7. BÖLÜM - UFAKLIK

4.1K 324 42
                                    

Derinden gelen bir uğultu vardı. Sanki suyun metrelerce altındaymış gibi hissediyordum. Son duyduğum ses kocamın sesiyken şimdi çok uzaklardan gelen bir uğultudan ibaretti. Yine buradaydım. Vizyon dünyası benim ikinci hayatıma açılan kapıydı sanki. Şimdi ne görecektim? Sorunun cevabı belirsizken diğer bir ihtimal takıldı aklıma. Dila mı beni buraya çekmişti?

Tonlarca ağırlık çökmüşçesine açılmamakta ısrar eden gözlerimi zorlukla araladım. Haftalardır buraya gelmemiş olmamdan dolayı bedenim burayı reddediyordu belli ki çünkü gözlerimin önünde ara sıra beliren bir yüz vardı. Bir çift ormanın süslediği yüz belirip kayboluyordu. Bir kaç kez kırpıştırdığım gözlerim en nihayetinde karanlık ama bir o kadar da aydınlık olan vizyon dünyasına bakmaya başladı.

Uzandığım yerden doğrulup bir süre buranın atmosferine alışmaya çalıştım. Gözlerimi etrafta gezdirip bir şeyler görmeyi umdum. Bu bir görü olurdu ya da Dila ama illaki bir şeyler görürdüm. Nitekim, umduğum şekilde karşımda belirdi bana doğru yaklaşmakta olan Dila. Bulanık görüntüsü gittikçe netleşti ve en nihayetinde yanımda durdu. Gülümseyerek uzattığı elini tutup kalktım oturduğum yerden.

"Yürüyüş yapmak ister misin?" diye sordu gülümseyerek. Normalde bir yere oturup konuşurduk. Başımla onayladım onu. Ardından yan yana yürümeye başladık. Bir yere gitmiyormuşuz gibi hissediyordum. Sanki attığım her adım bir öncekinin kopyasıymış gibiydi. Adımlarımı bir hızlandırıp bir yavaşlatıyor, hareket ettiğime kendimi innadırmaya çalışıyordum. Yanımdaki kadınsa bu halime gülmekle yetindi.

"En başta bana da tuhaf gelmişti," diyerek dikkatimi üzerine çekti. "Sanki bir koşu bandındaydım ve aynı yerde yürüyordum. Sonra bu duruma alıştım ve bu dünyaya da tabi. Görüntüyü değiştirmeyi öğrendim." Dila sözlerini bitirdiğinde etrafımızdaki görüntü değişti. Her yer sarı kumlarla kaplıydı ve tepemizdeki güneş, her ne kadar bizi terletmese de ışıldıyordu. İlk kez çöle geliyordum. İzmir'in iklimi göz önünde bulundurulduğunda tatilimi sıcak yerlerde yapmaktansa soğuk yerlere gitmek tercihim olurdu.

"Nereye gitmek istersem orası olur mekanım," dedi bu kez de Dila. Görüntü bir kez daha değişti ve ben kendimi kanallarla süslenmiş Venedik sokaklarında buldum. İtalya en sık gittiğim ülkelerdendi ve orada da en çok yaptığım şey bir gondola binip kanallarda gezmek olurdu. Şimdi de Dila'nın yanında gelmiştim buraya. Bir gondolun içinde dikiliyorduk. Bizden başka bir çift ve kürek çeken bir adam vardı gondolda. Çift birbirine aşkla bakarken dudaklarını buluşturduğunda gülümseyerek izledim onları. Sanırım aşka aşık bir insandım ve bunun sebebi de elbetteki sevdiğim adamdı.

"Ama en sevdiğim yer," dedi Dila bana bakarak. "Enes'in yanı." Dila'nın sözlerini bitirmesinin üzerine görüntü son kez değişti ve biz, daha önce de vizyonlarla geldiğim eve geldik. Salonda volta atan bir Enes vardı ve elindeki telefonu kırmak istercesine sıkıyordu. Neye bu kadar sinirlendiğini anlayamayarak bakışlarımı Dila'ya çevirdim. Aşkla bakıyordu kocasına ama bakışlarında hüzün gizliydi.

"Neler oluyor?" diye sordum merakla. Gözlerini usulca bana çevirdi Dila. Elleri, giydiği siyah tişörtün eteklerini kavramıştı ve parmak boğumları beyazlayacak kadar çok sıkıyordu tişörtünü.

"Belçim anneanne," dedi bezgince. O kadından gerçekten nefret ediyordum ve adının anılması bile kaşlarımın çatılmasına yetiyordu. "Asena'yı görmek istiyor." Anlamayarak baktım ona.

Nasıl görmek istiyordu? Onun öldüğünü zannetmiyor muydu?

"Nasıl yani?"

Bakışları önce ahşap zemini sonra Enes'i buldu. Ardından bana dönüp, "Ölüsünü görmek istiyor," dedi.

DOLUNAY ||Tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin