Bölüm 1:
İlk Heyecan🌼
🎵 Yıldız Tilbe, Tuna Kıremitçi - Yine Sevebilirim
*
Mahalledeki parkın, karşısında bulunan apartmanın önüne geçtim. Kapısı iç kısımda olduğundan, boşluk kısmına saklanıp sigara içebiliyordum.
Asım gittiğinden beri bu merete tekrar sarmıştım.
Kimse bilmiyordu. En yakın arkadaşlarım bile.
Söyleme gereği duymuyordum. Çünkü bilseler bırakmam için beni zorlayacaklardı.
Nedendir bilmem; içimde gelip giden bir sıkıntı vardı. Ve ben, bu illeti dudaklarımda buluyordum.
Tam sigaramı dudaklarıma götürmüş çekerken, abimin arkadaşı, Armağan abinin önümden geçerken şaşkınlıkla bana baktığını gördüm.
"Zehre?"
Panikle sigarayı yere attım.
"Armağan abi?"
Armağan abi ayakkabısının önüne düşen izmarite baktı.
"Sen sigara mı içiyorsun?"
Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi kaçırdım. Sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim.
"Gördün artık. İçmiyorum desem inanacak mısın sanki?"
Gülüp gülmemek arasında giden dudaklarını ıslattı.
"Abin biliyor mu?"
"Tabii ki bilmiyor! Söylemezsen de bilmez." Çok haklıymış gibi bir de burnum havada konuşuyordum.
Bıkkın bir nefes verdi. "Neden içiyorsun be kardeşim?"
Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Ama siz içiyorsunuz. Hem sen ne yapıyorsun burada?"
"Çağlalara gidiyorum."
Şaşkınlıkla dudaklarımı ıslattım. "Çağla abla buralarda mı oturuyor?" Çağla abla Armağan abinin nişanlısıydı. Düğün hazırlıkları yapıyorlardı.
"Az yukarıda." Diyerek işaret parmağını kaldırdı. Armağan abi yaklaşıp elini omzuma koydu. "Sen iyi misin?"
Dudağımın iç kısmını ısırdım. Herkes biliyordu. Abimin Asım'ı sevmediğini, beni ondan uzak tutmaya çalıştığını ve Asım'ın bu şehri terk ederek beni de bıraktığını herkes biliyordu.
Ben dünya yansa umuru olmayan geniş insanlardandım.
Bu bazılarını rahatsız etse de elimden bir şey gelmiyordu. Bazen umurumdaymış gibi rol kesiyordum. Sınıftaki yakın arkadaşlarımla bu yüzden aram bile bozulmuştu.
Doğruyu söylemek gerekirse, mahalledeki yakın arkadaşlarım; Ekin, Meyra, Ezgi ve Duygu'dan başka kimseyle anlaşamıyordum. Gerisi de umurumda değildi açıkçası.
Ama Armağan abinin sorusuyla boğucu bir sıkıntı içimde peyda oldu.
Armağan abi sigara paketini çıkarıp bana uzattı. İkilemde kalmadım. Uzanıp bir tane aldım. Kendi de alıp paketi cebine koydu.
"Erman sana sigara verdiğimi duyarsa kemiklerimi kırar benim." Sigarasını ateşleyip, ateşi bana uzattı. Benimkini de yaktıktan sonra çakmağını cebine koydu.
"Sen benim içtiğimi söylemezsen, bende abime senin bana sigara ikram ettiğini söylemem."
Sigarasından duman çekerken kaşlarını hayretle kaldırdı.
"Tamam." Dumanını dışarı bıraktı. "Ama böyle köşelerde içersen yakalanırsın."
Sırtımı duvara yasladım. "Ne yapayım Armağan abi? Mahallede nereye baksam bir tanıdık. Maşallah abimin arkadaşı da çok. Evde de içemiyorum."
"Ne zamandır içiyorsun sen bunu? Bir ara Erman deliye dönmüştü kullandığını duyunca. Bıraktığını biliyor o da."
Şu mesele.
Cebimden sigara paketi düştüğünde, abimin öldürücü bakışlarını hala hatırlıyorum. Yakın arkadaşım Meyra gelip beni kurtarmasaydı, abim o sigaraları burnumdan beynime sokardı eminim.
"Bırakmıştım zaten." Bir duman daha çektim. "Asım gittikten sonra sinirlerim bozuldu biraz. Kendime mani olamadım."
İki ay olmuştu gideli.
Armağan abi içli bir nefes alıp verdi. "Sana hiç bir şey demeyeceğim Zehre. Çünkü ben senin yaşındayken, önüne geçilmez bir çocuktum. Kimseyi dinlemezdim. Sende beni dinlemeyeceksin biliyorum. Ama unutma; yeniden seveceksin."
"Herkes aynı şeyi söylüyor."
🌼
Günler geçti. Geçtikçe iyileştim. Gittikçe de daha iyi oldum.
Bazen gamsız biri miyim diye düşünmüyor değildim.
Asım gittiğinden beri, sadece öfkemi hissedebiliyordum.
Üzgün değildim. Bu, beni düşündürüyordu.
Ya hiç, ona aşık olmadıysam?
Sevgi ve aşk tamamen farklı mıydı?
Gözlerimi ovuşturup, balkondaki sandalyede bacaklarımı kendime çekerek oturdum. Kafayı yemiş gibi hissetmem normal değildi. Bir insan ne hissettiğini nasıl bilemezdi?
İçimde oluşan boşluk hala oradaydı. Sancısız ve acısızdı. Ama oradaydı.
Karanlık sokağı izledim. Sessizdi. Bunu seviyordum. Balkonda saatlerce hiç bir şey yapmadan oturabilirdim.
Abim beyaz fincanıyla balkona çıktığında içindeki çayın sıcak dumanı tütüyordu. Karşımdaki sandalyeye geçerken, çayını ortadaki ufak ahşap masaya bıraktı.
"Balkona kaçmış yine bizim cadı."
"Abi ya.." Diye sessizce mırıldandım.
"Şaka yapıyorum." Diye güldü. Kısa bir sessizlik oldu. Çayından yudum aldığında beni izlediğini biliyordum. "Her şey yolunda mı?"
"Evet." Diyerek çenemi dizlerime yasladım. "Merak etme. Senin için her şey yolunda mı?" Gülümsedim.
"Meyra'yı mı soruyorsun?" Dedi gözleri parlarken.
Meyra. Benim güzel kalpli arkadaşım. Gönlünü kaptıra kaptıra, benim abime kaptırmıştı. Neyse ki birlikteydiler ve mutlulardı.
"Tabi ki onu soruyorum." Dalga geçerek gözlerimi devirdim.
"Onu özlemek dışında her şey yolunda."
Kaşlarımı kaldırarak "Ah, evet!" dedim. Sıra dışı bir şey duymuş gibi gözlerimi açtım. "Aynı sokakta oturuyorsunuz ama böyle bir probleminiz var."
Uzanıp kafama vurdu. "Dalga geçme."
"İstediğin zaman onu görebiliyorsun. Hatta her gün! Arkadaşımızı bizden çaldın farkında mısın?"
Güldü ve çayını yudumladı.
"Ondan bahsederken gözlerinin içinin güldüğünü görebiliyorum abi." Hayran dolu bir tebessümle ona baktım.
"O, bu dünyada başıma gelen en güzel şey." Diyerek içini çekti.
"Umarım yakında bende böyle hissedebilirim.."
"Aklından bile geçirme." Diyerek beni susturdu.
"Ne? Benimde sevilmeye hakkım var." Yalandan kaşlarımı çattım.
"Hiç o konuya girme Zehre. Daha küçüksün."
"Tamam. O zaman seneye birini bulsam bir şey demezsin herhalde?"
"Sen bu akşam kaşınıyorsun." Kaşlarını çattı. Sinirlenmeye başlamıştı.
"Meyra benden bir yaş büyük abi. Ama geçen gün bana; onunla evlenmek istediğini söyledin! Daha on yedi yaşında!"
Ofladı. "Senin bu akşam çenen açıldı."
"Her zamanki halim." Diyetle omuz silktim.
Ardından yukarıdaki balkondan biri öksürdü. "Siz abi kardeş neden anlaşamıyorsunuz?"
Bu Kadir abiydi.
Abimin arkadaşlarından biri. Abimden daha iyi biri.
Kadir abi bana güzel tatlılar yapardı. Kadın ruhundan anlayan ince yürekli biriydi. Ona karşı ayrı bir sempatim vardı.
Ayağımı yere koyup başımı hafifçe dışarı doğru uzattım. Kadir abi balkondan bize bakıyordu. Abimde benim gibi yukarı baktı.
"Kardeşin olmadığı için şanslısın Kadir. Başının etini yiyen biri yok."
"Ha-ha!" Kızgın bakışlarımı abime çevirdim. "Kötü şakalarını kendine sakla."
Kadir abi hafifçe güldü. "Biraz sessiz tartışın. Yoksa Erman'ın Meyra'yı nasıl sevdiğini tüm mahalle öğrenecek."
"Günün birinde o da olacak inşallah." Diyen abime karşı Kadir abiyle kıkırdadık. "Gelsene oğlum aşağı."
"Yok kardeşim bu saatte rahatsız etmeyeyim sizi."
"Gel gel. Çay var, çay içeriz."
Birkaç dakika sonra Kadir abi bizim balkondaydı. Hepimize çay döktükten sonra tekrar aynı yerimi almıştım.
Dakikalarca sohbet ettik. Ben çayları tazeledim.
Kadir abi sigara paketini çıkardı. Ateşlediği sigarasını içine çekti. Sigara kullanmasına rağmen bembeyaz dişleri vardı. Arkadaşları arasında bir tek abim sigara kullanmıyordu.
Abim dahil olmak üzere tüm arkadaşlarına hayrandım. Sadece bir abim yoktu. Hepsi bana prenses gibi hissettiriyordu. Yardıma ihtiyacım olduğunda, çekinmeden arkadaşlarını arıyordum. Ve hiç biri beni kırmıyordu.
Abim bir şey söylediğinde Kadir abi kahkaha atarak güldü. Mükemmel bir gülüşü vardı. İnsan izlemeye doyamıyordu. Hayranlıkla onu izledim.
Abimin telefonu çaldı. "Meyra arıyor. Ben iki dakika konuşup geliyorum."
Abim mutfağa geçerken, Kadir abiyle arkasından gülümsedik.
"Fark ettirmemeye çalışıyor ama, Meyra gidecek diye çok gergin." Kadir abi sigarasını söndürürken bana baktı.
Üniversiteye gidecekti ve arkadaşım ile uzak kalacağım diye ben de üzülüyordum.
"Evet." Dedim. "Umarım yürütebilirler. Abim her hafta sonu yanına gideceğini söylüyor."
"Başlarda zorlanırlar ama sonra alışırlar."
"Her gün birlikteler Kadir abi. Ben alışacaklarını sanmıyorum." Dudaklarımı birbirine bastırdım.
Kadir abi buruk bir tebessüm etti. "İnsan her şeye alışıyor Zehre."
Bakışlarımı düşürdüm. Kadir abinin, kendimi bildim bileli kız arkadaşı yoktu. Acaba birini mi seviyordu? Kız arkadaşları vardı. Sosyal medya sağ olsun görüyordum. Ama kimseyi özel olarak paylaşmamıştı.
"Bu sözlerin altında yatan bir sebep aramalı mıyım?" Gözlerimi kısarak ona baktım.
İçten bir gülümseme gösterdi. "Hayır hayır. Benimki çok eski bir şey."
"Vay!" Diyerek kaşlarımı kaldırdım bu kez. "Ama merak ettim şimdi."
Başını kaldırarak "Olmaz," dedi. "Anılacak biri değil."
Kalkmaya çalıştığında dizinin üzerinde duran elini tuttum.
"Tamam anlatma. Sadece mahalleden biri falan mı onu söyle."
"Dilimi eşek arası soksun Zehre. Senin ne kadar meraklı olduğunu unutmuşum."
Balkon kapısı açıldı ve abim geldi. Hâlâ onun elini tutarken diğer elimle abimi işaret ettim.
"Bak abime sorarım!"
"Söyleyeceğini sanmıyorum." Diye güldü.
Sıcak avucuna kayan parmaklarımı, hafifçe sıkarak avucuna hapsetti.
O an; tüm damarlarımda hissettiğim garip bir heyecan akıntısı oldu.
Kalbim sıkışacak gibi oldu. Bir çarpıntı gibiydi. Midemi ağrıtmıştı.
Elimi, elinden çekerek alıngan bir tavırla çenemi havaya diktim.
"Öyle olsun. Ama ben öğrenirim."
"Tamam sen başkasından öğren. Bana eskileri anlattırma."
Abim "Hangi eskilerden bahsediyoruz?" Diye sordu. "Zehre'nin suçlarını mı?"
Kadir abi güldü. Ona burun kıvırdım. Tamam çok uslu bir çocuk değildim. Ama çocuktum. Şimdi konumuzla ilgisi yoktu sonuçta!
"Hayır abi. Kadir abinin eski aşkından bahsediyorduk."
"Kim olduğunu merak ediyor." Dedi Kadir abi.
Abim hafifçe gülümsedi. "Tanımazsın Zehre. Kadir'in lise zamanındaydı."
🌼
Yatağımda uzanmış dönüp dururken, bir türlü uyku tutmuyordu.
Günlerce sıkıntıdan uykuya dalamayan ben, şimdi içimde garip bir heyecanla uyuyamıyordum.
Oflayarak yatakta doğrulup oturdum.
Ne oluyordu bana?
Yanımdaki komodin üzerinden telefonumu aldım. Aklımı dağıtmak için sosyal medyaya girdim.
Kadir abinin attığı hikayeye denk geldim. Kendi balkonunda çektiği neskafe ve yanan sigaranın bir fotoğrafıydı.
Profiline tıkladım. Sayılı fotoğrafı vardı. Ama çok hikaye atardı. Attığı son fotoğrafa tıkladım.
Takım elbiseleriyle tek başına çekilmiş bir fotoğraftı. Üzerine o kadar güzel oturmuştu ki, hayran olunasıydı.
Fotoğrafı kaydırdım. Toplu bir fotoğraftı. Doğan abi, Armağan abi, Olcay abi, Kadir abi, Sarp abi, Barbaros abi ve abim vardı. Armağan abinin nişanında çekilmiş bir fotoğraftı. Üzerinden kaç ay geçmişti. Hala yeni bir fotoğraf koymamıştı.
Fotoğrafa yakınlaştım. Ardından, birden kendime gelmiş gibi telefonu yatağa fırlattım.
Ne yapıyordum ben?
Yüzümü sertçe ovaladım.
Abimin arkadaşıydı, Kadir abi. Üst kat komşumuzdu! Kadir abimdi o!
Kendi kendime kızarken sıkıntıyla içimi çektim. Bir anlık bir şeydi bu. Başka bir şey aramama gerek yoktu.
Telefonumu komodin üzerine bırakıp, başımı yastığa koydum. Ve uyumak için gözlerimi sıkı sıkıya kapadım.🌼🌼🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ansızın Aşk
Teen FictionBaşına buyruk, ayran gönüllü, korkusuzca her şeyi dile getiren kızımız Zehre; hiç aklına gelmeyecek birine gönlünü kaptırır. Üst kat komşusu, abisinin yakın arkadaşı Kadir.. Zehre, dünya yansa umuru olmayan, her şeyden çabuk vazgeçen, hatalarının üz...