𝟥𝟥. 𝘉𝘰̈𝘭𝘶̈𝘮- 𝘌𝘷𝘦𝘵

30 4 4
                                    

Emre'nin ağzından;

"Baharcığım durumun iyi fakat biraz daha kalman gerekiyor burada." Bahar gözlerini, gözlerime dikti. Annesini dert ediyordu. "Ya ben onu hallettim sen rahat ol." Bahar küçük bir tebessüm ettikten sonra doktoru dinlemeye devam etti.

Odada ki herkesin telefonuna bildirim geldiğinde telefonumu çıkardım. Okulun whatsapp grubundan gelmişti. "Sayın öğrencilerimiz arkadaşınız Melih Yaman kayıpmış, ailesi onu arıyor saatlerdir. Yerini bilen varsa bildirmeniz ailesini ve bizi rahatlatacaktır." Diyordu mesaj da. Ege'nin bana baktığını hissettim fakat ona bakmadım.

Kafamı kaldırdığım da Emir ve Bahar dışında hepsinin gözü benim üzerimdeydi. "Ne oldu?" Bahar mesajı görmediği için anlamaya çalışıyordu. "Emre bir gelir misin?" Ece odanın dışına çıktığın da peşinden gittim.

"Neden yalan söylüyorsun? Ne oluyor?" yutkundum. Gözlerimi kısıp baktım ona. Ne diyeceğim şimdi?

"Bilmiyorum Ece." Sinirle güldü. Sıkmış olduğum elimi bıraktım. "Hâlâ yalan söylüyorsun. İnanmıyorum sana ya!" ellerimi saçlarıma götürdüm. "YETER LAN! BENI HEP BÖYLE SORGULAYACAK MISIN?" bağırmamla irkildi. Dolu gözleriyle baktı. O kadar çok dolmuştum ki Ece'ye patladım.

"Sen bu kadarsın işte Emre, bağırınca senden korkuyorlar susuyorlar sanıyorsun değil mi? tek yapabildiğin bu senin." Dediklerinde haklı değildi. Sadece onu, onları korumak için yalan söyledim. Bir şey dememi beklemeden gitti.

Arkamda ki duvara bedenimi yasladım. Sevdiklerimi korurken hep onları kaybediyorum. Nerede yanlış yapıyorum ben? Daha fazla dayanamayıp duvardan destek alıp yere çöktüm. Hayatım düzene girmişken neden hep böyle oluyor bilmiyorum.

Ece giderek ne demek istedi bilmiyorum ama ben ikinci kez yıkılmak istemiyorum. Ece'ye fazlasıyla aşığım hiç olmadığım kadar..

Dakikalarca yerde kaldım. Odanın kapısı açıldığında dönüp bakmadım. "Ne oldu lan?" Ege'nin sesiydi. Yanıma diz çöktü. "Kavga mı ettiniz?" dedi. "Bitti galiba." Yanımda oturup beni teselli ettiği sıra tedirgin bir şekilde yüzüme baktı. "Ne oldu?" sorumla doğrulup ayağa kalktı. "Gidip bakalım mı?" kaşlarımı çattım. "Melih'i gömdüğümüz yere." Nereden çıktı bu şimdi? "Rüya gördüm, gömdüğümüz yerde Melih yoktu." Sinirle nefes aldım. "Rüya diyorsun oğlum." Etrafı kontrol ettikten sonra tekrar konuştu.

"Durduk yere neden böyle bir rüya göreyim?" şaka gibi bu çocuk. Ayağa kalkıp karşısına dikildim. "Gömdük ya hani, durduk yere değil o rüyan. Vicdan azabı çekiyorsun." Elini yumruk yaptı. "Oğlum gidelim işte." Dediğinde daha çok sinirlendim. "Siktir git o zaman, tek başına." Tek bir kelime bile etmeden yanımdan gitti. Yine aldım başıma belayı, eğer bir şey olacaksa bu olay yüzünden olacak.

**

Ege'nin ağzından;

"Yurt dışına gitmeye nasıl ikna oldu onu çözmüş değilim." Bahar şüphe ile bir kez daha konuştu. Ona yalan söylemek istemiyorum ama zorundayım. "Ya oldu işte bir şekilde, suçlu hissetti kendini belki de."

Bahar'ın kafasında binlerce soru işareti vardı. Kolumda ki saate baktım. Saat akşam 8'de Melih'i gömdüğümüz yere gideceğim. Tek başıma..

Emre saçmaladığımı düşünüyor ama merak ediyorum işte. 2 dakikalık bakmaktan zarar gelmez. Gideceğim saat yaklaşmıştı. Bahane bulup çıkmam gerekiyor. "Ben eve uğrayıp geleceğim." Emre anlamış olacak ki sıkıntılı bir şekilde iç çekti. Hastaneden çıkmam çok kolay olmuştu, kimse sorgulamadı.

Hızla arabama binip o yere doğru sürdüm. Saat zaten geç olmuştu fazla vakit kaybetmeden gaza bastım. On beş dakika sonra o yere geldim. Arabadan inmeden, uzaktan bakacaktım. Arabanın camını indirmemle gördüğüm şey üzerine şok oldum.

Mahalle'nin Gençleri/ Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin