8. Bölüm - Kurtuluş Abi

31K 2K 1.3K
                                    

Bölüm şarkısı: Beyhan - Seninle Olmak Var Ya (Bu bölümü okurken döngüye alıp, okumanızı tavsiye ediyorum)

Önemli bir hatırlatma: İtalik yazı olan yerler genelde Uğur'un düşünceleri veya iç sesi.

***

Uğur iki eliyle sıkıca tuttuğu kasayı, büyük tıra yükledi. Ellerini birbirine sürte sürte silerken tekrar tezgahlarına ilerledi. Son kalan domates kasasını da alıp, tıra yükledikten sonra tırın kenarında duran bir litrelik suyu açtı ve kafasına dikti. Zaten azıcık olan su bitince Uğur şişeyi pazarın bir köşesine fırlattı ve koluyla ağzını sildi.

"Yemek yiyelim, öyle eve geçelim."

Uğur başını çevirince patates çuvalları taşıyan Baran'la karşılaştı. Onu başıyla onaylarken, "Lahmacun yeriz." Dedi.

Baran iki ucundan tuttuğu çuvalı tırın kasasına fırlattı ve tozlanmış ellerini üzerindeki atletine sildi. Hava kuru soğuktu ancak terledikleri için atletle geziyorlardı.

"Azad ve Yaşar'ın işi bitti mi?" diye sordu Uğur, pazarın içindeki kahveye doğru ağır adımlarla ilerlerken.

"Çoktan," dedi Baran, kelimeyi uzata uzata. "Pezevenkler bize yardım etmek yerine götlerini devirip, çay içiyorlar."

Uğur kahveye girerken sırıttı. Gözü, küçük kahvenin bir köşesinde oturmuş, uyuklayan arkadaşlarını bulunca, "Kalkın lan, pezevenkler!" diye bağırdı.

Azad ve Yaşar hızla gözlerini açınca Uğur eliyle kalkmaları için işaret verdi. Kahvenin hemen yanındaki mescide girdiğinde üzerindeki nemli atleti çıkarttı ve bir omzuna attığı kazağını üzerine geçirdi. Diğerleri de aynı işlemi yapınca ağır adımlarla arabalarına ulaştılar ve bindiler.

Sürücü koltuğundaki Azad şarkı olarak hemen halay açarken Yaşar arkadan kolunu uzattı ve değiştirip, rap bir şarkı açtı. Uğur duyduğu müzikle yüzünü buruştururken, "Sizin şarkı zevkinizi sikeyim, kardeşim." Diye homurdandı ve şarkıyı kapattı.

Araba stabil bir hızla giderken Uğur oturduğu ön yolcu koltuğunda daha da yayvan bir pozisyona geçti ve ayaklarını torpidonun üzerine attı. Telefonunu açınca gözleri hemen mesaj bölümüne kaydı. Saatlerdir Bora yazmamıştı. Herhalde işte olduğum için beni rahatsız etmemek istemiştir.

Uğur, Bora'nın hikaye attığını görünce hikayeyi açtı. Bora ve mavi saçlı, yeşil gözlü bir çocuk bir kafede oturuyordu. İkisi de fotoğrafta gülümsüyordu ve mavi saçlı çocuk, Bora'nın omzuna bir kolunu atmıştı.

"Temas sevmediğin halin buysa..." Uğur ağzının içinde homurdandı ve neden sinirlendiği anlamadığı için daha da sinirlenip, telefonu kapattı. Birkaç saniye sert bakışlarıyla camdan dışarıyı seyrederken konuşan beynine bir küfür savurdu. Belki de Bora onun temasından rahatsız olmuştur.

Uğur tekrar ağzının içinde bir küfür savurdu ve hızla rehbere girip Bora'yı çaldırdı. Üçüncü çalışta telefon açıldı ve Bora'nın o neşeli sesi kulağına doldu. "Efendim, Uğur?"

"N'apıyon? Nasılsın?" Uğur bir bacağını torpidonun üzerinden indirdi ve titretmeye başladı.

"İyiyim, Kurtuluş abiyle oturuyoruz. Sen ne yapıyorsun?"

Uğur gözlerini kapatıp, küfür etmemek için dilini ısırdı. Bora'nın maç günü kendisinin geldiğini görmeyecek şekilde büyük bir ilgiyle konuştuğu çocuktu şu Kurtuluş. Çınar'dan öğrendiğine göre onun sınıf arkadaşıydı ve çok hovarda bir tipti. Kardeşinin nasıl böyle bir tiple buluşmasına izin verirsin, amına koyayım?

Erkek Güzeli | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin