Medya: Uğur ve Maria
Düzenlemeden attım, yazım yanlışım varsa şimdiden özür dilerim.
***
Bora'yı taksiye bindirip, birkaç kere 'telefonlarımı aç, merak ederim' diye tembihledikten sonra geri mahalleye girdikten sonra cebindeki anahtarı çıkartıp, motoru çalıştırdı. Müge bunu kendisine geçen hafta hediye etmişti. Kendisine ise araba almıştı.
Uğur, kaskları unuttuğunu fark edince motoru geri kapattı ve eve girip, üst kata çıktı. Pembe, ufak bir kask ile birlikte kendi siyah kaskını aldıktan sonra geri evden çıktı. Motora binip, Maria'yı yazdırdıkları anaokuluna doğru sürmeye başlarken keyifliydi. Kızıyla baş başa bir gün geçireceklerdi.
Dakikalar sonra ilkokul ile birleşik anaokulunun önüne gelince motoru kapattı ve kapıya ulaştı. Sırtını sınıfın yakınındaki duvara yaslayıp, bir ayağını diğer ayağının üzerine attı ve sigarasını yaktı. Sınıf bahçede olduğu için sıkıntı çıkabileceğini düşünmüyordu.
O sırada Uğur'un telefonu çaldı. Açtı ve, "Efendim, Müge?" dedi.
"Bora gitti mi?" diye sordu Müge, telefonun diğer ucundan. Uğur huysuzca homurtular çıkartınca güldü. "Babasının evine gidiyor, Uğur, yabancı birinin değil... Neyse, yemek yapabilir misin? Geleyim mi?"
"Yok," dedi Uğur, ciğerlerindeki dumanı dışarı doğru üflerken. "Bora yemek işini halletti. Hem bugün kızımla, baba-kız günü yapacağız. Gelme sen."
Müge buna daha da güldü. "Tamam, tamam, kızınla vakit geçir sen. Bir şeyi beceremezsen ara, yardım ederim."
"Eyvallah." Uğur telefonu kapattı ve geri cebine sıkıştırdı. O sırada birkaç velide okulun kapısından içeri girdi. Uğur'un gözü, gülerek sohbet eden iki adama takıldı. Biri tamamen siyah takım elbise giymiş, fazla esmer ve uzundu. Diğerinin üzerinde ise asker üniforması vardı ve esmer olana göre boyu biraz daha kısaydı. Ayrıca gözleri gri karışımı maviydi. Uğur'un gözüne çarpan ise bunlar değildi. Esmer adam, kara gözleri resmen parlarcasına, gülümseyerek bir şeyler anlatan asker adamı dinliyordu.
Uğur aldırmadı. Geri önüne döndü ve yükselen çocuk seslerini duyunca sigarasını yere atıp, ayak ucuyla ezdi. Saniyeler sonra kapı açıldı ve küçük çocuklar çıkmaya başladı. Uğur düz yüz ifadesiyle onları izlerken kapıdan çıkan kızıyla yüzünde bir gülümseme oluştu.
Maria yanındaki arkadaşına heyecanla bir şeyler anlatırken gözüne çarpan tanıdık Adidas ayakkabıyla başını kaldırdı. Gördüğü babasıyla ağzı kulaklarına varacak kadar gülümsedi ve kollarını ona doğru uzatırken, "Baba!" diye bağırdı.
Uğur yüzündeki gülümsemeyle eğilip kızını kucağına aldı ve onun beline kollarını sıkıca sarıp, yanaklarına öpücük kondurdu. Dün işten geç geldiği için Maria'yı görememişti ve onu gerçekten de çok özlemişti.
"Okul nasıl gitti, meleğim benim?"
Maria parmağıyla az önce yanında olan ve asker adam ve mafyaya benzeyen adamın yanına giden kızı işaret edip, "Asena ile yapboz yaptık, dünya şeklinde maket yaptık," diye anlatmaya başladı, heyecanla. "Asena benden bir yaş büyük ama çok iyi bir arkadaş! Tıpkı Müge halam ve sen gibi."
Uğur heyecanla konuşan kızını dinledikten sonra kendilerine doğru yaklaşan üçlüyle gülümsemesi yavaş yavaş soldu. Asker ve mafya kılıklı adam ile birlikte, kızının arkadaşı Asena kendilerine doğru geliyordu.
"Nasılsın kız, cimcime?" diye sordu esmer adam, gülümseyerek Maria'ya bakarken. Ancak asker olan adamdan karnına doğru dirsek yiyince Uğur'a döndü ve, "Selamünaleyküm." dedi, elini uzatıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Güzeli | boyxboy
Romance- TAMAMLANDI - Bir keko, aşık olduğu feminen oğlan için kendini değiştirecek miydi? "Kalbi hassas olana ağır gelir dünya..."