22. Bölüm - Deli

15K 1.2K 230
                                    

Uğur boğazlı, siyah kazağını giyince askılıkta duran montunu aldı ve ayakkabılarını giymeye çalışan Bora'nın yanına ilerleyip, montu onun üzerine geçirdi. Montun zincirini çekerken, "Üşümesin benim yavrum." diye mırıldandı, dudaklarını büzüp. Şu iki gündür gözünü açtığında, kapatmadan hemen öncede Bora'yı gördüğü için fazla sakin, fazla mutluydu. Bu da sesine, hareketlerine yansıyordu.

Bora gülümserken Uğur'un kendini hazırlamasına izin verdi. İki gündür onda kalıyordu ve bir saat dışarıda takılıp, evine geçecekti. Sonunda hazırlandıklarında evden dışarı çıktılar. Uğur hemen kolunu Bora'nın beline sarıp, kendine çekti ve saçlarına ufak bir öpücük kondurdu. 

Ağır adımlarla kahveye ulaşınca, "Selamünaleyküm." dedi Uğur, eski sertliğiyle. O değişmemişti, hayır. O sadece Bora'ya ayrı davranıyordu, diğer herkese olan tavrı hala aynıydı. Bir tek Bora'nın üzerine titriyor, bir tek onunla bu denli ilgileniyordu. 

Kahvedekiler onun selamını alınca Müge ve Baran'ın olduğu masaya kuruldu. İkili derin bir sohbette, hararetli bir şekilde tartışıyordu. Uğur bir kolunu Bora'nın omzuna atıp, omzunun üzerinden çırağa bir bakış attı ve, "Çay getir lan." diye bağırdı.

Bora'nın kaşları hafifçe çatılırken Uğur'un karnına yavaşça vurdu. "Biraz daha kibar olur musun?"

Uğur ona gülümseyip başını salladı. Geri çırağa dönüp, "Çay getirir misin lan?" dedi, nazikçe. 

Bora buna istemsizce gülmeye başlayınca Uğur ona sırıtarak baktı ve hala konuşan ikiliye döndü. "Ne konuşuyorsunuz len sabahtan beri, fısır fısır? Hayırdır?"

Müge, yanındaki Baran'a bir bakış atıp Uğur'a döndü. Kaşında ufak bir patlak ve gözünde hafif morluk vardı ancak onu da kapatıcıyla kapatmıştı. "Hani Ali amcalar vardı ya, taşındılar hani... Onların yerine yeni birileri taşınmış. Üniversitesi öğrencileriymiş, beş kişilermiş."

"Eee?" dedi Uğur, başını sallarken. "Ne olmuş? Mahallemizde öğrenci okuyamaz mı, kızım?"

"Bir susta dinle, geri zekalı herif," Müge yanlarına gelip, çayları bırakan çırağın gitmesi için sessizce bekledi. Çırak gidince geri Uğur'a döndü. "Herifler çok değişik. Az önce bizimkilerden sosyal medya hesaplarını bulmalarını istedim, buldular da... Hani sana bir ara 'eşcinsellere karşı propaganda düzenliyorlar, asalım diyorlar' dedim ya. Heh, bu heriflerin o yürüyüşte çekildikleri fotoğraflar var. Homofobikler yani."

Uğur'un kaşları çatıldı. "Homofobik ne demek?"

Baran parmağıyla ilk Bora'yı, ardından Uğur'u işaret etti ve, "Sizi sevmeyenler, nefret edenler demek," dedi. "Bir nevi eski biz diyelim."

Uğur'un yüzü gerildi, oturduğu yerde dikleşti. Bora'yı daha da kendine çekerken, "Denesinler," dedi, tehditkarca. "Götü yiyen Bora'ma bir şey desin."

Bora istemsizce gerilmişti. Uğur'un durduk yere kavga etmesini, başına sorun almasını istemiyordu. Elbette gizlenmek veya insanlardan çekinmek gibi bir derdi yoktu ancak biraz daha sakin olsa başına iş açmazdı.

Tam düşüncelerini dile getirecekken kahvenin kapısı açılığ, beş çocuk içeri girdi. Hepsi kalıplı ve uzundu, üzerlerinde ise spor kıyafetleri vardı. Belli ki spordan gelmişlerdi.

Uğur direkt olarak beşliye kenetlenince Bora ondan uzaklaşmak için hamle yaptı ancak Uğur buna izin vermezdi. Bakışları Bora'yı bulurken, "Sakın," diye fısıldadı, kesin bir ses tonuyla. "Bunu düşüneyim bile deme."

Bora cevap vermedi. Uğur'un sanki inadına olsun diye kendine yaklaşmasına izin verdi ancak bunu istemiyordu. Rahatsız olduğundan değil, kavga çıksın istemediğinden. Yine de sesini çıkarmadı ve telefonunu açıp, sosyal medya hesabına girdi. Öylesine bakınıp, biraz kafasını dağıtırsa rahatlayacağını düşünüyordu.

Erkek Güzeli | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin