Merak ediyorsunuz değil mi? Müdür Emre'ye ne yaptı? Bu seferlik affetti ama bir daha böyle birşey olursa affetmeyeceğini söyledi. Ben Emre'nin tekrar kavga etmeyeceğine inanmıyorum. Ya siz? Bence siz de inanmıyorsunuz.
Müdürün odasından çıktıktan sonra sınıfa geçtik. Emre kavga etmemek için Onur'un yüzüne bakmıyor. Ama Onur gözümüzün içine içine bakıyor. Puf! Kafamı sınıfın kapısına çevirdim orada bir çocuk bana bakıyordu. Parmaklarıyla gel anlamına gelerek bi işaret yaptı. Beni mi çağırıyor yani. Üstelik Onur'un arkadaşı emin olmak için elimle kendimi gösterdim ona doğru. Kafasını salladı. Evet beni çağırıyor.
"Şey çocuklar, ben lavaboya gidiyorum." Emre kafasını salladı. Hızla sınıftan çıktım. Çocuk beni sınıf kapısının ilerisinde beklemiş. "Ege ben." Elini bana doğru uzattı. Fakat ben el sıkışmaya tenezzül etmedim. "Neden çağırdın beni buraya?"
"Öncelikle bana inanmayacağını biliyorum. Ama bak o grubun içinde ben olabilirim fakat sizi çektikleri zaman onları engellemeye çalıştım olmadı. Benim sana ve arkadaşlarına zararım olmayacak." Kaşlarımı kaldırdım ne anlatıyordu? Gülmeye başladım. "Sana güvenmiyorum evet, inanmıyorum sana hatta belki de şuan yine fotoğrafımı çekiyorlar. Bu sefer de ne diyeceksiniz? "Okula yeni gelen mahalle kızı erkekleri etkilemeye çalışıyor.!" Ha? Böyle mi yapacaksınız."
Arkamı döndüm. Tam sınıfa girecekken kolumdan tuttu ve kendine çekti. Gözlerime uzun uzun baktı. Gözlerime bakmasına izin vermedim tabi ki tokat attım inanabiliyor musunuz? Genel de yaptığım şeyler aslında ama bu sefer zengin birine vurdum. Yüzüne bile bakmadan sınıfa girdim. Bizimkilere hiç birş ey belli etmemem gerek. Emre birden sinirli ses tonu ile konuşmaya başladı.
"Oğlum hadi kalkın kaçalım şu okuldan yemin ederim elimden kaza çıkacak. "
"Lan evet am*na koyayım gidelim yoksa sikeceğim."
-Hayır, saçmalamayın ya!"
"Bahar bu sefer bende gitmek istiyorum. Hadi."
"Doğukan niye bu kadar sinirlendiniz. Sende mi? Ben gelmiyorum."
Hepsi gözlerini bana çevirdi Emre sinirli bakıyordu. Neden böyle bir inatçılık yaptım bende bilmiyorum. "Gelmiyor musun?" Emre'nin sorusuna kafamı salladım. "İyi, gelme. Biz gidiyoruz." Ne!? Beni bırakıp gitmezler diye böyle bi rşey denedim ve Emre gideceğini söylüyor! "Kanka Bahar burada mı kalacak?" Caner'in sorduğu soruyla gözümü tekrar Emre'ye çevirdim. "Kalmak istiyor, görmüyor musun?" Caner kafasını salladı. Sınıftan çıktılar. İnanmıyorum! Beni burada bıraktılar.
Herkesin gözü benim üzerimde. O kızların gülüşerek hakkımda konuştuklarına yemin edebilirim. Onur yanıma doğru yaklaştı. "Sakın! sakın gelmeyi deneme." yerinde durdu. Dalga geçercesine dudaklarını büzüştürdü. "Aaa, hadi ama bu kadar sert olma." Emre sayesinde bu çocuk benimle sürekli dalga geçecek.
Ama ben buna izin vermeyeceğim. "Bana bak çocuk rahat dur benimle uğraşma anlıyor musun?" sesimi yükseltmem ile Ege yanımıza geldi ve Onur'u yerine oturtturdu.
Dersler sonunda bitti ve ben yavaş yavaş evin yolunu tuttum. O geri zekalıların yanında nasıl dayandığımı soracak olursanız, dayanamadım. Türlü türlü pislik yaptılar grubun egolu kızları oturduğum sıraya tutkal dökmüşler. Eh, klasik bunlar defalarca laf soktular. Kağıt bile attılar. Çocukça..
Mahalleye girdiğimde derin bir iç çektim. Emre'ye, Caner'e ve Doğukan'a oldukça dargınım. Yaptıkları çok kırıcı beni düşünmediler bile kardeşiz diye geziniyoruz ortalık da, değilmişiz. Çocuklara görünmeden eve girdim. Bir kaç birş eyler atıştırdıktan sonra yatağıma uzandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle'nin Gençleri/ Yarı Texting
Novela Juvenil-"Hazır mısınız?" -"Hazırız kardeşim." -"Hazırız lan am*na koyayım normal davranıyoruz." -"Hazırız.." Ve odaya girdik belki hayatımızı değiştirecek şeyin başlama yerine geldik. Dördümüz de aynı hizada duruyoruz. Müdür bişeyler anlatıyor üçümüz de an...