Pt. 33 "İtiraf"

318 37 30
                                    

Akşam çökmüş, çocuklar hâlâ Hoseok'dan bir haber alamamışlardı. Hyunwoo gerginlik ve merak içinde ayakta bir o tarafa bir bu tarafa gidip duruyordu. Kihyun ve Changkyun ise koltukta oturuyor, düşünüyorlardı.

"Aklımı kaybedeceğim." Hyunwoo, elini sinirle saçlarından geçirerek camdan dışarı bakmaya başladı.

"Belki de eve gelemeyecek durumda?"

Changkyun'un bu cümlesi, iki çift gözün hızla ona dönmesine sebep oldu.

Abilerinin kafalarında oluşan kötü düşünceleri yok etmeye çalışarak bir ihtimal sundu ortaya. "Belki sarhoş?"

"Barların hangi birine bakacağız ki şimdi... Nerden bulacağız onu..." Hyunwoo kesinlikle çok endişeli idi.

"Hyung," Onun düşüncesini de merak ettiği için merakla Kihyun'un yanına oturdu Changkyun. "Senin bir fikrin var mı? Nerede olabilir?"

Bir süre sustu Kihyun. Ardından, derin bir nefes aldı ve gözlerini diktiği noktadan ayırmadan konuştu;
"Nerede olduğunu merak etmiyorum."

Asla ama asla tahmin etmeyecekleri bir cevap aldıklarında Changkyun ve Hyunwoo şaşkınlık içinde ona döndü.

"Asıl merak ettiğim şey neden, nasıl bu hale geldiği." Elini saçlarına daldırdı. "İçinde yaşadığı bir şey var ve bize bunu anlatmıyor. Neden?"

"Bir bilsem," dedi Hyunwoo fısıldayarak. "Bir bilsem..."

"Olmayacak böyle." Kihyun, hızla -tam iyileşmemiş yaralı hali ile, kendine göre hızla- ayağa kalkarak kardeşlerine döndü. "Üçümüz de şehrin bir yanına ayrılıp arayalım."

"Şu cümleyi kurmak için ne kadar zor tuttum kendimi bilemezsiniz." Orta sehpaya koyduğu telefonunu alarak Hyunwoo da hareketlendi. "Ama sen evde kalıyorsun."

"Siktir, ne?" Kihyun gülerek sordu. "Saçmalama istersen."

"Dinlenmen gerek, Kihyun." Kot ceketini üstüne geçirirken ısrar istemeyen bir şekilde konuştu Hyunwoo. "Evde kalıyorsun."

"Bilader saçmalama istersen." Kihyun ısrar etmeye devam ederken, Hyunwoo ve Changkyun arasında birkaç saniyelik bir bakışma geçti. Ardından, Changkyun'un koşarak anahtarlık kutusundan evin bütün anahtarlarını alıp bahçe kapısına, Hyunwoo'nun da direkt olarak ana kapıya koşmaları ve onu içeri kilitleyip kaçmaları birkaç saniyelerini almıştı yalnızca. Hoş, yavaş olsalar da Kihyun onlara yetişemezdi.

"Hoseok eve gelirse diye bıraktık seni evde!" Changkyun açık camdan Kihyun'a bağırınca Kihyun direkt olarak o cama yöneldi. Ona gülerek bakan iki arkadaşına doğru yavaşça tısladı.

"Beyin hücrelerini tek tek sevdiğimin embesil amip tohumları," Elini alnına vurdu. "Bu çocuk eve gelirse onu nasıl alayım ben eve peki? Duvarı mı yıkayım? Bacadan mı sokayım çocuğu?"

"Hasiktir doğru." Hyunwoo düşünerek elini beline koydu.

"E kendi ağzınla söyledin Hyung," Omzunu silkti Changkyun. "Baca," Hyunwoo'ya bakarak ellerini çaktılar ve tekrar ona döndüler. "Bacadan sok içeri, tamam? Üstüne düşmesin ama dikkat et."

En büyük ve en küçük erkek kertenkele bu ilahi fikirde 'gerçek' bakın; 'gerrrrçeeekkkkk anlamda' karar kılıp evden uzaklaşmışlardı.

Evin içinde kalan diğer erkek kertenkele ise sinirle camı kapattı. "Kafasız herifler. Bu siktiğimin evinin bacası bile yok."

Sakince salonda dolandı. İçinde saçma bir his vardı ve bu his, Hoseok'un yalnızca bir yerde olabileceğini söylüyordu. Kendisi bu hisse zerre inanmasa bile, denemekten zarar gelmeyeceği için oraya bakması gerekliydi. Fakat önce bu lânet evden bir şekilde çıkmalıydı.

þróun •Monsta xHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin