Aylar sonra...
Uğur çıkış işlemlerini yaptırınca üzerinden bir yükün kalktığını hissetti. Her ne kadar Müge sayesinde her gün Bora ile görüntülü konuşabiliyor, normal ve özel görüşlere gidebiliyor olsa da ellerinde kelepçe varken ona dokunmayı sevmiyordu. Kelepçeyle Bora aynı yerde olması saçmalıktı ona göre. Çünkü biri suçluluğun, biri ise masumluğun, temizliğin göstergesiydi.
Aydın gardiyan Uğur'un omzunu iki kere pat patladı ve, "Şükür kurtulduk." diye mırıldandı, keyifle.
Uğur çıkışa doğru ilerlerken yanındaki Aydın gardiyana bir bakış attı. "Ne yapmışım abi Allah hakkı için? Neyimi gördün iki yıldır?"
"Ne mi yaptın?" diye karşılık verdi Aydın gardiyan. Yüzünde bariz bir şaşkınlık vardı. "Ulan neredeyse tüm cezaeviyle kavga ettin, yemekçi adamla tartıştın, müdüre bile laf soktun. Dua et sen deli raporun var da cezan artmadı."
"Başlama çeneye şimdi, sus." Uğur çıkış kapısını iterek açınca üç arabanın hemen karşısında durduğunu gördü. Birisinde Mügeler, diğerinde Cengizler, diğerinde ise Bora'nın ailesi vardı.
Müge koşarak Uğur'un yanına ulaştı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Uğur'da onun ince beline kollarını sarıp, saçlarına bir öpücük kondurdu ve gülümsedi. "Özledin mi kız beni? Kollarıma atlamalar, ağlamalar falan?"
Müge yaşlı gözlerini elinin tersiyle silerken, "Ne özleyeceğim lan beni seni," diye tersledi onu. "Gözüme Azad'ın tırnağı girdi, senin için mi ağlayacağım ben? Kendini büyük bir bok sanma."
Uğur ona gülerken daha başını çevirme şansı bulamadan Azadlar, Cengizler kendisine sarıldı. Hepsine teker teker karşılık verdikten sonra ilk sormak istese de ayıp olur diye düşündüğünden sormadı ve bir arabanın kapısına yaslanmış olan Sertap hanım ve Gökhan beyin yanına ulaştı.
Gökhan bey hemen kollarını Uğur'un sırtına sardı ve, "Geçmiş olsun, oğlum." dedi, babacan bir tavırla. Gün geçtikçe Uğur'u daha da sevmeye, oğlu gibi görmeye başlamıştı.
Uğur, Gökhan beyden ayrıldıktan sonra Sertap hanımın elini öpmek için hamle yaptı ancak o buna izin vermeyip, zarifçe ona sarıldı. Uğur'un kulağına eğildi ve, "Teşekkür ederim, oğlum." dedi, oğlum kelimesini bastıra bastıra.
Herkes gibi Sertap hanımında pişmanlıkları vardı. Uğur ve Bora evlenince, onların ne kadar mutlu ve huzurlu olduğunu bizzat görmüştü. Bora kendisinin yanında gülmediği kadar Uğur'un yanında gülüyor, sosyalleşebiliyordu. Sertap hanım, ilk onları reddettiği ve inanmadığı için pişmanlık duyuyordu. Ayrıca Uğur her şeyden önce o adamı öldürmüştü. Sertap hanımın daima yapmak istediği ancak cesaret edemediği şeyi yapmıştı.
Uğur hafifçe başını sallayarak kadından ayrıldı ve son kez ona gülümseyip, bakışlarını etrafta gezdirdi. Bora'yı göremeyince kaşları çatıldı. "Bora nerede?"
"Hasta biraz, evde bıraktık." dedi Müge, yüzündeki gülümsemeyle.
Uğur bir süre Müge'nin ve diğerlerinin yüzlerindeki gülümsemeyi izledi. Bora hastalanmış gibi davranmıyor it oğlu itler. "N'oluyor lan? Ne saklıyorsunuz benden?"
"Ne saklayacağız senden la?" Çınar sırıtarak bir kolunu Uğur'un omuzlarına sardı ve onunla birlikte arabaya bindi.
Diğerleri de arabaya yerleşirken, "Bakın, bir bok yiyorsanız sizi çok pis döverim." diye tehdide başladı Uğur hemen. Bora'nın hasta olduğunu düşünmüyordu. Dün onunla konuştuğunda hiçbir şeyi yoktu. Ama aylardır onun ayrı bir mutlu hali gözüne batmamış değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Güzeli | boyxboy
Romance- TAMAMLANDI - Bir keko, aşık olduğu feminen oğlan için kendini değiştirecek miydi? "Kalbi hassas olana ağır gelir dünya..."