"Sakın şikayet ettiğimi düşünmeyin ama ben gelmek zorunda mıydım?" diye sordu Uğur, ellerindeki onlarca torbayı hafifçe zıplatırken. Parmaklarının iç kısımları şişmeye başlamıştı bu poşetler yüzünden.
"İstersen eşyaları bırak git, Bora'nın beğendiği kıyafetleri de elin görevlisi yorumlasın." dedi Müge, hafifçe sırıtırken. Bora ile birlikte alışveriş yapmaya gelmişlerdi ve poşetlerini taşıyacak birine ihtiyaçları vardı. Bu kişiyi de Uğur olarak seçmişlerdi.
Uğur'un yüz ifadesi sertleşirken, "Gerek yok," dedi, sertçe. "Yavrumun beğendiklerini ben yorumlarım, hiç sorun değil."
Bora utanarak başını eğdi ve elini Uğur'un koluna sardı. "İstersen yardım edebilirim?" Uğur gerçekten de çok poşet taşıyordu ve onun yorulmasını istemiyordu.
"Yok yavrum, ağır değiller," dedi, sevgilisine gülümseyerek bakarken. "Benim gibi kaslı ve güçlü bir adamı iki üç tek torba yıkar mı? Şu an seni bile kucağıma alabilirim."
Bora buna kıkırdarken Müge göz devirdi. Uğur Bora'yla sevgili olduğundan beri değişmişti. Oysa kendini yırtarak mahalleye sevgili olduklarını belli edeli üç gün olmuştu. Bu üç gün içinde çok değişmişti. Sürekli gülümsüyor, Bora'yı etkileyebilmek için saçma sapan davranıyor ve herkesin yanında çocuğu öpüp duruyordu.
"Hayvanlaşma, Uğur," Müge gördüğü mağazayla sırıttı ve Bora'ya döndü. "Bu mağazada çok güzel kotlar, etekler var. Bakalım mı, Bora?"
Bora hevesle başını salladı ve koşar adım mağazaya girdi. Uğur gülümseyerek sevgilinin heyecanla mağazaya girişini izlerken peşinden ağır adımlarla ilerledi. Gördüğü ilk sandalyeye otururken elindeki poşetlere yere koydu. Kollarını dizlerine yaslarken hafifçe eğildi ve biraz uzağında, Müge'yle birlikte kıyafet seçen sevgilisini izlemeye başladı.
Bora beğendiği etekleri, yazlık tişörtleri, kotları ve şortları koluna koyup, kabine girmeden önce diğer beş mağazada yaptığı gibi Uğur'a döndü ve, "Beğendiklerini söyle, tamam mı?" dedi.
Uğur aynı soruya beşinci kez aynı cevabı verdi. "Sana her şey yakışır ama tamam yavrum."
Bora kabine girdi ve ilk kırmızı, siyah çizgileri olan etek ve siyah crop giydi. Üzerine ince bir ceket geçirirken kabinden çıktı ve gülümseyerek Uğur'a baktı. "Nasıl olmuşum?"
Uğur alıcı gözüyle Bora'yı süzerken alt dudağını tatmin olmuşçasına büzdü ve başını salladı. Etek fazla kısaydı ve Uğur kıskançtı. Ancak o asla Bora'nın giydiğine karışmaz, onun yerine ona bakanın gözünü oyardı. "Çok yakışmış güzelim, alalım bunları."
Bora başını salladı ve tekrar kabine girdi. O sırada Müge siyah, vücuduna tam oturan kısa bir elbise ve dizlerine kadar gelen deri botlarla dışarı çıktı. "Olmuş mu len?"
Uğur bu sefer Müge'yi süzdü. Gerçekten yakışmıştı ancak beş mağazada yaptığı gibi yüzünü buruşturdu ve eliyle elbiseyi işaret ederken, "Bu ne, amına koyayım," dedi. "Çok kısa lan bu, götün başın dışarıda mı gezeceksin? Hem üstünde bok gibi durmuş, manken mi sanıyorsun sen kendini? Git başka bir şey giy."
"Davarsın oğlum davar, davar," dedi Müge, sinirle solarken. "Sana inat bunu alıp, mahallede bununla gezmezsem orospu evladıyım."
Uğur sırıttı. Müge'ye gerçekten de yakışmıştı. O geri kabine girerken Bora tekrar çıktı. Bu sefer mavi renkte yırtık bir pantolon ve üzerine göbeği açık, gömlek yakası olan değişik bir tişört giymişti. "Nasıl olmuş?"
"Tekrar aşık oldum vallahi," dedi, gülümseyerek. "Hatta gel fotoğraf çekilelim." Uğur ayağa kalktı ve boydan aynanın önüne geçip, Bora'yı önüne aldı ve kolunu onun karnından beline sardı. Kendi üzerinde siyah Nike eşofman ve renk Adidas sweatshirt vardı. Kafasında ise yine nike markalı siyah şapka vardı. Dış görünüş olarak pek uyuştukları söylenemezdi ama birbirlerini seviyorlardı, geri kalanı önemli değildi onlar için.
Bora gülümseyerek telefonunu çıkardı ve iki tane fotoğraf çekti. Uzanıp Uğur'un yanağını öptü ve, "Bunu da alıyoruz o zaman?" diye sordu.
Uğur başını salladı ancak aynanın biraz çaprazındaki girişten gözüken mağaza gözüne çarptı. Hızla Bora'ya dönerken, "Benim iki dakikalık işim var, hemen geleceğim, yavrum." dedi.
Bora başını salladı ancak sormadan edemedi. "Nereye gidiyorsun?"
"Hep siz aldınız, bende bir şey alacağım," dedi Uğur, hafifçe gülerek. Uzanıp Bora'nın alnını öptü. "Hemen geleceğim bebeğim, sen kabinden çıkmadan ben çoktan alıp gelmiş olurum."
Bora ne alacağını sormak istese de Uğur'u hesap sorar gibi sıkmak istemedi ve başını sallayıp, geri kabine girdi. Uğur ise hızlı adımlarla mağazadan çıkıp, o dükkanın tam karşısındaki takıcıya girdi.
"Hayırlı işler," Tam kasasının önüne geldi ve başını eğerek, görevliye selam verdi. "Ben sevgilimle kendime yüzük almak istiyorum. Ama öyle cav cavlı değil, nişan yüzüğü gibi sade olsun."
"Tabii," Görevli hemen kasanın önündeki camdan tezgahın kapağını açtı ve bir set yüzük çıkardı. Set yüzükleri Uğur'un önüne koyarken açıklamaya başladı. "Bunlar saf metalden, bunlar ise gümüşten."
Uğur hafifçe eğildi ve çatık kaşlarıyla yüzüklere baktı bir süre. Gözüne çarpan yüzükle gözleri parıldadı ve uzanıp aldı. Yüzük gri renkteydi ve üzerinde ufak, ince bir sıra halinde taşlar vardı. Taşlar ise parlıyordu. "Bu olur."
"Siz nasıl istersiniz?" diye sordu görevli.
Uğur hiç düşünmeden, "Siyah," dedi. "Gümüş olsun ama."
Görevli başını sallayıp bu sefer başka bir set çıkardı ve onu da Uğur'un önüne koydu. "Hepsi saf gümüş."
Uğur kendininkinde pek oyalanmadı. Hiçbir süslemesi olmayan ama nişan yüzüklerine fazla benzeyen sade siyah yüzüğü aldı. "Bu."
"Sevgilinizin parmak ölçüsü nedir?"
"Ha?" Uğur bir süre şaşkınlıkla görevliye baktı ve ardından dudağını dişledi. "Sikeyim... Ben onu bilmiyorum," Bir süre sessizce düşündü ve aklına gelen tek fikri dile döktü. "Sen bana o yüzüğün boylarını çıkart, ben bakar bulurum. Olmadı sonra gelir değiştiririm."
"Peki efendim." Görevli Uğur'un beğendiği yüzüğün her boydan olanını çıkarttı.
Bora'nın parmakları fazla ince. Uğur acele etmek için çabaladı. Kabinden çıkan Bora buraya bakarsa direkt olarak kendisini görürdü ve sürprizinin bozulmasını istemiyordu. Bu yüzden en küçük yüzüğü aldı ve görevliye uzattı. Kendi işaret parmağına uyan yüzüğü de seçtikten sonra, "Şu değişik paketlerden birine koysana onları." dedi.
Görevli kafasını sallayıp siyah, dışı kumaştan olan küçük bir kutu çıkardı ve iki yüzüğü de içine yerleştirdi. Uğur kutuyu alırken para kartını görevliye uzattı. Görevli kartı okutmaya giderken kendi kendine mırıldandı. "İnşallah bunu da boka batırmam..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Güzeli | boyxboy
Romance- TAMAMLANDI - Bir keko, aşık olduğu feminen oğlan için kendini değiştirecek miydi? "Kalbi hassas olana ağır gelir dünya..."