Pt.11 "Yengeyle Halı Sahaya Mı Gidelim?"

772 94 78
                                    

Hyunwoo, gece yarısı çalan telefonuna küfrederek kalktı. Elini rastgele yatağının yanındaki komodine atıp telefonunu aldı. Gecenin bu saatinde arayacak sadece üç aptal vardı. Tahmin edersiniz ki bunlar da Hoseok, Kihyun ve Changkyun'du.

"Ne var lan?"

"H-Hyunwoo?"

Telefonun diğer ucundan gelen ince ses tonu, Hyunwoo'nun aniden yataktan düşmesine neden oldu.

"M-m-minyeo-on?"

Kalbi hızlanırken, ekrana bakmadan telefonu açtığı için kendine küfür ediyordu şimdi.

"Bu s-saatte rahats-sız ettiğim i-için özür dilerim, H-hyunwoo." Sesi kırgınlığın içinde üzüntüyü barındırıyordu sanki. "M-müsait değilsen, k-kapatabilirim."

"Hayır, hayır." Dedi Hyunwoo odanın içinde heyecandan deli gibi dolanırken. "Sesin hiç iyi gelmiyor? Anlatmak isterse-"

"A-aslında bunun i-için aradım." Derin bir nefes aldı telefonun ucundaki kız. "Evinin önündeki p-parktayım. Müs-"

"Hemen geliyorum, sakın bir yere ayrılma, Minyeon. Geliyorum."

Karşı taraftan onay alınca hızla atan kalbine meydan okurcasına hızla hazırlandı.

Ev arkadaşına belli etmeden hızla evden çıktı.

Parkta, tek başına oturmuş, onu bekleyen savunmasız bedeni görünce koşarak yanına gitti. Midesinde kelebekler uçuşuyordu adeta.

"Nasıl geçiyor günlerin, birtanem?"

Derin bir nefes aldı. Boğazında yumrular sıra sıra nöbet tutarken, zar zor titrek bir nefes almıştı.

"Zor."

Uzun bir cümle kurmak için gücü yoktu.

"Çok zor geçiyor, anne." Annesi, oğlunu tanıyordu. Uzakta olsa da biliyordu onu. Konuşmak için vakit tanıdı oğluna, belirli aralıklarla konuşuyordu zaten. Zar zor.

"Dayanamayacak gibi oluyorum bazen."

"Her şey üst üste geliyor." Derince içine çekilen bir nefes daha.

"Ama," dedi annesi. "Ama sana güç veren şeyler de var, değil mi?"

"Var." Güldü. "Üç tane kardeşim var bana güç veren."

"Ah, işte!" Güldü annesi. "Duymak istediğim cevap buydu! Arkadaşlarını asla kaybetme, oğlum. Özellikle kendini bildin bileli yanında olan o üç kardeşini."

"Onları kaybetmek istemiyorum, anne.'' dedi sesi titrerken. "Ama bazen oturup düşününce diyorum ki; kim benim gibi hayatı sıkıntılarla dolu olan bir çocukla sonsuza kadar arkadaş kalmak ister ki?"

"Anne," dedi göz pınarları yaşlarla dolarken. "Anne ben onları kaybetmek istemiyorum. Beni bırakmalarını istemiyorum anne!
Korkuyorum. Beni bırakmalarından korkuyorum!"

Annesi burnunu çekti, ağlıyordu. Annesi, telefonun ucunda ağlıyordu.

"Kihyun," dedi sesi aynı Kihyun'unki gibi titrerken. "Sana bunları düşündüren ne? Sana eskisi gibi dostça yaklaşmıyorlar mı yoksa?"

þróun •Monsta xHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin