Uğur ağır adımlarla banyoya girdi ve pembe bornozunun içinde duran Bora'yla göz göze geldi. Dişlerini fırçalıyordu. Onun arkasına geçince ellerini lavabonun iki yanına yasladı ve aynadan eşinin yüzüne bakmaya başladı.
Bora sakince dişlerini fırçalayınca ağzını elinin tersiyle sildi ve kendisini bir nevi lavabonun arasına sıkıştırmış Uğur'a döndü ancak gülümsemedi. Suratı asıktı.
Uğur onun asık suratına bakarken, "Hala küs müsün bana?" diye sordu. Dün gece Bora'yla birlikte bara gitmişlerdi ve bardaki bir kadın kendisiyle samimice konuşmaya başlamıştı. Bora ise dünden beri Uğur'la konuşmuyordu.
"Ne haddime?" dedi Bora, huysuzca. Kaşlarını çatmış, alt dudağını hafifçe bükmüştü. "Siz istediğiniz kadınla öyle yakın olabilirsiniz, benim karışmaya hakkım yok."
Uğur hafifçe kıkırdarken parmaklarını Bora'nın bornozuna attı ve çekiştirdi. Onun açılan omzuna eğilip, sesli öpücükler kondururken, "Ne bu gözler, ne de bu kalp senden başkasını görür be yavrum," diye mırıldandı. Dudakları Bora'nın boynuna çıkarken devam etti. "Hem o kadına evli olduğumu, hatta bir kızımızın olduğunu bile söyledim... Hemen küsüp tuvalete gitmeseydin duyardın."
Bora asık suratına rağmen kollarını Uğur'un boynuna doladı. Dayanamıyordu. "En başından konuşmamalıydın."
"Konuşmadım ki zaten, yavrum," diye fısıldadı Uğur, ellerini bornozun içinden Bora'nın beline yollarken. Bir süre sadece beyaza yakın teni emdi ve ardından başını kaldırıp, Bora'yla göz göze geldi. "Küs mü kalacaksın kocana?"
Bora daha fazla dayanamayıp gülümsedi ve başını iki yana salladı. "Kalamam, affettim."
Uğur buna gülümserken uzanıp Bora'nın dudaklarına sıkı bir öpücük kondurdu. Tekrar onu öpme seansına başlayacakken kapının açılma ve konuşma seslerini duyunca derin bir nefes verdi. "Allah'ıma en son siktir olup gideceğim bu evden, bıktım bunlardan." dedi, bıkkın bir şekilde.
Bora buna gülerken yanda duran kıyafetlerini aldı ve giymeye başladı. Uğur ise ona son kez üzgün bir bakış atıp, banyodan çıktı. Orospu çocukları, bir saat sonra gelseniz ölür müydünüz? İçinden söylene söylene aşağı indi ve çoktan koltuklara yayılmış, sohbete girişmiş arkadaşlarıyla sinirli bir bakış attı.
"Gel bremin, bizde sizi bekliyorduk." dedi Azad, keyifle. Uğur'un yüzünden bile bir şeyleri böldüklerini anlamıştı.
"En son siktir olup başka ülkeye gitmezsem şerefsizim," Uğur oflaya oflaya geçip koltuklardan birine oturdu ve Maria hemen kucağına geldi. Onun yanağına sıkı bir öpücük kondurduktan sonra, "Acıktın mı, meleğim?" diye sordu.
Maria başını iki yana sallayınca, "Maria'nın artık okula gitmesi gerekiyor, Uğur," dedi Müge. "Çok güzeller anaokulları var, ayarlayabilirim."
"Akşama kadar resim çizdiriyorlar, öylesine kağıttan şeyler yaptırıyorlar. Niye enayi gibi kızımı öyle okula yollayayım? Ne isterse evde yapabilir."
"Sosyalleşmesi ve el beceresi gelişsin diye yaptırıyorlar, seni cahil köpek," diye araya girdi Çınar. "Hem kızın arkadaşı da yok, buralardaki her çocuk ondan büyük. Yaşıtlarıyla eğlenmeyi de bilsin, tüm gün yanınızda kız."
Uğur itiraf edemese de Çınar'a hak verdi. Özelliklede Uğur Maria'ya öyle bağlıydı ki onu bir dakika bile gözünün önünden ayırmıyor, başına bir şey gelecek diye çok korkuyordu. Hastalanır, düşer de canı yanar, birisi onu üzecek bir şey söyler diye mahallede dışarı çıkartmıyordu. İki günde bir onu çocukların eğlenme merkezlerine, parklara veya gezmeğe götürüyordu ancak bunun yeterli olmadığını biliyordu. Yaşıtlarıyla sohbet etmeye, eğlenmesi lazımdı.
"İyi, meleğimde isterse gider," Uğur Maria'ya döndü ve sordu. "Okula gitmek ister misin, güzelim?"
"Yazı yazmayı öğrenebilecek miyim?" diye hemen sordu Maria. Bir ay önce Uğur'la birlikte gittikleri markette kendine kalem ve defter aldığından beri alfabeye çalışıyor, yazı yazmayı öğrenmek istiyordu. Büyük bir hevesi vardı.
"Onu o okulda öğrenemezsin canım. Ama istersen ben sana her gün öğretirim," dedi Uğur, şefkatle. Kızının okuma yazmaya karşı nasıl bir hevesi olduğunu biliyordu. "Orada sadece oyun oynayacaksınız, yaşıtın çocuklarla eğleneceksin, şu değişik kartonlarla bir şeyler yapacaksınız."
Maria bir süre düşündü ve ardından dudağını dişleyerek başını salladı. "Tamam, giderim."
O sırada aşağıya Bora indi ve herkese selam verdi. Abisinin yanına oturunca Çakıl hemen onun kucağına atladı ve uzandı. Çınar, kardeşinin saçlarını karıştırdıktan sonra yanındaki Baran'a döndü ve, "Kalk çay koy." dedi.
"Niye ben koyuyorum ya?" diye hemen itiraza geçti Baran. "Ev, benim evim değil. Misafirim ben burada."
"Vallahi bizden daha çok sizin eviniz," dedi Uğur, alayla. "Her gün buradasınız, bir günümüz sizsiniz geçmiyor. Asıl misafir siz değil, biziz. Lütfen kalk ve çayını koy."
Baran ofladı ve kalkıp mutfağa gitti. Diğerleri onun arkasından gülerken Yaşar hevesle, "Yarın Göztepe'nin maçı var," dedi. "Gidelim mi?"
"Karşıyaka ile, değil mi? Tabii geleceğim," Uğur oturduğu yerde dikleşti. "Hatta bu sefer Didem'de gelecek, babasının aşkını görsün."
"Anlamadım?" diye araya girdi Bora, nazikçe.
"Yani- o anlamda aşkı değil. Spor aşkı- evet, spor aşkı."
Diğerleri Uğur'un çevirdiği lafa gülerken Müge sadece gülümsedi. Uğur çok değişmişti, her konuda. Eskiden aile nedir bilmeyen çocuk kendine aile kurmuş, en iyi şekilde onlara bakıyordu. Eskiden sorumluluk almaya korkan o çocuk, şimdi iki kişinin sorumluluğunu üstlenmişti. Uğur gerçekten de çok değişmişti ve Müge bundan mutluydu. Hatta bazen 'iyi ki o gün Bora karşımıza çıkmış' diyordu. Pembe saçlı, etek giyen bir oğlan sayesinde kocaman aileleri olmuştu ve artık gerçek anlamda mutlulardı. O çocuk her şeyin başlangıcı olmuştu.
- SON -
Sona geldik bebeklerim. İyisiyle, kötüsüyle sona geldik. Benim için bu kitabın çok ayrı bir yeri var. Bu kitap sayesinde birçok okurumla tanıştım, arkadaş oldum. Bu kitaba gelen iyi yorumlar sayesinde mutlu oldum, kötü yorumlar sayesinde yanlışımı düzelttim. Umarım benim kadar sizde sevmişsinizdir. Diğer kitaplarımda görüşmek üzere...
İsteyen olursa özel bölümler gelir, bu kitap için aklımda birçok özel bölüm fikri var.
instagram: ladyofsnake
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Güzeli | boyxboy
Romance- TAMAMLANDI - Bir keko, aşık olduğu feminen oğlan için kendini değiştirecek miydi? "Kalbi hassas olana ağır gelir dünya..."