29. BÖLÜM - ÖLDÜRME ARZUSU

22.4K 1.8K 265
                                    

O sarı gözlerde gördüğüm şey öldürme arzusuydu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

O sarı gözlerde gördüğüm şey öldürme arzusuydu. Dağhan çıldırmış durumdaydı ve karşısına kimin çıktığını önemseyecek durumda değildi. Dolunay, içine attığı tüm duyguların gün yüzüne çıkmasına neden olmuştu ve bu duygular da onun birilerine zarar vermesi için yeterliydi.

Bakışlarımı gözlerinden ayırmazken cesur olmam gerektiğinin farkına vardım. Onu bir şekilde kontrol etmeliydim ve bunu, burada donmuş vaziyetteyken yapamazdım.

Bir adım attım ona doğru. Hırıltıları, bu hareketimle daha da arttı ve o da bana doğru bir adım attı. Her adımında olduğu gibi zemin zarar görürken kulak çınlatacak bir ses yankılandı kulübede. Öyle tiz bir sesti ki bu yüzümü buruşturmaktan kendimi alamadım. Bir adım daha attım. Kalbim, dört nala koşan bir at misali hızlanırken bakışlarım hala o sarı gözlerdeydi. Korkuyordum. Fazlasıyla korkuyordum ama cesaret de zaten hiç korkmamak değildi. Korkularının üzerine gidebilmekti.

Dağhan, daha yüksek sesli hırıltılar çıkartırken gözlerimde flaşlar patladı ve dönüşüm geçirdiğim o gece tüm gerçekliğiyle beynime kazındı. Bana saldırışını hatırladım ve daha çok korktum, korktukça daha da yaklaştım ona. Aramızda kalan mesafe yarım metreye düşerken yere eğildim hafifçe. Dizlerimin üstüne çöktüm. Kolay bir avdım onun için. Şu an saldırsa beni devirebilirdi ama yapmıyordu. Hırıltıları daha da şiddetlenirken bir adım geriye gitmesi, doğru yolda olduğumu anlamam için yeterliydi.

Dizlerimin üzerinde biraz daha yaklaştım ona. Bu kez kaçan oydu ve ben kovalayandım. Dağhan oralarda bir yerdeydi ve kendini dizginlemeye çalışıyordu. Biraz daha yaklaştım ve elimi uzattım. Parmaklarımla onun yüzü arasında santimler vardı artık. Tek yapmam gereken belki de aradaki mesafeyi kapatmaktı.

"Orada olduğunu biliyorum," diye fısıldadım. Kulakları dikildi ve gözleri benimkilerle buluştu. "Bana zarar vermeyeceğini bildiğim gibi."

Biraz daha yaklaştım ve elimi kulağının altına koydum. Tüylerinin yumuşaklığıyla ilk kez karşı karşıya kalmıştım. En azından dehşete kapılmadığım veya arzudan gözümün dönmediği ilk seferdi bu.

"Üzgün olduğunu biliyorum," dedim. "Ben de üzgünüm. Herkes üzgün. Önemli olan bu duyguyu kontrol edebilmek. Senin bundan daha güçlü olduğunu da biliyorum. Dolunaydan, lanetten, her şeyden güçlüsün sen."

Diğer elimi de uzattım ve yüzünün diğer yanına koydum. Gözleri usulca sarısını kaybedip yeşile kayarken buruk bir sevinç duydum. Dağhan gerçekten oradaydı ve savaşıyordu. Bu kez kendini öylece bırakmıyordu bu duyguya. Bu kez duyguları onu değil o duygularını yönetiyordu. Bedeninin kontrolünü o sağlıyordu artık.

Alnımı alnına yasladım usulca. Hafifçe yüzüme temas eden tüyler huylanmama sebep olsada geri çekilmedim.

"Seni seviyorum."

Fısıldamıştım ama bir çığlıktan daha yüksekmiş gibi geldi bana sesim. Bu iki kelime alelade herkese söylenebilecek sözler değildi çünkü. Önemli ve özeldi. Bir o kadar da ağırdı taşıması.

DOLUNAY ||Tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin