"Oğlum, düzgün oynasana şunu!"
Jooheon önündeki oyundan gözlerini ayırmadan koluyla Minhyuk'u dürttü.
"Ulan ne yapayım!" Dedi Minhyuk elindeki PlayStation kolunu Jooheon'un kafasına vururken. "Bana bu simülatör bilmem neler ters, gerçeğiyle gelin bana!"
"Gerçeği demişken," dedi Hyungwon elindeki telefonuna bakarken. "Kaptanlık kapışması ne olacak?"
Hyungwon'ın sorusuyla ikisi de aynı anda birbirine baktı. "Harbi lan."
Jooheon aval aval Minhyuk'un suratına bakarken geveledi.
"Dert etmeyin," dedi Minhyuk oyuna dönerken. "Şu oyun bitsin, sahaya gidip antrenman yapacağım biraz."
"Şu rahatlığınız beni bir gün öldürecek." Hyungwon bıkkınlıkla söylendi.
"Oyunu ne bekliyorsun ulan!?" Dedi Jooheon elindeki oyun kolunu fırlatırken. "Gidip birlikte çalışalım!"
Jooheon çoktan oyunu kapatmıştı. "Hadi!"
"Hayır," dedi Minhyuk. "Tek başıma kalıp çalışmam daha iyi olur."
Jooheon ve Hyungwon ne kadar ısrar etse de, Minhyuk çantasını toparlayıp okulun spor salonuna doğru ilerledi. Saat gece yarısına yaklaşıyordu.
Tabii, içeri girdiğinde kendi kendine antrenman yapan takım kaptanını görmeyi beklemiyordu. Yüzünde belli belirsiz bir sırıtış oluşurken boğazını temizleyerek ilgisini çekti ve yavaşça içeri doğru adımladı.
"Kimleri görüyoruum~"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
þróun •Monsta x
FanficBirbirlerinden ölesiye nefret eden iki grup düşünün. ... Şimdi içeri gelin lütfen. 💧 [25.7.18]