Bora gergince bacaklarını titretirken konuya nasıl giriş yapacağını bilmiyordu. Ailesinin hiçbir şeyden haberi yoktu ve birazdan Uğur ile bir nevi nişanlandıklarını, hatta evleneceklerini açıklayacaktı. Hemen yanında oturan ve kendisine destek vermek istercesine sırtını okşayan abisine rağmen istemsizce korkuyordu. Ailesinin tepkisini çok sert olacaktı.
"Bora," Gökhan bey oturduğu yerde hafifçe eğildi ve küçük oğluna gülümsedi. "Neyi açıklayacağını bilmiyorum ama bizden çekinmene gerek yok. Biz senin aileniz... Senin iyiliğin olan bir şeyse kızmayız, aksine seviniriz. Anlat hadi bize."
Sertap hanım her zamanki düz ifadesiyle başını sallarken, "Baban haklı," diyerek onu onayladı. "Anlat hadi, çekinme."
Bora yanında oturan abisinin gizliden elini tutup, güç almak istercesine sıktı. Derin bir nefes verdikten sonra, "Benim bir erkek arkadaşım var." dedi.
Gökhan bey ağzı kulaklarına varacak şekilde gülümsedi. Oğlunun şu sıralar evde bir saniye bile oturmamasının, hatta gidip arkadaşlarında kalmasının altındaki sebebi öğrenmişti. Bu ise kendini mutlu etmişti. Oğlu yaşıtları gibi dışarıya çıkıyor, gülüyor, eğleniyordu. Artık evde kapalı değildi.
"Bu zaten belliydi. Ama kim?" diye sordu Sertap hanım, kaşlarını çatarak. Elbette oğlunun bir erkek arkadaşı olduğunu fark etmişti ancak kim olduğu onun için daha önemliydi.
Bora dudaklarını yaladı. "Uğur diye birisi. Şu alt mahallelerde oturuyor-"
"Hayır!" diyerek sözünü kesti onun Sertap hanım, sertçe. Mavi gözleri sinirle parlamaya başlamıştı. "O mahalleden kimseyle sevgili olamazsın, izin vermiyorum. O beş serseri ile arkadaş olmana izin verdim, karışmıyorum diye sınırı aşma, Bora. Asla olmaz."
"Sen buna karışamazsın," diyerek araya girdi Çınar, aynı sertlikle. "On sekiz oldu o, istediğini yapabilir ve sen buna karışamazsın."
"Ben sizin annenizim!" Sertap hanım sinirine hakim olmak için gözlerini kapattı ve bir süre derin nefesler aldı. Çınar, konu Bora olunca her seferinde karşısında duruyordu ve buna artık katlanamıyordu. Bir anne olarak onları korumak, doğruyla yanlışı ayırmalarına yardımcı olmak zorundaydı. Reşit olmaları hiçbir şeyi değiştirmezdi.
Az önceki halinin aksine sakince Bora'ya döndü ve konuşmaya başladı. "Bak canım, seni anlıyorum... Gerçekten anlıyorum. Hem doktorun hem annen olarak seni çok iyi anlıyorum. Ancak o çocuklardan biriyle olmaz, kesinlikle olmaz. Onların yaptıklarını görmüyor muyum sanıyorsun? Sitenin çevresinde bekleyip, buradaki çocuklardan haraç kesiyorlar, her gün kavga ediyorlar, içlerinde uyuşturucu satanlar bile var. Üstelik sen ilk defa birine karşı böyle duygular hissediyorsun... Bunu da anlıyorum. Ama bu sadece heves veya hoşlantı. Onu sevmiyorsun, sadece beğeniyorsun. Çünkü yıllarca bu evden dışarı adımını atmadın, siteden dışarı çıkmadın. Çevrendeki insanların hepsi ise bizim gibi nezih, saygılı ve başarılı kişiler. İlk defa öyle çocuklar gördün ve bu senin ilgini çekti. Onların bu kötü hareketleri senin ilgini çekti ve sende bunu sevgi sanıyorsun."
"Onu seviyorum!" diyerek sesini yükseltti Bora. Gözleri bile dolmuştu. Basit bir hoşlantı, beğenme değildi onunki. Sevgi, aşktı. Saf aşk. Ailesinin böyle düşünmesi ise canını yakmıştı. "Onu seviyorum anne, onu her şeyden çok seviyorum. Evet, söylediğin gibi bazı kötü huyları vardı ancak daha sonra benim için değiştirdi. Benim için değişti. Beni kızlara benzediğim için değil, ben olduğum için seviyor. Sert kişiliğine rağmen bana çok kibar, nazik davranıyor, sesini bile yükseltmiyor. Benim için arkadaşlarını, tüm çevresini karşısına aldı. Kimseden korkmuyor, çekinmiyor. Beni gizlemiyor, kendini gizlemiyor. Beni anlamınız lazım, lütfen... Onu çok seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Güzeli | boyxboy
Romance- TAMAMLANDI - Bir keko, aşık olduğu feminen oğlan için kendini değiştirecek miydi? "Kalbi hassas olana ağır gelir dünya..."