þróun •Monsta x

pt. 32 "Soyunma odası meselesi"

"Nerde bu çocuk?!"

Kihyun, okulun bahçesindeki çardakta otururken sinirle soludu. Hoseok, hiçbir yerde yoktu.

"Bayan Jiu derse girmediğini söyledi." Hyunwoo, elini saçlarına atıp karıştırdı. "İyi gözükmüyordu, dedi."

Kafasına taktığı saç bandını sinirle çıkardı Kihyun. "Telefonu da kapalı!"

Eğitim saatleri henüz bitmemişti. Hyunwoo ve Kihyun'un dersleri vardı daha fakat Changkyun'un dersleri bugün için bitmişti. Hoseok'un da dersi vardı lakin o, ortada yoktu.

Hyunwoo kol saatine baktı ve iç çekti. "Dersler başlayacak..."

Kafasına henüz takmadığı saç bandını elinde çevirirken dişlerini sinirle sıkıyordu Kihyun. "Ne oldu bu çocuğa ulan!?" Elini sinirle dizine vurdu. "Kaç gündür aptal gibi, ne olup ne bittiğini de anlatmıyor!" Sinirinden bağırıyordu ve etraftaki insanların dönüp merakla ona bakmasına sebep oluyordu. Dönüp dönüp ona bakan insanlara da sinirlendi ve "Dönün lan önünüze!" diye sinirle onlara kükredi.

Sinirli bağırışı ile herkes önüne dönerken, Changkyun elini abisinin omzuna koydu ve yavaşça sıvazladı. "Siz girin derslere," dedi sakin bir ses tonu ile. "Benim dersim yok. Eve gider bakarım. Olmadı gider alt sokaktaki barlara da bakarım. Bakarım yani, dağın taşın altını da ararım. Siz derslere girin. Haberleşiriz."

Hyunwoo, kardeşinin dediğini mantıklı bularak elini Kihyun'un koluna attı. "Doğru söylüyor." Dedi onun kalkmasına yardımcı olurken. "Bir yere girip bulamasan bile ara ama!" Dedi sonra Changkyun'a dönerek.

"Ararım." Diyerek onayladı ve iki abisinin de sırtını sıvazladı. "İyi dersler."

Bugün konuştuğu cümleler çok olgunca idi ve bundan rahatsız olmuştu. İçinden gelen o istekle, sesini incelterek bağırdı.

"İyi dersler yavrularıım," dedi yaşlı anne teması ile. "Öğretmeninizi iyi dinleyin ha!" İşaret parmağını sallarken sol elini beline koydu. "Şikayet gelmesin bakın öğretmenlerinizden, kızarım size!"

Hyunwoo, kardeşinin bu çabasına gülerken Kihyun arkasını dönerek elindeki bandanayı ona fırlattı. "Hassiktir ordan gevşek."

Yere düşen beyaz bandanaya bakarak güldü ve kardeşine bağırdı. "Getir onu, getir."