Uğur taksiden inince koşarak evinin kapısına ulaştı ve resmen yumruklayarak çalmaya başladı. Saniyeler sonra kapı açılınca Bora'yı kendine çekti ve ona sıkıca sarıldı. Gözlerinden süzülen yaşlar Bora'nın tişörtünü ıslatırken, "Kurban olduğum," diye fısıldadı, boğukça. "Özür dilerim. Sana söylediklerim, yaptıklarım için özür dilerim. Fark etmediğim, anlamadığım için özür dilerim."
Bora kollarını Uğur'a sarmışken ona daha da kendine bastırdı. Uğur'a kırılmamıştı. Sadece onu yanında istiyor, kolları arasında güvende hissetmek istiyordu. Uğur'dan hafifçe ayrılıp onu evin içine çekti ve kapıyı kapattı.
Uğur koltuğa oturunca hızla Bora'yı kucağına çekti ve başını onun boynuna gömüp, ağlamaya başladı. "Yemin ederim anlamadım, fark etmedim... Her şeyi düşündüm ama bu, bir an bile aklıma geldi. Yemin ederim gelmedi, Bora'm, gelmedi. Affet beni."
Bora dolu gözlerini elinin tersiyle silerken hafifçe gülümsedi ve, "Ben sana küsmedim ki," dedi, sakince. "Sana söyleseydim boşuna aramız soğuk olmayacaktı. Benim hatam Uğur'um, asıl ben özür dilerim."
Uğur cevap vermedi. Bora'nın şampuanı ve kendine haz kokusunun ciğerlerine dolup, kendisini sakinleştirmesini bekledi. Bazen içtiği ilaçlar bile kendini sakinleştiremezken, Bora'nın kokusuyla kediye dönüşüyordu.
Dakikalarca öyle durdular. Uğur ağlamalarını kesip, sakinleşince başını Bora'nın boynundan kaldırdı ve onun yüzünün her santimini öpmeye başladı. Bora onun bu haline kıkırdarken Uğur sanki yıllardır Bora'yı görmüyormuş gibi özlemle öpüyordu. Ondan sadece iki gün uzak durmasına rağmen özleminden deliye dönmüştü.
Uğur özlemini bastırınca Bora'nın saçlarını şefkatle sevdi ve, "Kurban olurum senin o gülüşüne," diye fısıldadı. Bakışları direkt olarak Bora'nın gülümseyen yüzündeydi. Onun yüzünü avuçları arasına alıp, alnını alnına yaslayınca koyu kahveleri, okyanuslara benzeyen mavilerdeydi. "Korktun mu sana bir şey derim diye? Neden o anasını, avradını siktiğimin piçinin çıktığını bana söylemedin, yavrum?"
Bora'nın gözlerindeki parlama gitti, yerine korku geldi. Onun konusunun açılması bile korkudan ürpermesine sebep oluyordu. "Ben... Ona bir şey yapıp, başına bela alma istedim, Uğur'um."
Ona bir şey yapmayacağım be güzelim, onu öldüreceğim... Uğur, düşüncelerinin aksine gülümsedi ve Bora'nın dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu. "Senden ayrı kalmaya iki gün bile dayanamazken, o orospu evladına zarar verip de içeri girince nasıl sensiz kalacağım? Dayanamam ki." Dayanırım. Eğer sen bir daha böyle korkmayacaksan, sana bu pisliği yapan orospu çocuğu ölecekse dayanırım.
Bora rahat bir nefes verirken dişlerini göstererek gülümsedi. En büyük korkusuydu bu. Uğur fazla sinirliydi, bunu duyduğu gibi adamın peşine düşer ve onu öldürür diye çok korkmuştu. Uğur olmadan bir hafta bile yapamazdı. Ama belli ki Uğur bir şey yapmayacaktı, bu da onun mutlu olmasını sağlamıştı.
Kollarını Uğur'un ensesinde birleştirirken burnunu onun burnuna sürttü ve, "Bir daha küsmeyelim," dedi, çocuklar gibi dudaklarını bükerken. "Çok üzüldüm ben. Sen bana öyle davranınca, konuşunca-"
Uğur işaret parmağını Bora'nın dudaklarına bastırdı ve onun susmasını sağladı. "Bitti artık. Bak, yanındayım, sahip olduğun yerde, kucağımdasın. O konuyu bir daha açmayalım yavrum, kötü anıları açmayalım. Sen hep gülümseme, sen gülümsedin diye ben hep gülümseyeyim."
Bora istemsizce gülümserken bacağına sürtünen Çakıl'ı fark edince onu kucağına aldı ve Uğur ile ortasına koydu. "Çakıl bile üzüldü, biliyor musun? Ona yemesi için fazladan mama koydum ama yememiş."
Uğur, kedinin şişmiş karnına bakarken, "Pek yememiş gibi durmuyor be güzelim," diye mırıldandı. "Şuna bak, dana gibi oldu. Yakında obez olur bu, çok yedirme."
"Kızıma öyle deme," diye çemkirdi Bora, kaşlarını çatarken. Uğur ile yüzüklü ellerini birleştirmişken, boştaki eliyle Çakıl'ın başını seviyordu. "Sonra küsüyor, onu sevmek isteyince de bana tırnak atıyor."
Uğur'un gözleri şokla açılırken dudaklarını sertçe birbirine bastırdı ve kucağına iyice yayılmış Çakıl'ın götüne sert olmayacak şekilde vurdu. "Seni sokaktaki köpeklerin yanına atarım lan, akşam yemekleri olursun. Sen kimsin de benim yavruma tırnak atıyorsun he, nankör hayvan?"
Çakıl onu umursamadan kuyruğunu sallaya sallaya koltuğa atlayıp yayıldı ve hemen uyku moduna geçti. Uğur hala ona sertçe bakarken Bora'nın ince bir melodi gibi kulaklarına dolan kahkahasıyla ona döndü. Bakışları yumuşarken dudaklarında ufak bir gülümseme oluştu.
Bora kollarını tekrar Uğur'un ensesinde birleştirirken, "Ben öğlen uykumu oynamadım," diye mırıldandı. Ardından esnedi. "Birlikte uyuyalım mı?"
Uğur başını salladı ve ellerini Bora'nın kalçalarına atıp, sıkıca tuttu ve ayağa kalktı. Kucağındaki Bora'yla birlikte odalarına çıkınca onu nazikçe yatağa yatırdı ve üzerine eşofman ile atlet giyince hemen onun yanına girdi.
Bora kollarını Uğur'un bedenine sardı ve başını onun boynuna gömdü. Uğur'da bir elini onun tişörtünün altına geçirip, beline ulaştırdı ve okşamaya başladı. "İyi uykular, yavrum."
Bora onaylar gibi anlamsız mırıltılar çıkarınca Uğur gülümsedi. Dakikalar dakikaları kovalayıp, Bora uykuya dalarken Uğur bir saniye bile gözünü kapatmamıştı. Sert bakışlarıyla boşluğa bakarken kafasından bin bir türlü plan geçiyordu.
O herif, benim dokunmaya bile kıyamadığım meleğime elini sürdü. Onun elini kökünden kesmek bana farz... Uğur sinirle solarken nazikçe Bora'nın belini okşuyordu. Bora'dan gizli şimdiye kadar hiçbir iş yapmamıştı ancak bu onun mutluluğu, iyiliği içindi. Onun mutlu olmasını, o adamı hiçbir zaman kafasına takmamasını istiyordu. Onun gözlerinde korkuya dair hiçbir şey görmek istemiyordu. Üstelik içi intikam arzusuyla yanıp tutuşuyordu.
Daha dün gibi aklındaydı Bora'nın rüyasında o adamı görüp de, çığlık ata ata uyandığı. Geçirdiği sinir krizleri, şiddetli ağlamaları, korkudan deli gibi titremeleri daha dün olmuş gibi aklındaydı. O adam, sevdiği adamın canını yakmış, insanların içine bile girememesini sağlamıştı. Uğur intikamını alacaktı, sevdiği adamın intikamını alacaktı.
Her şeyden önce Bora bunu yaşarken altı yaşındaydı. Bir çocuktu... Her şeyden ziyade, bir çocuk tecavüzcüsünü ortadan kaldıracağı için cezaevine girecekse bile başı dik girecekti. Yaptığında bir saniye bile pişman olmayacak, onurla cezasını yatacaktı.
Uğur her şeyi göze alırdı, Bora için her şeyi göze alırdı. Ki zamanında almış, daha sonrada alacaktı. O yüzden huzurlu bir uykuya dalmış eşinin kolları arasından sessizce ayrıldı ve üzerini tekrardan giyindi.
Aşağı kata inince telefonunu çıkardı ve Müge'yi çaldırdı. Telefon kısa bir süre sonra açılınca, "Baran ve Çınar hariç herkesi topla," dedi, buz gibi soğuk sesiyle. "Cengizleri ve bizimkileri al ve kahveye geçin. Bizden başka kimse olmasın, ayarlayın."
Müge sorgulamadı, soru sormadı. "Hallediyorum."
Uğur telefonu kapattı ve hızla evinden çıktı. Ancak aklına gelen şeyle kapıya döndü ve iki kere kilitledi. Bora'da anahtar vardı, istediği zaman açardı. Bu yüzden kendince korumasını almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Güzeli | boyxboy
Romance- TAMAMLANDI - Bir keko, aşık olduğu feminen oğlan için kendini değiştirecek miydi? "Kalbi hassas olana ağır gelir dünya..."