18. BÖLÜM - BEYAZ KURT

28K 2.1K 489
                                    

Uyandığımda saat akşam sekize geliyordu. Sabah olanlardan sonra hissettiğim yorgunluk sebebiyle beni buraya getiren kişi Dağhan olmuştu. Her ne kadar didişiyor da olsak, tamam birbirimizi gırtlaklayacak seviyeye gelebiliyorduk, yine de bir şey olduğunda beni düşünmesi hoşuma gidiyordu. Öte yandan aklımı kurcakayan sorular her geçen gün artıyordu. Sanki aldığım cevaplar yeni sorular doğuruyordu Nasrettin Hoca'nın kazanı gibi. Ve ben kendimi boğuluyormuş gibi hissediyordum.

Üzerimdeki örtüyü itip gergindim. Kemiklerimden yükselen çıtırtılara yüzümü buruşturdum. Hala uykumu alamamış olmam ilginçti. O kadar zaman uyumama rağmen uykuya açtı bedenim ama yeniden uyumak gibi bir niyetim yoktu. Zaten bütün bir günü yatakta geçirmiş, tam iyileştim derken yeniden hasta hissetmiştim ve bu hiç hoşuma gitmedi. Odadan çıkıp banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayarak üzerimdeki ölü toprağından arınmaya çalıştım. Biraz daha ayıldığımı hissettiğimdeyse midemden gelen seslere itaat ederek aşağı kata indim. En son sabah kahvaltıda bir şeyler yediğim için kendimi fazlasıyla aç hissediyordum. Bir de doymak bilmeyen kurt yanım vardı ki asıl problem oydu. Merdivenlerin sonuna geldiğimde salondan gelen mırıltıları işittim. Kendime engel olamayarak seslere odaklandım ve birkaç cümle yakalamayı başardım.

"... Gördüğü kurdun bir hayal olmadığından emin misin?" diye sordu Samet Dayı. Bahsi geçen kişi bendim ve bunu anladığımda adımlarım bıçakla kesilir gibi durdu. Bir ayağımı çoktan alt basamağa uzatmıştım.

"Evet baba," dedi Dağhan onun sorusuna cevaben. "Bir hayal değildi. Daha önce de söyledim, bu bir hayal olsaydı o şekilde tepki vermezdi. Her ne gördüyse gerçekti."

Bir süre sessizlik oldu. O sessizliği bozmak isteyip istemediğime karar veremedim ama neyse ki Asaf Dede benden önce davrandı. Ses tonu düşünceliydi.

"Kurttan başka bir şey gördü mü?"

Kısa süreli sessizliğin ardından, "Yalnızca kurttan söz etti," dedi Dağhan. "Sonra onu eve getirdim."

Konu hakkında ne düşündüklerinden emin değildim. Belki de delirdiğimi ve hayaller gördüğümü düşünüyordı. Bir tek Dağhan gördüğümün gerçek olduğuna inanıyor bile olabilirdi ki bu aaıl şaşırtıcı olan şeydi.

Merdivenleri tamamen inip salona girdim. Ev ahalisi salonda oturmuş istişare ediyordu. Beni gördüklerinde sustular.

"Kendini nasıl hissediyorsun?" diye soran kişi Derya Teyze'ydi. Yerinden kalkıp birkaç adımda yanıma geldi ve gözleriyle genel bir kontrol yaptı.

"Daha iyiyim," diye cevapladım onu. Uykumu tam manasıyla almıştım ve muhtemelen gece hiç uyuyamayacaktım. "Siz ne konuşuyordunuz?" dedim duyduklarımı kendime saklayarak. Her şeyden haberim olduğunu bilsinler iatememiştim. Bazı zamanlar fazla ketum davranabiliyordum ve tam da şu an o zamanlardan birindeydik.

"Buraya gel Pera. Konu seni de ilgilendiriyor. Hatta en çok seninle ilgili." Aaaf Dede'nin eliyle karşısındaki koltuğu işaret etmesi üzerine boş olan tekli koltuğa oturdum. Bacaklarımımı kendime çekip bağdaş kurdum. Bunun uzun ve bilinmezliklerle dolu bir konuşma olduğunun farkında olduğumdan en rahat pozisyonda olmayı yeğliyordum.

"Bize tam olarak ne gördüğünü anlatır mısın Pera?" diyen Samet Dayı'yı başımla onaylayıp gördüklerimi, hatırladığım kadarıyla, anlattım.

"Havanın bir anda karardığını hatırlıyorum. Sonra yağmur yağdı sanırım, yerler ıslaktı. Ormandaydım ve yalnızdım. Dağhan ortadan kaybolmuştu ya da ben başka bir yere gitmiştim. Tam olarak nasıl anlatırım bunu bilmiyorum, etrafa fazla dikkat edemedim. Sonra bir kurdun koştuğunu gördüm. Kar gibi beyaz tüyleri vardı. Etrafa sıçrattığı çamurun yanağıma geldiğini hatırlıyorum. Sanki o anı yaşamış gibiydim ama yaşamadığımdan eminim."

DOLUNAY ||Tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin