Sevmek, sevdiğine kapalı olan yolları tek, tek açmaktır.
Sevmek, engelleri aşmaktır."Caner! mi? Bahar mı? kim lan!" Polisler Emre ve Doğukan'ı tutuyordu. Kendimde değildim sadece uzaktan gördüğüm yerde yatan ölüye bakıyordum. Kendime gelip hiç bir polisi duymayarak cesetin yanına gittim.
Saçları kısaydı. Bahar olamaz.. Hiç korkmadan sola dönük olan kafasını kendime doğru çevirdim. Ne Bahar, ne de Caner idi.
"Onlar değil!" Sesimi çocuklara duyurdum. Emre kaldığı yerde gözyaşları içinde durdu. "İmdat! kimse var mı?" Kulaklarıma gelen tanıdık ses ile korkuyla etrafı inceledim. "Bahar'ın sesi!" Yağmur'un sevinçli sesiyle ona döndüm.
Şok içinde bakıyordum. Bahar yaşıyor.. Herkes koşarken hiç beklemeden bende koştum. "Buradayız!" Yaklaşan sese karşı kalbim yerinden çıkmak üzereydi.
Gördüğüm şey üzerine durdum. Benimle birlik de Emreler de durdu. Bahar ve Caner karşımızdaydı. Herkesten önce Bahar'a koştum.
Birbirimizi sanki yıllarca görmüyormuş gibi sarıldım ona. "Kalkamıyorum.."
"Yaşıyorsun! yaşıyorsunuz!" Doğukan göz yaşları içinde konuştu. Ambulanslar, polislerin talimatı ile yaklaşmıştı. Bahar'ı kucağıma alarak ambulansa doğru yürüdüm. O kadar acı çekmiş olmalı ki kollarımda bayıldı.
Kim bilir kaç kere daha bayıldı.
Bahar'ın kulağına duymayacağını bile bile fısıldadım. "Yanındayım, yanındayız güzelim." Adımlarımı hızlandırarak Bahar'ı ambulansa yetiştirdim.
Gözlerimi Caner'i diğer ambulansa götüren, Emre ve Doğukan'a çevirdim. Ardından yakınında olan Yağmur'un yanına gittim. "O iyi mi?" Yağmur kafasını olumlu bir şekilde salladı.
"Evet iyi bilinci açık." Gözlerimi kapatıp dua etmeye başladım. İki ambulans da siren sesiyle çalıştırdı arabayı.
Arabaya herkes bindikten sonra ambulansı takip ettim. Yarım saat sonra hastaneye vardık. Caner ve Bahar'ı sedyeyle art arda götürdüler.
Oyalanmadan peşlerinden gittik. Bahar'ın kısık sesini duydum. "Caner.." Sedye de olan Bahar'ın elinden tuttum. "İyi.. ikiniz de iyi olacaksınız." İkisini de aynı yoğun bakıma koydular.
Emre elini omuzuma attı. Yaşadığı sevinçten dolayı sarıldı. Bir kaç saniye sonra ellerimi beline koydum.
Saatler geçmişti.. Ve biz hâlâ onların iyi haberini olmayı bekliyorduk. Dakikalar önce odalarına giren doktor çıktı.
Ayağa kalkıp sorar gözlerle baktık. "İkisi de.." Durduğunda nefesimi tuttum. "İkisi de iyi." Tuttuğum nefesimi bırakıp sevinçten ne yapacağimi bilemedim. Kafamı birleştirdiğim iki elimin içine koydum ve Yukarıya kaldırdım kafamı, derin derin nefes aldım.
Dakikalar sonra doktordan izin aldığımızda daha uyanmadıklarını ama birazdan uyanacaklarını söyledi. Aldırış etmeden odaya girdik. Belki sesimizi duyarlarsa uyanırlar.
Doğukan ve Emre ilk olarak Caner'in yanına geçtiler. Ben ve Yağmur ise Bahar'ın yanındaydık. Serum takılı olan elini tuttum. Dudakları yaklaştırıp öptüm. Yağmur bir zaman sonra Bahar'ın yanından kalkıp Caner'in yanına gitti.
Emre ve Doğukan, Caner'i gördükten sonra Bahar'ın yanına geldiler. Kafamı Caner'in olduğu yatağa çevirdim. Dikkatimi çeken şey ile kaşlarımı çattım. Yağmur, Caner'in elini yanaklarına koymuş ağlıyor aynı zaman da öpüyordu.
Bu kız cidden garip, ne yapmaya çalışıyor?
Bahar'ın elini tuttuğum sıra avucumda hareketlilik hissettim. Bir anda önüme döndüm ve Bahar'ın eline baktım, sonra ise yüzüne. Gözlerini aralamıştı. "Bahar'ım!" Doğukan odanın içinde mutluluktan bağırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle'nin Gençleri/ Yarı Texting
Teen Fiction-"Hazır mısınız?" -"Hazırız kardeşim." -"Hazırız lan am*na koyayım normal davranıyoruz." -"Hazırız.." Ve odaya girdik belki hayatımızı değiştirecek şeyin başlama yerine geldik. Dördümüz de aynı hizada duruyoruz. Müdür bişeyler anlatıyor üçümüz de an...