7. Bölüm - Göztepe Maçı

27.4K 2.1K 976
                                    

Uğur, yakalarından tuttuğu çocuğun suratına son kez bir yumruk geçirdi ve onun yere düşmesini sağladı. Çocuğun cebinden zor bela çıkardığı cüzdanı açarken, "Bakalım günlüğümüz çıkacak mı?" diye mırıldandı, keyifle. Yine sitelerden birkaç çocuğu köşede sıkıştırmışlardı ve haraç kesiyorlardı. 

"Dua edin iyi para çıksın, bugün maç var ve ben bira içeceğim." dedi Azad, diğer çocuğun cüzdanını kurcalarken. 

Uğur çocuğun cebinden çıkan nakit beş yüze bir bakış attı ve üç yüzünü aldı. İki yüzü geri cüzdana koydu ve çocuğun önüne çömelip, az önce döve döve aldığı cüzdanı kibarca cebine geri soktu. Yüzünde yapmacık bir gülümseme varken, "Harçlık bıraktım, merak etme." dedi. 

Çocuk burnundan akan kanı silerken cevap vermedi. Arkadaşlarına bakınca onlarında kendisinden pek farklı olmadığını gördü. 

Azad çocuğun cüzdanındaki tüm nakit parayı kendine cebine sıkıştırdı ve elindeki cüzdanı onun suratına fırlatıp, "Kaybolun." dedi.

Çocuklar hızla ayağa kalkıp, koşarak kaçmaya başlayınca Uğur sırıtarak arkadaşlarına döndü. "Günlüğün fazlasını bile çıkardık, gidelim de bira alalım."

Baran ve Azad onaylayınca tekele doğru yola koyuldular. Bugün Göztepe ve Karşıyaka Spor Kulübünün maçı vardı ve koyu Göztepeli olan beş arkadaş haliyle maçı izleyecekti. Ancak onlara göre maçın yanında bira olmazsa olmazdı. Bu yüzden uzun süre sonra ilk defa haraç kesmişlerdi.

Tekele girdiklerinde Azad biraları, Baran'da çerezleri almaya başladı. Uğur ise çikolata reyonuna yönelip üç beş tane çikolata ve büyük boy bir kola aldı. Bugün maçı izlemeye evlerine Çınar ve Bora'da gelecekti. Uğur'da kendileri bira içerken Bora'ya kola almıştı.

"Üç paket parliament sigara versene, Halil abi."

Uğur sırıtarak Azad'a baktı. "Ulan iki kuruş para kazandık, onu da markalı sigaraya verdirtiyorsun."

Azad omzunun üzerinden Uğur'a bakarken, "Kırk yılda bir düzgün sigara içeceğiz, ona da laf etme be bremin." diye homurdandı.

Uğur ellerini cebine sokarken güldü ve başını salladı. "Tamam tamam, bir şey demiyorum."

Aldıklarının parasını ödeyip, poşetleri alıp çıktılar. Azad ve Baran ellerinde ikişer üçer poşet taşarken Uğur taşımıyordu. Çünkü onu tanıyan herkes bilirdi ki; Uğur bir şey taşımaktan nefret ederdi. Bu yüzden bakkala giderken bile illa yanına birini alırdı.

Kısa sürede eve vardıklarında Çınar ve Bora'nın çoktan gelmiş olduklarını gördüler. Poşetleri koltukların önündeki büyük sehpaya yerleştirdikten sonra Uğur kendini Bora'nın yanına attı. Elindeki telefondan bir saniye bile başını kaldırmamış, harıl harıl mesaj yazıyordu.

Uğur koltukta yayvan bir pozisyona geçerken kolunu Bora'nın hemen arkasındaki başlığa attı ve ona eğildi. "Bizim geldiğimizi fark edemeyecek kadar kiminle konuşuyorsun öyle?"

Bora hafifçe irkildi ve başını kaldırıp, Uğur'a baktı. Hafifçe gülümserken, "Özür dilerim," dedi, nazikçe. "Abimin okuldan bir arkadaşı var, adı Kurtuluş. Bana yazdı da, öylesine konuşuyorduk."

Uğur ilk kaşlarını çattı. Abinin okul arkadaşıysa bizim geldiğimizi göremeyecek kadar önemsemen saçma. Yoksa o kadar değerli değil miyiz gözünde? Saçma düşüncelerine bir küfür savururken başını salladı ancak daha sonra dayanamayıp, "Sonra konuşursun, kapat şimdi," dedi. "Yanında büyüklerin varken telefonla oynanmaz, ayıptır. Hem birazdan maç başlayacak, bu öküzlerin tepkilerini izle, daha çok eğlenirsin."

Erkek Güzeli | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin