"Arkadaşın nasıl oldu?"
Sıcacık ve nostalji kokan bu şirin kafeye sürekli gelirdi Hyunwoo ve arkadaşları. Her ne kadar onların takılmayacağı bir yermiş gibi görünse de, aslında tam da içlerindeki o 'sıcak yuva' sevdasını gösteren bir mekândı ve en çok onlar gelirdi buraya.
"İyi, daha iyi." Hyunwoo gülümsedi karşısındaki afete. İçinde, çığlık çığlığa, mutlulukla koşturup volta atan bir çocuk vardı ve inanın, bu minik çocuğu Minyeon onun gözlerinde görüyordu.
"Sevindim, " dedi sonra kız kahvesinden yudumlamadan önce. "Kusura bakmasın, hastaneden sonra ziyaretine gidemedim."
"Olsun, " dedi Hyunwoo bir çırpıda. "Bugün gelebilirsin istersen. Yani, istersen. Evet. Ziyarete."
Minyeon onun bu haline kahkaha attı. "Bayılıyorum şu hallerine Hyunwoo."
Hyunwoo kızarırken, 'ben de bayılıyorum' diye fısıldadı. 'Sana...'
💌
Elindeki lastik yerine klasik oku karışısındakine uzattı Changkyun. Jooheon şaşkınca baktı ona. "Başlıyor muyuz artık?"
Changkyun başını sallamakla yetindi.
Duruşları tek tek, yeniden gösterdi Jooheon'a. Açıkçası, anında anlayıp kavramada oldukça iyiydi Jooheon. Changkyun bunu elbette suratına demeyecekti, şımarırdı sonra.
"Dik dur ve nefesini kontrol altına al."
"Emredersin."
Changkyun bir başka oku eline almış atış yapacakken duyduğu bu kelimeyle diğerine döndü.
"Emrederim tabii."
Jooheon keyifsizce güldü bu sefer. "Bücür."
"Pardon?!" Changkyun sesini incelterek ciyaklamıştı. Jooheon elini kulağına götürüp kapatmıştı.
"Sen bana bücür mü dedin?!" Adım adım Jooheon'a yaklaşıyordu bunu derken.
"Pardon ya, alındığında sesinin bu kadar tiz çıkacağını bilseydim az ötede derdim bunu."
Changkyun sinirle güldü. "Bücürmüş."
"Değil misin?" Jooheon, onu sinirlendirmenin keyfine varmış, eğleniyordu.
"Değilim."
"Öylesin."
Changkyun sinirle solurken, Jooheon gülüyordu. "Değilim, diyorsam, değilim."
"Tabi, aynen, elbette." Oku hedefe doğrultup nişan aldı sonra. Yayı gerip serbest bıraktıktan sonraki iki saniye içinde ok hedefe, tam onlukdan saplanmıştı.
Changkyun'un gözü seğirirken Jooheon gülerek oku onun ellerine tutuşturdu. "Bücür."
💌
"
Bugün için teşekkür ederim."
Minyeon, çantasının kulpunu sıkıca tutup omzuna yerleştirirken hafifçe gülümsedi. Nedendir bilinmez(?) yanakları al al olmuştu. Uzun saçlı, zarif ve sevimli bir kızdı Minyeon. Oyuncak bebek gibi suratı ve altın sarısı saçlarıyla gönlünü fethetmişti Hyunwoo'nun. Kelimeler ağzından tane tane çıkar, şiir okur gibi konuşurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
þróun •Monsta x
FanfictionBirbirlerinden ölesiye nefret eden iki grup düşünün. ... Şimdi içeri gelin lütfen. 💧 [25.7.18]