19. BÖLÜM - İZMİR'E YOLCULUK

2.5K 196 8
                                    

Bölüm İthafı - _ruhumdengesizz_7

"Odanın düzenini bozmadım," dedi Berçin. Ellerime baktıkça daha fazla titriyordum ve bu yüzden o kalabalıkta kalamamıştım daha fazla. O da bana eşlik etmişti ve eve gelmiştim. Tüm düzenin değişmiş olduğu evde aynı kalan odam bir nebze olsun iyi hissettirmişti bana. Bunun için Berçin'e minnettardım. Öte yandan yüzüne bakamayacak kadar da utanıyordum. Annesini öldürmüştüm neticede.

"Özür dilerim," dedim. Her hangi bir faydası yoktu bu iki sözcüğün, hele ki böyle bir durumda ama elimden de başka bir şey gelmiyordu.

"Dileme," dedi Berçin. Beyaz renkli kapıya baktı. O da benim yüzüme bakmıyordu. Belki baksa bana saldırır, hesap sorardı. Hakkıydı da...

"Dilemeliyim. Anneni öldürdüm ben." Sözlerimin akabinde bakışlarım yeniden ellerime kaydı. Yıkadığım halde hayal meyal gözümün önüne geliyordu kan damlaları. Sesli söyleyince daha da kötü hissettiriyordu sözlerim. Birisini öldürmek hiç kolay değildi ama ben bunu yapmıştım. Öldürdüğüm kişinin dünyanın en kötü insanı olması benim bir katil olduğum gerçeğini değiştirmiyordu.

"Hayır Pera, kendini kötü hissetme. Eğer yapmasaydın annem hepimizi öldürecekti. Benden başlayacak ve..." dedi Berçin. Sözleri yarım kaldı. Gerçekten sesli söyleyince daha kötü hissettiriyordu. "Bak, ben anneme zarar veremezdim, kıvırcık saçlı kızsa bunun için yeterince güçlü değildi. Sıla ve annem hemen hemen aynı güçtelerdi ve kavga etmeleri sonucunda kimin galip kimin mağlup olacağı kesin değildi. Sense en beklenmediktin, gelecek olan darbeyi göremedi annem. Anlayacağın orada bunu yapabilecek olan tek kişiydin ve bunun için kendini suçlamamalısın. Sen beni, diğerlerini ve koca bir sürüyü bir katilin insafından kurtardın."

Berçin'in beni suçlamadığını bilmek güzeldi ama atladığı bir detay vardı. O detayıysa ben hatırlattım.

"Dünyadaki katil sayısı değişmedi ama."

Sözlerim üzerine ikimiz de tek kelime etmedik. Onun yerine ben odaya girdim ve Berçin gitti.

Odam gerçekten hiç değişmemişti. Hatta kenara konulmuş olan valizden dolayı emindim ki dolabın içindekilere bile dokunulmamıştı. Berçin gerçekten annesi gibi değildi. Yatağa ilerledim. Nevresimleri değiştirmek için fazla üşengeçtim. Elbette ki ruh halim de bir şey yapma isteğimi sömürüyordu. Kendimi yatağa bıraktım. Yorganın altına girmek için çaba göstermedim ve üzerine uzandım boylu boyunca. Soğuğa karşı hissiz oluşumuz belki de en iyi özelliğimizdi.

Saatler geçti. Güneş doğdu ve doğa gece yaşanan arbedenin bile bir sabahı olduğunu göstermek istercesine canlandı. Dışarıdaki sesler kesildi usulca. Herkes evlerine çekilmişti sonunda. Tüm yaralar iyileşecekti bir gün. Belki geride ufak izler kalacaktı ama geçecekti. Sadece şimdi dinlenmemiz gerekiyordu. Yeni güne, yeni bir hayata başlamamız için dinlenmeliydik.

"Pera, uyanık mısın?" diyerek içeri girdi Dağhan. Sessiz olmaya çalışması beni gülümsetti. Kırık gülüşümü zorlukla yerinde tuttum ve arkamı dönüp ona baktım.

"Uyuyamadım," dedim. Birkaç adımda yanıma ulaştı Dağhan. Sırt üstü döndüm ve o yatağın kenarına oturdu. Yatak hafiften sola çökmüştü. Kenara kaydım ve onun için yer açtım. Beklemedi, tek bir kelime bile söylemeden yanıma uzandı. Uzattığı koluna yatıp gövdesine sardım kolumu. Kokusunu çektim içime. Özlemiştim, bir haftadır uzak oluşumuz hem beni hem de onu yıpratmıştı.

"Pera?" dedi Dağhan. Uzun süren sessizliği bölmüştü. Hafifçe başımı kaldırıp baktım ona.

"Hı?"

DOLUNAY ||Tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin