𝟥𝟢. 𝘉𝘰̈𝘭𝘶̈𝘮- 𝘌𝘷

42 7 2
                                    

"Hayır Caner oraya değil o!" Ege'nin bizim mahallede ki evini ortak evimiz olarak düzenliyoruz. Artık hep beraber kalabileceğimiz bir evimiz var. "Buraya mı bari Yağmur nereye?" Yağmur ve Caner bir masa için kavga ediyorlar. Onların duymayacağı bir şekilde kıkırdadım.

Emre ve Ece hiç bir şey yapmadan yerlerinde oturuyordu. Adil mi bu şimdi? onlar neden oturuyor? ben oturmuyorsam onlar da oturmayacak. Seke seke ikisinin yanına ulaştım. Telefondan bir şeylere bakıyorlardı. Ellerinden çektim. "Hop! gelin sizde şuraya ya!" Emre elimden telefonu çekip aldı.

Pes etmedim bu kez de ikisinin de kolundan tuttum "Ege! help!" Ege saniyeler sonra yanıma geldi. Ece'nin kolunu o tuttu. "Kalk!" Emre kalkmamakta inat ediyor resmen. "Ege bıraksana kolumu ya!" Ege'yle birbirimize bakıp sinsice güldük. O da benim düşündüğümü, düşündüğüne yemin edebilirim. Hafif bir şekilde kafasını alta eğdi. Aynı anda ikisini de kendimize doğru çektik. Bu sayede koltuktan kalkmış oldular.

Kollarını bırakmadan eline bezi tutuşturdum. "Sil şurayı." Emre'nin kolunu bıraktım. Gözlerini devirerek masayı silmeye başladı. Kafamı Ece'ye çevirdiğimde camı sildiğini gördüm. Bu ev uzun zamandan beri temizlik görmemişti, hatta hiç..

Telefonumdan gelen bildirim sesiyle, telefonumu elime aldım. "Caner'im; Emre'm, Yağmur'um ve Ece kişisini 'Hello, enegeyn taksim' grubuna ekledi." Gördüğüm şey ile gülümsedim. Bu gruba uzun zamandır yazmıyorduk. "Sizin grubunuz mu vardı?" Emre'ye dönüp kafamı olumlu bir şekilde salladım.

Onu gruba almamıştık o zaman, çünkü Ege'den nefret ediyor. Aynı grup da olmak istemezdi. "Hatırlıyor musunuz?" Sessizliği bozan bendim. Herkes söyleyeceğim şeyi merak ediyordu. "Ege'den nefret ediyordunuz." Ege'ye bakarak konuştum.

Yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. "Şimdi ise ortak bir evimiz var." Dediğim şey duygulandırmıştı. Ne ara böyle olduk biz. Ege kolunu omzuma koyup kendine çekti. "Nefret ediyordunuz benden vallahi!" aramızda gülüşürken birden kapı çaldı.

Ece kapıya bakmak için gitti. "Hoş geldin Serpil teyze." Ece'nin söyledikleri ile annemin geldiğini anladım. Annemin elinde büyük bir tabak vardı. "Sultanım! yemek mi yetirdin." Caner annemin elinde ki tabağa dokunduğu an annem eline vurdu.

"Bunlar size değil." Anneme dediğini anlamaya çalışır gibi baktım. "Damadımın bunlar." Kaşlarımı kaldırıp Ege'ye baktım. Annem tabaktan çıkardığı yaprak sarmasını Ege'nin ağzına verdi. Ege halinden oldukça memnundu. "Yani sağ ol sultanım ya." Caner'in, Ege'yi kıskandığına inanmıyorum! "Bari yanımızda yemesin!" Caner annemle kavga ederken Ege de annemin verdiği sarmaları teker teker yiyordu.

O sırada çok yorulduğum için bir kanepeye oturdum. "Siz cidden yapıyorsunuz bu işi güzel temizlemişsiniz." Annemin de yardımından sonra her yer tertemiz oldu. "Hayırlı olsun.." Emre kafamı kolunun arasına aldı. Salonun içine göz gezdirdim. Duvarlarda hepimizin birlikte olan fotoğrafları vardı.

Emre bir koluna beni diğer koluna da Ece'yi aldı. Yağmur ve Caner de bizim gibi etrafa göz gezindiriyordu. Ege ile Doğukan ise kalan fotoğrafları duvara asıyordu. "Burası harika oldu!" Ece ile Emre konuşurken aklıma gelen şeyle gülümsemem soldu.

Onur'a ne oldu? onu düşünmem cidden çok saçma ama onun gibi değilim işte. Arkamdan gelen sesle daldığım yerden çıktım. "SELAMLAR!" arkama baktığımda Emir'i gördüm. Emir de artık aramıza girmişti.

"Elindekiler ne lan?" Caner'in sorusuyla elindeki poşetlere baktım. "Bir kaç yiyecek getirdim size." Ece benden önce davranıp Emir'in elinde ki poşetleri alıp mutfağa götürdü. Koltuklardan birine oturdum.

Herkes birbiriyle sohbet ediyordu o sıra da bende camdan dışarıyı izliyordum. Telefonumun titremesi ile cebimden telefonu çıkardım. "Mahalle'nin sonunda ki parka gelebilir misin?" mesaj babamdandı. Uzun zaman sonra ilk defa bana yazmıştı. Gözlerimin dolmaya başladığını hissedince derin bir nefes aldım.

Mahalle'nin Gençleri/ Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin