Uğur, kaçıncı olduğunu bilmediği sigarasını içerken saatlerdir olduğu gibi sessizdi. Bora dün gece birden kusup, ağlamaya başlayınca onu bu denli üzecek şeyin ne olduğunu düşünmeye başlamıştı. Tüm gece oturmuş, sadece düşünmüştü. Bulamayınca sinirlenmiş, ama Bora uyanacak korkusundan sesini bile çıkartamamıştı. Tüm gece konuşan beyniyle dertleşmiş, her ihtimali düşünmüştü.
Merdivenlerden ayak sesi gelince sigarasını söndürdü. Bakışları omzunun üzerinden, mutfak ve salonun arasındaki dönemeçli merdivene kaydı. Bora uykulu bir yüz ifadesiyle, esneye esneye aşağı iniyordu.
"Günaydın, yavrum." dedi Uğur, gülümseyerek.
Bora duyduğu sesle resmen yerinden zıpladı, irkildi. Bakışları Uğur'u bulunca ilk şaşırdı, ardından sordu "İşe gitmedin mi sen?"
"Bugün pazar, Bora..." Uğur bir süre sadece Bora'nın gözlerinin içine baktı. Günün ne olduğunu bile hatırlamayacak kadar senin beynini kurcalayan sorun ne be yavrum?
Bora hiçbir tepki veya cevap vermedi. Elini yüzünü yıkadıktan sonra mutfağa yöneldi. "Ben kahvaltı hazırlayacağım."
"Yorma kendini, otur. Ben yemek söyledim bize."
Bora açtığı dolabı geri kapatıp salona geçti ve garip bir şekilde Uğur'un uzağına oturdu. Uğur onun bu tavrını çatık kaşlarıyla izlerken kendini suçluyordu. Bu benim suçum, iyi bir eş olamadım. Olsaydım Bora benden çekinmez, ne yaptıysa anlatırdı. Düzgün bir evlat olamadığım gibi, düzgün bir eşte olamadım.
Uğur üzüntüyle Bora'ya bakarken, "Bora," diye seslendi, kısık bir sesle. "Kucağıma oturmak istemez misin? İyi gelir, yavrum."
Bora bir süre sessizce Uğur'a baktı. Mavi gözleri garip bir korkuyla parlıyordu. En sonunda oturduğu yerden ağır hareketlerle kalktı ve Uğur'un kucağına oturup, alnını onun omzuna yasladı. "İyi değilim, Uğur..."
Uğur kucağındaki eşinin belini okşarken, "Biliyorum," dedi, sıkıntılı bir nefes verirken. "Bana söylemek ister misin?.. Her neyse sana kızmam. Biliyorsun, kıyamam. Anlatmak ister misin?"
Bora başını Uğur'un omzundan kaldırmadan iki yana salladı. "Anlatmak istemiyorum."
Uğur gözlerini kapatıp, derin bir nefes daha verdi. Dün ki siniri hala üzerindeyken üstüne Bora'nın böyle davranması kendisini yıpratıyordu. Elimden geldiğince ona layık olmaya, en iyisi olmaya çalışıyorum ama anlaşılıyor ki olamıyorum.
"Senin eşinim, ondan önce ailenim... Bana anlatmanı istiyorum, Bora. Aramızda sır kalmamalı ki, her konuda birbirimizi rahatça anlayalım."
Bora bir anda ağlamaya başladı. Uğur onun başını kaldırıp, gözyaşlarını baş parmaklarıyla silerken, "Neden ağlıyorsun, yavrum?" diye sordu. "Ağlama, seni üzecek bir şey söylemedim. Sadece bana anlatmanı istiyorum. Bana anlat ki sorunun neyse çözeyim."
Bora daha şiddetle ağlamaya başlarken başını iki yana salladı. "Sana anlatmam."
İyi bir eş olsaydım bu konuşmayı bile yapmazdık. Yine batırdın Uğur, yine batırdın. Uğur dişlerini sıkarken sinirle soludu. Siniri Bora'ya değil, kendisineydi. Sinirine rağmen oldukça sakince çıkan sesiyle, "Ağlamak derdine çözüm oluşturmaz, güzelim," dedi. "Ama ben o çözümün bizzat kendisi olabilirim."
Bora Uğur'un kucağından kalkarken, "Anlatamam diyorum!" diye bağırdı bir anda. Bu Uğur'u şaşırtırken Bora devam etti. "Anlatamam diyorum, neden anlamak istemiyorsun? Bu benim sorunum, senin değil."
Uğur'un kaşları çatılırken ayağa kalktı ve Bora'ya yaklaştı. "Ne demek benim sorunum değil?"
Bora korkuyordu. Kaybetme korkusu tüm bedenini sararken ağzından asla çıkmaması gereken cümleler çıkıyordu. Uğur'un başına sorun açılmasındansa, onu biraz kırmayı göze alabilirdi. Çünkü biliyordu ki, Uğur asla durmazdı.
"Senin sorunun değil demek. Beni ilgilendiren bir şey, seni değil. Daha fazla uzatma lütfen, Uğur."
Uğur birkaç saniye Bora'nın ciddiyetini sorguladı. Onun gayet ciddi olduğunu fark edince yüzü sertçe sıvazladı ve sakinleşmeye çalıştı. Bakışları geri Bora'ya çevirince, "Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?" diye sordu. Gözleri dolmuştu. "Ne demek senin sorunun, benim değil? Ne zamandan beri sorunlarımız bir anda 'senin' ya da 'benim' olarak ayrıldı? Bizim evli olduğumuzun farkında mısın sen? Ciddi ciddi evli olduğumuzun?"
Bora, kuracağı cümlelerin kendi canını bile yakacağını bilmesine rağmen bunu göze aldı. Uğur için göze aldı. "Evli olmamız her şeyimizin ortada olacağı anlamına gelmez. Benim kendimce dertlerim, sırlarım olabilir, senin-"
"Benim yok!" diye çıkıştı birden Uğur. Canı yanıyordu, kalbi sızlıyordu. Bora cidden böyle mi düşünüyor? diye düşünmeden edemiyordu. Dolu gözlerini silme gereği duymadan Bora'nın ellerini tuttu ve, "Benim yok," diye tekrarladı, az öncekine kıyasla kısık bir sesle. "Benim senden sakladığım hiçbir şeyim yok, sırrım yok. Nenem öldü, babam üvey annemle mutlu, beni hatırladığından bile şüpheliyim. Ben tek ailem sensin, benim 'kimsesiz' olmamamın sebebi sensin. Benim ailem sensin, her şeyim sensin. Senden bir şey saklamam ben, senden çekinmem."
Uğur hayal kırıklığıyla yüzünü buruşturdu. Ona güven verememişim, belki de istediği sevgiyi veremedim. Benim suçum. "Ama sende haklısın, biliyor musun? Çünkü senin abin var, baban var, annenle bile barıştın. Sen kimsesiz değilsin, benden başka ailende var. Her sorununu bana anlatmak zorunda değilsin, onlara anlatabilirsin çünkü. Haklısın, yanlış düşünmüşüm. Seni böyle zorlamamalıydım, özür dilerim."
Uğur ellerini Bora'nın ellerinden çekince, "Uğur," dedi Bora, bariz bir üzüntüyle. "Böyle düşünme. Beni yanlış anladın, gerçekten."
"Ben dışarı çıkacağım," Uğur hızlı adımlarla üst kata çıktı ve giyindi. Geri aşağı inince bir kere bile Bora'nın yüzüne bakmadan çıkışa ilerledi. Ayakkabılarını giyerken, "Çok geç olmadan gelirim, yemeğini ye ve derslerini çalış." diye tembihledi. Ona kırgın olması, onu düşünmeyeceği veya kötü davranacağı anlamına gelmiyordu. Herkes yapardı ama Bora'ya yapamazdı.
Bora üzüntüyle kapıdan çıkan Uğur'a baktı ve o çıkınca tekrardan ağlamaya başladı. Kendini koltuklardan birine atarken kucağına çıkan kedisi Çakıl'a hafifçe gülümsedi. Cebinden telefonunu çıkarıp, abisini aradı ve, "Abi..." diye söze başladı. "Yanıma gelir misin? Ben çok yanlış bir şey yaptım ve Uğur'un kalbini kırdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Güzeli | boyxboy
Romance- TAMAMLANDI - Bir keko, aşık olduğu feminen oğlan için kendini değiştirecek miydi? "Kalbi hassas olana ağır gelir dünya..."