"Çocuklar hadi!" Nurten teyzenin bağırmasıyla yerimden sıçradım. Gözümü etrafta gezindirdim. Dün gece Egelerde kaldığımı unutmuşum. Kolumda ki saate baktım. Yine çok uyumuşum. Ege'ye baktığımda gözleri kapalı bir şekilde esniyordu. "Günaydın." Esneyerek cevap verdim. "Sa-sana da günaydın." Ege yatakta uzanırken ben çoktan üstümü değişmiştim. Ege uyumuyordu ama gözleri kapalıydı.
Onun tarafına geçtim yere diz çöküp ellerini tuttum. "Hadi kalk, bizi bekliyorlar." Gözlerini açıp bana baktı. Aramızda ki mesafeyi kapattı. Ellerini yüzüme getirdi. Dudaklarımı öptü. Hiç bir şey demeden giyinme odasına girdi.
Sanki ilk defa öpmüş gibi kalbim çok hızlı çarpıyordu. Ellerim dudaklarıma götürüp gülümsedim. Odada ki koltuklardan birine oturup beklemeye başladım. Çok sürmeden Ege giyinme odasından çıktı.
Üzerinde kısa kol, nike logolu tshirt vardı. Altında ise gri eşofman. Saçını düzelterek yanıma doğru yaklaştı. Solumda ki aynanın önüne geçti. Çekmeden krem gibi bir şey çıkarttı. Dikkatli bir şekilde inceleyince jole olduğunu anladım. Özenle saçlarına sürdü.
Joleyi çekmeceye koyup bu sefer de parfümünü çıkardı. Sadece bir fıs sıkması aklımı başımdan aldı. Kokusunu çok seviyorum. Hareketlerini dikkatli bir şekilde izledim. Resmen büyülenmiştim. Ege'nin hazırlanmasına ilk defa şahit oldum.
"Niye öyle bakıyorsun?" Ege'nin sorusuyla kendime gelmeye çalıştım. Git gide daha da çok aşık oluyorum. Omuz silktim. "Öylesine." Bir kaç adımda yanıma geldi. Elini uzattı. "Hadi." Uzattığı elini tuttum.
Odadan çıktık. Ege'nin ailesiyle kahvaltı yapmak heyecanlanmama neden oldu. Masaya oturdum. Ece ve Akif amca kendilerince sohbet ediyordu. Gözlerim Nurten teyzeyi aradı. Mutfaktaydı. "Yardım edeyim mi?" Nurten teyze soruma sadece kafasını 'Hayır' anlamında salladı. Kaşlarımı çattım. Bir şey mi oldu acaba?
Sandalyeden kalkıp yavaş yavaş ona doğru yürümeye başladım. Ağlıyordu.. Omuzlarının kalkıp, inmesiyle anlamam kolay oldu. "İyi misin?" Elleriyle gözyaşlarını hızla sildi. "İyiyim güzel kızım." Elimi omuzuna götürdüm. "Anlatmak ister misin?" elinde ki tabağı bırakıp bana döndü. Ellerini tuttum. "Onları yıllar sonra böyle görmek.. Garip geldi. Bilmiyorum. Ege babasını öldürmeye bile kalkıştı şuan onları böyle görmek o kadar mutlu etti ki." Ege'nin, babasını öldürmeye çalıştığını bilmiyordum.
Kafamı masaya doğru çevirdim. Gülerek sohbet ediyorlardı. İstemsizce gülümsedim. Nurten teyzeye tekrar dönüp sarıldım. "Ama bak, şimdi mutlular geçmişi boş ver.." Kulağına fısıldadım. Saçlarımı okşamaya başladı.
Daha fazla ağlamasın diye geriye çekildim gözyaşlarını ellerimle sildim. Tabakları alıp beraber masaya döndük. "Siz okula gitmeyecek misiniz?" Gözlerimi Ege'ye çevirdim. Gitse ne güzel olurdu. Ama bir taraftan da kötü olabilir Onur da orada olacak. "Gideceğiz." Ege gözlerimin içine bakarak babasına yanıt verdi. Tebessüm ettim.
**
Ege okul kıyafetini giyindikten sonra evden çıktık. Evime gidip okul üstümü giyinmem gerek, bu yüzden mahalleye gidiyoruz. "Bizimkileri de alırız öyle gideriz." Kafamı olumlu bir şekilde salladım. Çok fazla sürmeden evin önüne geldik. Hızla eve girdim.
Dolabımdan okul üstümü çıkarıp oyalanmadan giyindim. Saçlarımı taradım. Bağlamadım açık kalmasına izin verdim. Hafif bir makyaj yaptım. Çantamı alıp evden çıktım. Çocuklar çoktan gelmişti bile, sohbet ediyorlardı.
Beni ilk fark eden Yağmur oldu. Sevinçle yanıma yaklaştı. "Ay askom gelmiş!" yanağımdan öptü. Yağmurla aramız artık eskisi gibi..
Arabaya binip okul için yola çıktık. Herkes birbiriyle sohbet ediyordu. Benim sesim çıkmadı, ben sadece düşündüm. Onur'a elbet bir şey yapacaklar buna oldukça eminim yanına böyle kalmaz ama ya bir şey olursa onlara?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle'nin Gençleri/ Yarı Texting
Novela Juvenil-"Hazır mısınız?" -"Hazırız kardeşim." -"Hazırız lan am*na koyayım normal davranıyoruz." -"Hazırız.." Ve odaya girdik belki hayatımızı değiştirecek şeyin başlama yerine geldik. Dördümüz de aynı hizada duruyoruz. Müdür bişeyler anlatıyor üçümüz de an...