Uğur, yatakta büyük bir huzurla uyuyan Bora'nın alnına tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu. Baş parmağıyla onun yanağını nazikçe okşarken, "Özür dilerim, yavrum," diye fısıldadı. Bora'nın uykusu hafif olduğu için uyandırmamaya çalışıyordu. "Seni bırakacağım için özür dilerim... Ben sadece eski mutluluğunu kavuş, normalce dışarı çık, insan içine karış diye uğraşıyorum. Ben bu intikamı almazsam, o adamı öldürmezsem kendimi öldürmüş olurum. Sana bu kötülüğü yapan orospu çocuğu elini kolunu sallaya sallaya dışarda gezerken, ben rahat nefes alamam. Şu an bile aldığım nefes bana ağır geliyor, kendimi öldüresim geliyor... Özür dilerim."
Uğur sessizce ayağa kalktı ve odasının içinde ilerleyip, makyaj masasındaki en küçük çekmeceyi açtı. Evlat edineceği kızın, Maria'nın sadece yüzünün olduğu fotoğrafa bakarken gözünün dolduğunu hissetti. Maria'yı sadece birkaç gün görmüş, vakit geçirmişti ancak onu resmen öz kızı olarak bellemiş, sevmişti. Sanki iki yaşındaki küçük kızın bakışları kalbini delip geçmişti. İlk Bora böyle hissetmişti, ardından Maria'da. Biri kocası olmuştu, diğeri ise kızı olacaktı.
Onun fotoğrafını alıp, cüzdanındaki Bora'nın fotoğrafının yanına koydu ve Bora'ya son kez bakıp, odadan çıktı. Hızlı adımlarla evden çıkınca caddeye ulaştı ve bir taksiye binip, eski mahallesine doğru ilerlemeye başladı. Yirmi dakikaya yakın bir süre sonra mahallesine varınca taksiden indi ve ezbere bildiği kahveye ulaştı.
Kahvenin ışıkları yanıktı ve içeride dokuz kişi vardı. Çırak bile ortalıklarda yoktu. Hepsi de Uğur gibi geceye karışmak için simsiyah giyinmişti.
Uğur elleriyle onlara işaret yapınca on kişi birlikte, bugünlük ayarladıkları karavan tarzı araca bindi. Uğur, ön yolcu koltuğunda otururken bacağını titretiyor, sert bakışlarıyla yola bakıyordu.
Müge, arka koltuktan başını uzatırken, "İlacını içtin mi, Uğur?" diye sordu.
Uğur kendine bir sigara yakarken, "Özellikle bugün içmedim," dedi. Ses tonunda, bundan zevk aldığı belli olan bir tın vardı. "İçince hep susmasını istediğim şu beynim susuyor. Ama bugün susmaması lazım, birlikte işkence yöntemleri üretip, uygulayacağız."
Müge'nin tüyleri ürperdi. Uğur merhametli biri olmasına rağmen istediği zaman nasıl acımasız, kalpsiz birine dönüştüğünü biliyordu. Özelliklede konu Bora ise.
"Herifi buldum. Evinin bir mahalle altındaki markete girdi az önce- lan! Yanında bir kız çocuğu var."
Uğur bakışlarını arkaya çevirdi. Seda, elindeki tabletten bir kamera kaydını izliyordu. Bunu nasıl yaptığını, o kamera izinlerine nasıl eriştiğini umursamadan sürücü koltuğundaki Cengiz'e döndü ve, "Hızlan ulan!" diye bağırdı. "Duymadın mı? Anasını siktiğiminin yanında çocuk var! Hızlan!"
Cengiz titrek bir nefes verirken gazı kökledi. Araba son hızla giderken Seda, Fırat denen adamın ne yaptığını harfi harfine anlatıyordu. "Kızın elini tutmuş, çikolata alıyor. Orospu çocuğunun yüzünde gülümseme var- midem bulandı, amına koyayım. Hızlan Cengiz yoksa Uğur'a kalmadan ben seni sikeceğim!"
Uğur gerginlikle dudağını dişliyordu. Orospu çocuğu, daha akıllanmadın mı sen? Çocuklardan ne istiyorsun, hayatını siktiğim? Safi sübyan onlar.
Dakikalar sonra adamın olduğu marketin önünde durdular ve Uğur tam inmek için hamle yapacakken Müge var gücüyle onu tuttu ve geriye çekti. "Herifi şimdi öldüremezsin, daha ona hamle yapamadan market çalışanları ve insanlar engel olur, elimizden kaçırırız. Marketten çıkmasını ve uzaklaşmasını bekle."
"Ulan yanında çocuk var, çocuk!" diye haykırdı resmen Uğur. Arkadaşları anlamıyor muydu? Çocuk tecavüzcüsünün yanında bir çocuk vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Güzeli | boyxboy
Romance- TAMAMLANDI - Bir keko, aşık olduğu feminen oğlan için kendini değiştirecek miydi? "Kalbi hassas olana ağır gelir dünya..."