𝟤𝟨. 𝘉𝘰̈𝘭𝘶̈𝘮- 𝘎𝘪𝘵𝘵𝘪

44 7 4
                                    

"Yani şimdi okula da gitmeyeceksin." Ege kafasını olumlu bir şekilde salladı. "Biz gidelim o zaman Baho hadi." Caner'i umursamadan Ege'ye baktım. Kafasını kaldırıp bitkin bir şekilde bana baktı. Göz altları şişmiş, gözlerinin içi kan çanağı olmuştu. "Hadi!" Caner kolumdan tutup kaldırdı.

Ece ve Ege evde kalırken biz okula gitmek için evden çıktık. "Baho, düzelecek bak ben öyle seziyorum." Elimi hırkamın cebine koydum. Aramızda hiç kimse konuşmadı. Okula geldiğimizi fark edince derin bir nefes aldım.

"Ben önce bir müdüre gideceğim." Yağmur'un konuşmasıyla aramızda ki sessizlik bozuldu. "Bende geleyim." Caner ile birlikte bizden önce okula girdiler. "Bahar." Emre'nin seslenişiyle okula yürürken aynı zamanda ona baktım. "Kendini çok fazla üzmemeye çalış. Biliyorsun fazlası olunca hasta oluyorsun." Emre'ye buruk bir tebessüm ettim. Onlar beni, benden çok düşünüyor.

Doğukan elini omuzuma attı. Merdivenlerden çıktığımız sıra bir grubun konuştuklarına kulak misafiri oldum. "Doruğun katilini ailesi bulmuş." Ne çabuk yayılmış! umarım Ege olduğunu bilmiyorlardır.

Sınıfa girdiğim de ilk gördüğüm kişi Onur oldu. İki elini de cebine koymuş bize bakıyordu. Doğukan'ın omuzundan kurtularak ona doğru yürüdüm. "Eksiksiniz." Resmen dalga geçiyordu. Bu durum beni sinirlendirse de sessiz kalmaya çalıştım.

"Sen yaptın değil mi?" Anlamıyormuş gibi yüzüme baktı. "Sen gittin söyledin ailesine." Gülerek kaşlarını havaya kaldırdı. Dudaklarını ısırıp yüzünü yaklaştırdı. "Söyledim de-" Emre elini Onur'un yaklaşmış olan yüzüne koydu. Yüzünü sıkmasıyla Onur'un acıyla inledi. "Bir daha yaklaşsana." Emir, Onur'u kendine çekip onun önüne geçti.

"Sizce o yapmış olsaydı. Ben gelip sizi uyarır mıydım?" Açıklamasına karşı kaşlarımı çattım. İnanacağımı düşünmüyorlardır umarım. "Şimdi sen inanacağımızı mı sandın?" Emre içimden geçirdiklerimi onlara söyledi.

Hoca sınıfa girdiği an hiç bir şey demeden yerlerine geçtiler. İnsan neden böyle bir şey yapar anlamış değilim. Sonuçta eskiden yakınlarmış.

Hoca ders anlatıyor ama ben umursamıyorum. Kafamı sıraya koydum. Yanımda oturan Emre küçük bir tebessüm edip saçımla oynadı. Dakikalar sonra Caner ve Yağmur sınıfa girdi. Hoca onları azarladı. Seslerini duyduğum halde kafamı kaldırmadım.

Gözümden bir damla yaş aktı. Süzülüp sıraya düştü. Elimden geldiğince ağladığımı belli etmemeye çalıştım. Bağırarak ağlamak İstiyorum. Ağlarken bir anda hıçkırdım. Ağzımı elimde kapattım.

Elbet bulunacak, onu bu şekil de saklayamayız ki.. Keşke her şey bir yanlış anlaşılmadan ibaret olsa Ege öldürmemiş olsa, keşke.. Keşke her şey bir rüya olsa ve bu korkuları yaşamamış olsak.

Gözlerim ağlamaktan ağrıyordu. Uykumun geldiğini hissettim. Gözlerim kendiliğinden kapandı. Göz yaşları içinde derin bir uykuya daldım.

**

Ege'nin kaldığı evin kapısını çaldım. Dakikalarca beklememe rağmen açılmadı. "Ege! orada mısın?" Belki uyuyordur diye düşündüm. Caner de yedek anahtar olduğu aklıma gelince iki, üç adım atıp Caner'in evinin kapısını çaldım.

Çok kez vurdum fakat açan olmadı. Nerede olabilirler bunlar. Telefonu mu açıp rehbere girdim. Ege'yi arayacakken Caner, Emre, Doğukan ve Ece'yi merdivenden çıkarken gördüm. Ece hıçkırıklarla ağlıyordu diğerlerinin ise yüzü bembeyazdı. "Ne oluyor?" Emre, Ece'nin kolundan çıkıp yanıma yaklaştı. "Ege'yi.." Kaşlarımı çattım. "Ege'yi ne? ne oluyor? bir şey mi oldu?" Emre ellerini yumruk yaptı.

Mahalle'nin Gençleri/ Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin