Bölüm İthafı: Azizeubuk
Son savaş... Özgürlüğümüz için verdiğimiz son mücadeleydi bu. Karşımdaki adama bakarken düşünebildiğim tek şey buydu. Belki de her şey benim ellerimdeydi. Kim derdi ki bu mücadeleyi ben verecektim? Kim tahmin edebilirdi bir çocuğa umut bağlayacağını? Oysa şuan yaşanan şey için söylenebilecek tek söz yoktu. Her şey arap saçına dönmüştü.
Ona meydan okurken ne düşünmüştüm gerçekten bilmiyordum. Ben henüz eğitimini tamamlamamış, yarı kurt yarı cadı sayılabilecek birisiydim. Cadı yönümü bir kaç ay sonra kaybedecek olsamda şuan içimde büyülü bir kan akıyordu. Buna mı güvenmiştim acaba? Ya da bir anlık öfkeye mi kapılmıştım? Cevapları bilmesemde bundan geri dönüş olmadığının farkındaydım çünkü meydan okuyan kişi bendim. Karşımdaki adam ise bu meydan okumayı memnuniyetle kabul etmişti.
Kadir, kemikleri kırılırken acı çekiyormuş gibi görünmüyordu. Benim aksime bu duruma alıştığı belliydi. Bense dönüştüğüm ilk an da afallıyordum. Kendime gelmem saniyelerimi alsada o saniyeler pek çok şeyi değiştirebilecek öneme sahiptiler.
Kenardaki kurtlar daire şeklinde dizildi. Ben ve Kadir onların bıraktığı alanda karşı karşıya geldik. O dönüşmüştü ve beni bekliyordu. Daha fazla durmadım ve ben de dönüştüm. Kırılan kemiklerim, uzayan burnum ve derimin altından fırlayan kürkümle ufak bir inilti koyverdim. Acıya henüz tam manasıyla alışamamıştım. Nitekim o bir kaç saniyelik afallama da geldiği gibi geçti ve ben karşımdaki kurda baktım.
Cüsselerimiz hemen hemen aynıydı. Boyutsal olarak ona avantaj sağlayamayacağım açıktı. Ben duygularımı benliğimin derinlerine yollarken onun hırsla soluması duygusal olarak fazlasıyla zayıf olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Onu sakin olarak yenebilirdim belki. En önemli şeyse zekaydı. Neyseki normal bir kurttan veya insandan daha zekiydim. Kararımı da en çok etkileyen şey bu olmuştu. Akıllıca atacaktım adımlarımı. Bodoslama dalamazdım ona, kurnaz olmalıydım. Onu ancak bu şekilde alt edebilirdim. Belki de duygusal çöküşe geçmesini sağlardım. Henüz hangi yolu izlemem gerektiğini bilmiyordum, onun hareketlerine göre karar verecektim buna.
İlk hamleyi Kadir yaptı. Pençelerini bana savurdu. Çevik bir hareketker geriye sıçradım. O yere çakılırken kalabalıktan gelen küçük gülüşler duymuştum. Muhtemelen bizim taraftakilerdi gülenler. Onların gülmesi karşımdaki kurdu daha çok öfkelendirmişti. İşte şimdi bana zayıf yönünü tam olarak gösteriyordu. Öfke kontrol problemi vardı. Bu da benim işime geliyordu.
Önce sağa kaydım, kendimi ileri itip sola atladım ve ona doğru bu şekilde ilerledim. Nereden geleceğimden emin olamadığı için gözlerini benden ayırmıyordu. Önden hamle yapacağıma kendini inandırmış olsa gerek arkasındaki koca boşluğu unutmuştu. Çevik bir hareketler havaya sıçradım ve üzerinden atladım. Her hangi bir saldırıda bulunmamam onu şaşırtırken tam arkasında yere indim.
Öfkeyle burnundan soluyordu. Arkasını dönüp bana baktı. Saldırmamış olmama anlam veremediğinden emindim. Oysa daha iyi bir planım vardı.
Oyun mu oynuyorsun çocuk?
Öfkeyle sorduğu soru içten içe gülmeme sebep olmuştu. Ağzımı gerdim ve sivri dişlerimi gösterdim ona. O da aynı hareketi yaptı. Benim aksime o bunu hırıltıyla yapmıştı. Sanırım onunla direkt olarak çarpışacağıma kendini fazla inandırmıştı.
Oyun mu? Hayır, sadece seni deniyorum.
Söylediklerimle kafasının karıştığına emindim. Oysa sözlerim kelimesi kelimesine doğruydu. Onu deniyordum. Neler yapabileceğini, ne kadar hızlı hareket ettiğini test ediyordum. Sonuç ise memnun olmama yetmişti. Benim kadar hızlı değildi ve ben bunu kullanacaktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY ||Tamamlandı||
FantasyZengin, şımarık ve akıl almayacak derecede çılgın olan Pera verdiği büyük parti sonucu kendini dedesi ve babaannesinin yaşadığı köyde, çiftlik evinde bulur. Gündüzlerin rutininden öyle bıkıp usanmıştır ki geceleri dışarı çıkıp ormana gider ve macera...