Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey Ege'nin kapalı olan gözleri oldu. Elimi yanaklarına götürdüm. Baş parmağımla yanağını okşadım. Burnuna küçük bir öpücük kondurdum. Onu uyandırmadan yataktan indim. Üzerime ince bir hırka alıp mutfağa doğru indim.
Ege'ye bugün sakladığım gerçeği söyleyeceğim, bu yüzden güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyorum.
Elimi ve yüzümü yıkadıktan sonra dolabı açtım. Bulduğum tüm malzemeleri tezgahın üzerine koydum. Elimi çabuk tutarak hazırlamaya başladım. Ege uyanmadan masayı kurmak istiyorum.
Yaptığım tostları masaya koydum, ardından Ege'nin sevdiği derece de pişirmiş olduğum yumurtayı da koydum. Ayak sesleri duyunca masanın önüne geçtim. "Günaydın!" Ege gözlerini ovalayarak bana baktı. "Ne güzel kokuyor." Masanın önünden çıkıp görmesini sağladım. Yanıma gülerek geldiğinde sarılacak sandım ve kolumu açtım.
Masaya oturmasıyla gözlerim irileşti. Cidden mi? ağzım açık bir şekilde onu izledim. Yemek yerken mırıldanıyordu. Gözlerimi devirip karşısında ki sandalyeye oturdum. "Eline sağlık sevgilim." Bir tostu 2 dakika da bitirdi resmen. Dayanamayıp konuştum. "Sana bir şey diyeceğim." Kafasını sallamakla yetindi. Kaşlarımı çatıp baktım. "Ege!" elinde ki ekmeği bırakıp gözlerimin içine baktı.
Kendimi tutamayıp küçük bir tebessüm ettim. "Ne oldu?" elimi karnıma götürdüğümde kaşlarını çatıp oraya baktı. "Baba oluyorsun." Gözünü karnımdan çekip bana baktı. "Ne?" ayağa telaşla kalktı. "Şakaysa komik değil." Dedi. "Şaka değil 1 ay önce öğrendim bende." Yanına gittim. Elini karnıma koyup ona baktım. Şok içinde gözlerime bakıyordu.
"Baba.. Baba oluyorum.." Gözyaşlarım akarken kafamı olumlu bir şekilde salladım. "Baba oluyorsun." Gözünden bir damla yaş aktı. Sandalyeye tekrardan oturup ağlamaya başladı. Bu hali o kadar güzeldi ki..
Yere diz çöküp elini yüzünden çektim. "Bahar.." Sıkıca sarıldı bana. Gözyaşlarım kuvvetle akmaya devam etti. Bu hayatta aldığı en güzel haber bu olduğuna eminim. Dakikalar boyunca sarılmış bir şekilde durduk. Karşılıklı bir şekilde ağlıyorduk ikimizde.
"Sen öyle oturma." Titreyen sesiyle konuştu. Sandalyeden kalkıp beni oturttu. "İstediğin bir şey var mı? alıp geleyim hemen. Ya da ağrın falan oluyor mu?" Ege nefes almadan konuşurken bir kez daha duygulandım. "İstediğim bir şey yok, ağrımda yok telaşlanma." Bu sefer diz çöken o oldu. Elimi tutup öptü. "Böyle odalarda dolaşan bir bebek olacak bu evde ha?" Kafamı olumlu bir şekilde salladım. "Adının arya olmasını istemiştin demi, kız olursa." Yine hiç bir şey demeden kafamı sallamakla yetindim.
"Erkek olursa da Alaz olsun mu?" Dolmuş gözlerine bakıp konuştum. "Olsun, olsun.." Bir sandalye çekip yanıma oturdu. Masada ki tostu eliyle böldü. Ağzıma doğru getirdiğinde hiç itiraz etmeden yedim. Sevgi dolu kahvaltımızdan sonra salona geçtim.
Elime kumandayı alıp önüme ilk gelen kanal da durdum. Bir yemek programıydı. Hiç yemediğim ananası gösteriyorlardı. Hep ananasın tadını merak etmişimdir. Küp küp doğranmasını dikkatle izledim. Kanepenin hafif çökmesiyle Ege'nin oturduğunu anladım. Gözümü televizyondan ayırmadan Ege'ye sordum. "Ananasın tadı nasıl?" Ege ilk başta ses çıkarmadı. "Yani ne güzel ne kötü, neden?" ağzımı büzerek Ege'ye döndüm. "Canım çekti." Ege televizyona baktı. "Sevmezsin ki sen." Kaşlarımı çatıp baktım. "Tamam.. Alıyorum." Demesiyle gülümsedim.
Televizyona tekrar dönüp izlemeye devam ettim. "Ben gittim." Ege kapıdan çıktığında bağırdım. "ÇABUK OL BİRAZ AMA!" kup kup doğradığı ananası yeşilliklerle kaplı olan tabağa dağıtarak koydu. "O salata da güzel olacak mı ya?" kendi kendime sorular sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle'nin Gençleri/ Yarı Texting
Teen Fiction-"Hazır mısınız?" -"Hazırız kardeşim." -"Hazırız lan am*na koyayım normal davranıyoruz." -"Hazırız.." Ve odaya girdik belki hayatımızı değiştirecek şeyin başlama yerine geldik. Dördümüz de aynı hizada duruyoruz. Müdür bişeyler anlatıyor üçümüz de an...