeldi ki bugün!"
Babası, duvar gibi olan hissiz yüzünde asılı duran gözlerini, kolundaki saate çevirdi. "Saatin kaç olduğundan haberin var mı senin?"
Küçük, az önceki heyecanını birazcık kaybetmişti.
"Dışarıda oynamak için benden izin aldın mı?"
"Ş-şey," kekeledi küçük çocuk. "Annemden izin almıştım."
Babası gözlerini, küçük çocuğun şimdi korkuyla bakan gözlerinden bir saniye bile ayırmıyordu.
"Bu evde annenin mi sözü geçiyor, yoksa benim mi?"
Küçük çocuk yutkundu. "S-senin, baba."
"Bu evde benim sözüm geçiyor fakat sen benden izin almak yerine annenden izin alıyorsun, öyle mi?"
"Ne diyorsun çocuğa?" Annesi sinirle konuştuğunda, adam onu duymamazlıktan gelmişti. Her zaman yaptığı gibi.
"Evden çıkmak için annenden izin alıyorsan eğer, eve girmek için de benden izin alman gerek ve ben eve girmene izin vermiyorum." Küçük çocuğun kolundan sıkıca tutarak onu kapıya doğru sürükledi. Karısı da onu durdurmak için bağrış çarış içinde kolundan tuttuğunda, kadını kenara sertçe ittirdi ve düşmesine sebep oldu.
"Bu saate kadar dışarıda kaldıysan, bu saatten sonra da kal." Diyerek küçük çocuğu sertçe dışarı itip kapıyı çocuğun yüzüne kapattı.
Saat akşam 8'e geliyordu. Çok geç bir saat değildi. Babası kızmasın diye erkenden gelmişti zaten, fakat faydasızdı. Hava kararmıştı.
Gözünden akan yaşlara engel olamayarak kapıyı çaldı çocuk korkuyla.
"Baba!"
Hıçkırdı kapıya doğru. "B-baba," bir kere daha çaldı kapıyı. "Ö-özür dilerim baba!"
Kapının ardından annesinin hıçkırık içinde babasıyla kavga edişini duyuyordu. Annesinin ağlamasına sebep olduğu için daha da şiddetli ağlamaya başladı çocuk. "B-baba lütfen a-aç kapıyı!"
Deli gibi ağlamaya başlamıştı şimdi çocuk. Babasının kendisini tutup dışarı attığı kolu çok acıyordu. Başı ağrıyordu, gözleri ağrıyordu. Kalbi ağrıyordu. Ağlıyordu. Annesi ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
þróun •Monsta x
FanfictionBirbirlerinden ölesiye nefret eden iki grup düşünün. ... Şimdi içeri gelin lütfen. 💧 [25.7.18]