𝟥𝟣. 𝘉𝘰̈𝘭𝘶̈𝘮- 𝘚𝘦𝘯𝘪𝘯 𝘪𝘤̧𝘪𝘯

33 5 0
                                    

Gözlerimi araladığım da ilk gördüğüm kişi Caner oldu. Dizimin üzerinde uyumuştu. Kafamı sağa çevirdiğim de ise Doğukan, Emre, Yağmur, Ece ve Emir'i gördüm. Kafam Ege'nin omuzundaydı. Ağır hareketlerle kafamı kaldırdım. Kafasını kanepeye koymuş uyuyordu.

Karnımda olan sağ kolunu yavaşça çektim. Sonunda kimseyi uyandırmadan kalkabildim. Yüzümü yıkamak için lavaboya doğru yürüdüm. Yüzümü acele etmeden yıkadım. Güzel bir kahvaltı yapmak için mutfağa geçtim.

Dolaptan bir kaç tane yumurta çıkarıp tezgahın üzerine koydum. İşime yarayacak bir tava aldım. Tüpün üzerine koydum. Dolaptan tereyağı çıkarıp tavanın içine koydum. O sırada karnımdan biri tuttu ve kendine çekti.

Ege olduğunu anlamıştım. "Günaydın sevgilim." Karnımda ki elini tuttum. "Günaydın." Hiç bir şey demeden karnımda ki elini çektim ve yumurtaları tavaya kırdım. Ege mutfakta ki sandalyelerden birine oturdu.

Madem uyanmış tek başıma yapmayayım değil mi? dolaptan; domates, salatalık ve peynir çıkarıp tezgaha koydum. "Gel gülüm." Ege olacaklardan habersiz yanıma geldi. Çekmeceden bıçak çıkarıp eline verdim. "Kes hadi sen bunları." Bir şey demesini beklemeden tüpün yanına geçtim.

Tavada ki yumurta tam yerinde olmuştu onu kaldırıp dolaptan sucuk çıkardım. Küçük küçük dilimleyerek başka bir tavanın içine koydum. Göz ucuyla Ege'ye baktığımda bıçakla değil de dişleriyle doğramış gibiydi. "Ege onlar ne?" Ege kafasını bana çevirdi. "Verdiğin şeyler işte neye benziyor?" sessiz bir şekilde kıkırdadım.

"Bunları da koy." Kahvaltı hazırdı. Acele etmeden Ege ile masayı hazırladık. Her şey tamamdı sadece çay eksikti o da olmak üzere. "HAYVAN MISIN LAN!" içeriden gelen gürültü ile hızla salona gittik. Caner uyandığım yerden uzak bir yerde ayaktaydı. Doğukan ise onun eskiden olduğu yerdeydi.

Yine her zaman ki gibi Doğukan, Caner'in üstüne yattı, Caner de, Doğukan'ı itti. Tahmin etmek zor değil. "Oğlum ne yapıyorsunuz ya.." Onlar yüzünden herkes uyanmıştı. "Böyle uyanmanız iyi olmadı ama uyandığınız iyi oldu yemek hazır hadi." Onları çağırıp mutfağa tekrar girdim. Ege ile sandalyeye oturduk. Çok geçmeden hepsi de mutfağa girdi.

Caner ve Doğukan masaya oturduklarında uykuları o kadar çok vardı ki gözleri sürekli kapandı. Aramızda sohbet ederken Emre birden bağırdı. "ÇATALI DUDAĞINA GEÇİRECEKSİN APTAL CANER!" Emre'nin bağırması ile Caner gözleri açtı ve yerinden sıçradı.

Elinde ki çatal gözüne girecekken Ege çatalı elinden tuttu. Düşmesi an meselesi iken ucuz yırttı. "Oğlum ne bağırıyorsun!" Caner uykulu sesiyle konuştu sanki sarhoş gibiydi. "DOĞUKAN!" Emre bağırarak Doğukan'ı da uyandırdı.

Kahkahalara boğulmuştuk. O kadar çok güldüm ki bir ara nefes alamadım.

**

"Şurada ki Melih değil mi?" okulun bahçesinde olan Melih'e baktık hepimiz. "Bu ne zamandan beri yoktu kafamız rahattı." İçimden bir ses başımıza bir şey geleceğini söylüyor. "Neyse hadi sınıfa girelim." Okul binasına girene kadar Melih gözlerini benden ayırmadı. Baktığını kimseye söyleyemedim, söylersem neler olacağını tahmin edebiliyorum.

Melih bana takıntılı olmuştu resmen. Onun bu kadar psikopat olduğunu bilmiyordum. Bilseydim onunla konuşmadım. Sınıfa girdiğimizde yine her zaman ki gibi herkes bize bakıyordu. Gözlerini üzerimize diktiklerinde aşırı uyuz oluyorum.

Sınıfta her zaman sessiz duran kız dikkatimi çekti. Aramızdan birine bakıyordu. Kafamı bizimkilere çevirdim. Yağmur'a bakmıyor, Ece'ye bakmıyor, bana da bakmıyor. Doğukan'a baktığını fark edince kaşlarımı çattım.

Mahalle'nin Gençleri/ Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin