Pt.7 "İmkansız."

740 103 37
                                    

"Kimleri görüyoruum~"

Minhyuk kollarını iki yana açarak antrenman salonuna girdiğinde Kihyun aldırış etmeden oyuna devam ediyordu.

"Üzüyorsun ama. Yok mu hoşgeldin falan?"

Minhyuk çantasını potanın altına fırlatıp ona doğru ilerledi ve az önce potanın içinden geçip yere düşmekte olan topu alıp sürmeye başladı.

"Git içerden yeni top al,'' dedi saç bantlı olan. "Mümkünse muhatap da olma benimle."

Minhyuk dudağını büzerek topu pasladı karşısındaki bedene. "Ben seninle oynamak istiyorsam?"

Kihyun duymamazlıktan gelerek turnikeye kalktı.

"İkinci adımını uzun attığın için dik zıplayamadın," Minhyuk ellerini kaprisinin cebine sokarak güldü. "Sağdan sonra sol ayağınla attığın adımı daha kısa tutmalısın. Böylece turniken blok gelmediği sürece sayıyla sonuçlanır."

Kihyun dikkat dağınıklığından dolayı atamamıştı. Turnike en iyi yaptığı pozisyondu.

Sinirle çenesini sıkarken topu sertçe uzun boylu olan çocuğa attı.

Diğeri topu sırıtarak eline aldığında sektirerek potaya baktı ve bir süre sonra turnikeye kalkıp topu potadan geçirdi.

Saçlarını sallayıp saç bantlı olan çocuğun önüne geldi.

"Kaptanlık kapışması öncesi bir önizleme mi yapsak, ne dersin, Yoo?"

Kihyun kayan saç bandını düzeltirken sertçe çocuğa baktı.

"Neden? Oynarken 'yanlışlıkla' bir yerimi sakatla sonra da kaptanlığı beleşe al diye mi?"

"Güzel fikir," Minhyuk gülerek, Kihyun'un saç bandının altında şekilsiz bir şekilde duran bir tutam saçı düzeltti. "Fakat aklıma gelmemişti."

Kihyun, Minhyuk'un saçlarında dolaşan elini sertçe ittirerek topu eline aldı.

"Pekâlâ," dedi topu potaya göndermeden önce. "Sert oynayalım, ne dersin?"

Minhyuk meraklı gözlerle ona bakarken hâlâ sırıtıyordu. "Mesela?"

"Bugün kaybeden, kaptanlığa veda etsin. Şu anki kaptan benim ve senden başka da rakibim yok. Haftayı beklemeyelim." Topu kapıp diğer potaya koştu. Kan ter içinde kalmıştı fakat, kazanmakta kararlıydı. ''Kaybeden Koç'a gidip paşa paşa kaptanlıktan geri çekildiğini söyleyecek."

Terden sırılsıklam olmuş saçlarını karıştırarak diğerine baktı.

"Kabul. Acımak yok ama."

Jooheon, oturduğu koltukta Hyungwon'a göstermemeye çalışarak kalbini çalan kişinin hesap fotoğraflarına bakıyordu.

İmkansız olduklarını biliyordu, ayrıca onun gibi güzel bir insan Jooheon gibi birine neden baksındı ki?

Deli gibi seviyordu. Evrene bile sığmayacak bir sevgisi vardı. Fakat o, imkansızdı işte. Hatta imkansızdan da öte.

þróun •Monsta xHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin