Bölüm 4: Baş Belası

736 28 3
                                    

Bölüm 4:
Baş Belası

🌼

🎵 Dedublüman - Sakladığım Bir Şeyler Var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎵 Dedublüman - Sakladığım Bir Şeyler Var

*

İnsan neden birine aşık olduğunda, bunu söyleyemez?

Reddedilmekten mi korkar?

Ya da küçük düşeceğinden mi korkar?

Aslında bu başlı başına bir korkudur.

Ama ben, Kadir'in gözlerinin içine bakarak, korkmadan ona aşık olduğunu söylemiştim.

Şaşırdı. Kısa bir an tepki bile veremedi. Ciddi miyim, değil miyim diye yüzümü inceledi.

Sonra sesli bir kahkaha attı.

Dünyadaki en güzel gülümseme ona aitti.

"Çok komiksin Zehre. Ama bu kötü bir şakaydı."

"Şaka yapmıyorum."

Dudakları gülüp gülmemek arasında gidip geldi.

"Zehre saçmalama." Kollarını çözdü. Derin bir nefes alıp bıraktı. "Sen benim kardeşim gibisin. En yakın arkadaşımın kardeşisin."

"Ne olmuş?" Diye sordum rahatça. "Abim de Meyra'yı kardeşi gibi seviyordu güya. Ama şimdi ona deliler gibi aşık." Sağ omzumu kaldırıp indirdim.

"Ben seni biliyorum Zehre." Dedi. "Sen hayatına heyecan katacak bir şey arıyorsun. Ama beni buna dahil etme."

Bana hala inanmıyordu.

Hızlıca ona yaklaştım ve dudaklarımı onun dudaklarına bastırdım. Kadir omuzlarımdan tutup beni aniden geri çekti.

Onu öpmem iki saniye sürmüştü. Sadece iki saniye. Hayatımın en güzel zaman dilimiydi sanki.

"Şimdi şaka yapmadığıma emin oldun mu?" Hâlâ omuzlarımı tutuyor, şaşkınca suratıma bakıyordu. Biraz kızmış gibiydi de..

"Zehre sen ne yaptığını sanıyorsun?"

"Seni sevdiğimi söylüyorum."

"Ya sen nasıl cesaret edersin böyle bir şeye?!" Öfkeyle sıktığı çenesi seğiriyordu. "Aklını mı kaçırdın sen?"

"Belki.." Heyecandan titreyen dudaklarımı ıslattım. "Aklımın her köşesinde sen olduğun için, sağlıklı düşünemediğim bir gerçek."

Kadir bir adım geri çekildi. Sinirle yüzünü sıvazlayıp gözkapaklarını sıkıp açtı.

"Zehre, ne sen böyle bir şey söyledin, ne de ben duydum.. Böyle bir şey hiç yaşanmamış gibi davranacağım."

"Ben öyle davranmayacağım." Diye kaşlarımı çattım.

"Zehre bir daha söylemeyeceğim." Dedi sert bir ses tonuyla. "Beni saçma oyununa dahil etme."

"Niye oyun oynadığımı düşünüyorsun, anlamadım?"

"Zehre sen birkaç ay önce Asım için ağlıyordun. Farkında mısın? Bu kadar kısa sürede onu unutup başka birini sevemezsin." Dişlerini sıktı.

"Biliyorum. Ben böyleyim." Diyerek omuzlarımı kaldırdım. "Çabuk alışıp çabuk vazgeçiyorum." Sert bakışları yüzümde dolandı. "Senden başka hiç bir şey düşünemiyorum ben."

"Sus.." Sıkıntıyla içini çekti. "Eve git Zehre. Ben, buraya hiç gelmemişsin gibi bileceğim."

Bir şey söyleyemeden mutfak kapısından içeri girdi.

🌼

Ertesi gün kahvaltıda abimle ikimiz kalmıştık.

O, yarım kalmış ve artık soğuk olan çay bardağına bakıyordu.

Bense zeytin çekirdeklerini sayıyordum. Yedi tane yemiştim.

Dün akşam Kadir'e onu sevdiğimi söylediğimden beri kendimi hafiflemiş hissediyordum.

Telefonumu çıkarıp ona mesaj attım.

"Günaydın yeşil gözlüm."

Sırıtıp bir mesaj daha attım.

"İstediğin kadar beni görmezden gelebilirsin. Ben hep gözümün önünde olacağım." Sonuna gülücük koyup gönderdim.

Onu asla rahat bırakmayacaktım. Bazen nefes bile aldırmayacaktım.

Telefonumu masanın köşesine koyarken abime baktım. Günlerdir sağlıklı bir şekilde konuşma yapmamıştık. Aynı ev içindeydik ama onu özlüyordum.

"Abi? Bugün ne yapacaksın?"

İçini çekerek sandalyede doğruldu. "Spora gideceğim."

Abimin, kendini tek iyi hissettiği yer orasıydı. Bazen sabahtan akşama kadar oradan çıkmıyordu.

Telefonum çalmaya başladığında büyük sessizliğimizi gürültülü bir şekilde bozmuştu. Meyra arıyordu. Abimin gözleri çay bardağından telefonuma kaydı.

Beklemeden açıp hoparlöre verdim. Abimin şaşkınlık barındıran öfkeli gözleriyle bana baktı.

"Beni rüyanda mı gördün aşkım?" Diye şakıdım.

"Evet." Diye güldü. "Bu arada cidden gördüm. Başına bazı çoraplar örüyordun ve ben gelip yine senin götünü kurtarıyordum."

Güldüm. Yan gözle abime baktığımda buruk gülümsemesi dudaklarındaydı.

"Eğer geleceksen, hemen başıma bela açabilirim."

"Sakın Zehre. Sen yeter ki uslu dur." Kıkırdadı.

Abim daha fazla dayanamayıp masadan kalktı. Mutfak kapısından çıkacakken "Yakışıklı çocuklar var mı?" diye sordum.

Abim kısa bir duraksadı.

"Aklın fikrin orada dimi?" Dedi Meyra. "Benim için yok."

Gözlerim abimin üzerindeydi. Gözlerinin altını silerken derin bir iç çekti. Mutfak kapısından çıkıp kenara saklandı. Görmediğimi sanıyordu ama görüyordum. Gölgesi hole vuruyordu.

Onu özlediğini biliyordum. Sesini biraz daha duyması için Meyra ile konuşmaya devam ettim. Gülümsemesini duyması için onu güldürdüm.

Masayı topladım. O sırada abim hazırlanmış çantasını omzuna almıştı. Mutfak kapısında durup bana baktı.

"Bir daha onun telefonunu yanımda açma Zehre." Sesi sert ve kararlıydı.

"Sadece sesini duymanı istedim. Onu özlediğini biliyorum."

"Bir daha yapma!"

"Kötü bir amacım yoktu."

Abim sert bakışlarını çattı ve yumuşattı. "Biliyorum." Dudaklarını aceleyle ıslattı. "Artık onu hatırlamak istemiyorum."

Kapıya yöneldi. Arkasından seslenmek için gittim. Ama abim kapıyı açmasıyla Kadir'in bizim kapıda dikildiğini gördüm. Gözlerimiz kesiştiğinde heyecanla gülümsedim.

"Günaydın Kadir.. Abi!" Dediğimde ayakkabılarını giyen abime baktım.

Kadir kısa bir an yüzüme baktı. "Günaydın." Dedi rahatsız bir tonda. "Ben aşağıdayım Yaman." Diyerek merdivenlere ilerledi. Arkadaşları abime ismiyle değil soyadımızla hitap ederlerdi.

"Görüşürüz!" Diye el salladım.

🌼

Birkaç gün sonra Kadir'le karşılaşabilmek için an kolladığım apartmandaydım. Ona mesaj atmaya devam ediyor, kapıya çıkıp laf atıyordum.

Asansöre bastığında sessizce kapıdan çıkıp asansörü bekledim. Bindiğinden emin olduğumda düğmeye bastım.

Kapı açıldığında onu asansörün köşesinde telefonuna bakarken gördüm. Ben içeri girdiğimde o çıkmak için hareket etti. Önüne geçerek ona engel oldum.

"Benden kaçamazsın."

"Zehre beni taciz etmekten vazgeç artık." Dediğinde asansörü durdurdum.

"Vazgeçmeyeceğim." Dedim sakinlikle. Hırsla soluk alıp verdi.

"Çalıştır şu asansörü." Tuşa basmak için uzandığında hızla düğmelerin önüne geçtim. Basmak için bana dokunması gerekiyordu ve bunu yapmayacağına emindim.

"Hayır."

"Erman duyarsa ne olur biliyor musun?" Beni tehdit mi etmişti bilmiyorum.

"Biliyorum." Omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Abime mi söylersin yoksa? İstersen söyle."

"Zehre sen daha çocuksun."

"Bu yaz on sekiz yaşıma gireceğim." O ne kadar ciddi konuşuyorsa ben o kadar rahat ve umursamaz konuşuyordum. Bu benim umurumda bile değildi. "Çokta küçük sayılmam."

"Bak ben olgun kadınlardan hoşlanırım, anladın mı? Hem bedenen hem de mantık olarak." Moralim bozulmuştu. "Yani boşuna kendini yorma. Beni zaten tanıdıysan, ciddi bir ilişki taraftarı da olmadığımı bilirsin. Bunu sana daha önce söylemiştim."

Dudaklarımın iç kısmını ısırdım. Ben onun istediği kadından tamamen farklıydım. Küçük bir popom, yaşıma göre ideal göğüslerim vardı. İnce belli olmam bile kurtarmazdı beni. Huyum, suyum ise hiç bir şeyi ciddiye almayan çocuk gibiydim.

Yine de pes etmeyecektim. Vaz geçersem de bunu ben kendim istediğim için yapacaktım. Kazanana kadar pes etmeyecektim.

Kadir, nasıl ansızın düştüyse yüreğime, bende onun aklında ansızın belirecektim. Ben nasıl onu düşünmeye engel olamıyorsam, o da beni sevmeye engel olamayacaktı.

"Anladım." Diyerek arkamdaki düğmeye bastım ve asansörü çalıştırdım. "Ama bu bana engel değil." Asansörden inmeden önce ona bakıp gülümsedim. "Senin deyiminle; seni taciz etmeye devam edeceğim."

Ardından arkama bakmadan asansörden çıkmış, kendimi sokağa atmıştım. Moralim kısa bir an bozulsa da hiç biri umurumda değildi. Abime söyleyip benden kurtulmak isteyebilirdi. Ama abim bile, bana engel olamazdı. Ben, Kadir'i istiyordum!

Ekin'lerin kapısına tıkladığım an açıldı. Selin aceleyle ince ceketini düzeltip kapıdan çıktı. Selin; Ekin'in kardeşiydi. Aralarında sadece bir yaş vardı. Ama ikiz kadar benziyorlardı.

"Hoş geldin Zehre!" Dedi neşeli bir sesle. "Ayrıca güle güle!" Ayakkabılarını aceleyle ayağına geçirdi.

"Ne bu acele?"

"Sınıf arkadaşım başka bir şehre taşınmıştı. Bugün hafta sonu diye bizi dolaşmaya geliyor. Gelmek üzereymiş, otobüsten onu karşılayacağız." Aceleyle merdivenleri inmeye başladı. "Öptüm!"

"Deli kız ya! Aynı ben."

İçeri gireceğim an ise Ekin kapıda belirdi.

"Gerçekten aynı sen! İkinizi ben çok benzetiyorum." Dedi memnun olmayan bir ses edasıyla.

İçeri geçerken, ona karşı yüzümü ekşittim.

Ezgi ve Duygu'yu ayrı koltuklarda oturmuş, cips ve meyve yerken buldum.

Ezgi'nin yanına geçerken ortadaki kaseden bir cips alıp ağzıma attım. "Ne izliyoruz?"

Duygu "Sen gelene kadar biz seçtik filmi," dedi.

"Kesin Duygu seçti filmi." Diye söylendim. "Yine beyin yakan bir film izleyeceğiz dimi?"

Ekin kıkırdayarak Duygu'nun yanına geçti. "Evet."

Duygu hepimize ters ters baktı. "Böyle diyorsunuz ama sonra günlerce filmin tartışmasını yapıyorsunuz."

Ezgi ağzına cipsi atmadan önce Duygu'ya öpücük attı. "Takılıyorlar sana aşkım."

Kıkırdadık. Birlikte film izleme fikri Ekin'den çıkmıştı. Uzun zamandır birlikte film izlememiştik. En son Meyra buradayken izlemiştik. O da kaç ay önceydi, kim bilir..

Filmi büyük bir dikkatle bitirdik.

Ezgi heyecanla ellerini dizlerine vurdu. "Ama ben ne dedim! O kız da var bir şeyler dedim!"

Ekin geçen jenerik müziğinin sesini kısarken Ezgi'ye döndü. "Bir kere de film izlerken konuşma be kardeşim."

Aralarında filmin yorumlamasını yapıyorlardı. Ağzımdaki elma yudumunu kabaca çiğneyip yuttum.

"Ben Kadir abiye aşık oldum." Dediğimde etraf ölüm sessizliğine büründü. Sadece jenerik müziğinin kısılmış sesi duyuluyordu.

Duygu katıla katıla gülmeye başladı. "Şaka mı?"

"Çok ciddiyim." Diye kaşlarımı kaldırdım.

Ezgi "Sen gerçekten ciddisin," dedi hayretler içerisinde.

"Evet.." Diye sessizce mırıldanıp, elimdeki elmayı ağırca dudaklarıma götürdüm. Etraf o kadar sessizleşmişti ki, elmadan aldığım küçücük ısırık büyük bir gurultu yaratmıştı sanki.

"Ben şoklar içindeyim." Diyen Ekin idi.

Duygu hafifçe öne doğru eğildi. "Kızım iyi misin sen? Kadir abi?" Hâlâ inanamayarak kaşlarını kaldırdı. "Erman abinin arkadaşı.."

"Koskoca şehirde aşık olacak adam bulamamışsın." Diye mırıldandı Ezgi.

"Bende nasıl oldu bilmiyorum." Diye iç çektim. "Kadir abi.. yani Kadir; Asım gittikten sonra bana karşı o kadar ilgiliydi ki, bir şekilde ona tutuldum." Omuzlarımı kaldırdım çaresizce. "İşler hiç bir zaman benim için yolunda gitmiyor."

"Sen emin misin?" Diye sordu Ekin.

Ağırca başını sallayarak onayladım. "Sürekli aklımın bir köşesinde bana kaşlarını çatısını, gülümseyişini görüyorum. Sanki gözümün önündeymiş gibi." Derin bir nefes alıp bıraktım. "Anlatamıyorum. İnsan bu kadar güzel bir şeyi nasıl anlatamaz?"

Ekin bana hayranla bakıp alt dudağını ısırdı. "Yüreğin, göğüs kafesine sığmayacak gibi olur. Sanki bir anda göğsünden patlayarak çıkacak gibi."

"Heyecandan aklım duruyor onu görünce."

Duygu "Tamam anladık," dedi. "Sen bayağı aşık olmuşsun Kadir abiye."

Dudaklarımın iç kısmını ısırdım. "Bir de.. Kadir'e gittim ve ona aşık olduğumu söyledim."

Hepsi bir ağızdan "Ne?" diye bağırdı.

Duygu "Aklını mı kaçırdın sen?" dedi.

"O da bana aynısını dedi biliyor musun?" Yaramaz çocuklar gibi tebessüm ettim. "Hemen öptükten sonra!"

Yine aynı şaşkınlıkla bağırdılar. "Ne?!"

Ezgi uzanıp kolumu çimdikledi. "Düzgün anlat şunu."

Olanı biteni anlattım ve şaşkınlıklarını uzun bir süre atamadılar. Ekin ise beni cesaretimden dolayı tebrik etmişti.

Ben, ne zaman birini beğensem, gider onunla konuşurdum. Kaybedecek bir şeyim olmazdı çünkü. Asım'a kadar kimseye takılı da kalmamıştım. Duygu bu yüzden bana 'ayran gönüllü' derdi.

Hatta Kadir'i anlattıktan sonra, bana "İki güne unutursun merak etme," dedi. Huyumu biliyorlardı.

🌼

Aradan bir hafta geçti.

Sabah kalktığım gibi ilk işim Kadir'e mesaj atmak oluyordu. Gün içinde onu rahatsız ettiğimde oluyordu. Ama hiç birine cevap vermiyordu. Gerçi, bir cevap beklemiyordum..

Aynanın karşısında saçımı düzeltip hole çıktım. "Abi ben hazırım!"

Abim odasından çıkıp bana baktı. "Nereye?"

"Abi İngilizce kursuna yazıldım ya. Hani bırakacaktın beni?!" Unutmuştu. Heyecanla yükselen sesime karşı kısa bir an yüzünü buruşturdu. "Daha akşam söyledim."

Saatine baktı. "Otobüsle falan gidemez misin?"

"Geç kalırım!"

"Bağırma cadı." Odasından telefonunu alıp çıktı. "Gel hadi."

Ayakkabılarımı giyerken yukarıdaki kapı açıldı. Anında kulaklarımı dikmiştim. Kadir olabilirdi!

Abim de aceleyle arkamdan çıkıp ayakkabılarını giydi. "Hadi Zehre hadi."

O anda merdivenlerde Kadir'i gördüm. Siyah kot pantolonu, beyaz tişörtü ve üzerinde önü açık kahverengi kadife gömleği vardı. Onu her zaman yakışıklı buluyordum. Ama farklı gözle baktığımdan beri, sanki ondan başka bir güzel yoktu bu dünyada.

"Abi ben hazırım zaten. Seni bekliyorum."

Abim kapıyı çekip doğruldu. "Kadir?"

Abime hafifçe gülümsedi. "Yaman."

"Nereye gidiyorsun?" Diye sordu abim.

"Restorana gidiyorum." Kadir ağırca merdivenleri inmeye başladı.

"Vaktin varsa Zehre'yi de kursa bıraksana." Abim tekrar saate baktı. "Fuar mı ne olacakmış, benim ona katılmam lazım."

Kadir kısa bir an duraksadı. "Aslında pek vaktim yok. Hatta geç kaldım."

Gözlerimi ona diktim. "Yolunun üstü Kadir abi.." Diye baskılı bir tonda konuştum.

Dudaklarını kısa bir an aralayıp ıslattı. "Peki.." Dedi sessizce. "Ben bırakırım."

Anında sırıttım.

Abim "Sağ ol Kadir," dedi.

"Lafı bile olmaz. Zehre benim de kardeşim." Derken manalı bir gülümseme belirdi yüzünde. Ona ters bir bakış attım.

Hepimiz aşağı indik.

Abim arabasına binerken, ben Kadir'in arabasına yöneldim. Ön kapıyı açıp koltuğa oturdum. Kadir direksiyon başına geçerken anında yüzü düşmüştü. Gülümsemesi silinmişti.

Onun parfümü ve benim parfümüm birbirine karışmıştı.

Arabayı çalıştırdı ve abime korna yaparak selam verdikten sonra yollarımız ayrıldı.

Ona doğru baktığımda yüzüme istemeden bir tebessüm oturuyor, içim sıcacık oluyordu.

Gergin yüzünü inceledim. Sarıya dönük, hafif kirli sakalı vardı. Saçları özenli ve düzenliydi.

"Şimdi de beni gözlerinle mi taciz etmeye başladın?" Yan gözle bana baktı.

"Bunu en başından beri yapıyorum. Yeni mi fark ettin?" O ne kadar ciddiyse, ben tam tersi keyifli keyifli gülümsüyordum.

"Ciddiyim Zehre. Bana mesaj atmayı bırak."

"Hayır."

Sıkıntıyla içini çekti. "Ne kadar küçük düştüğünün farkında mısın?"

"Umurumda değil." Başımı salladım.

Sinirle gülümserken alt dudağını ısırdı. "Utanmasan yarabbi şükür diyeceksin."

"Yarabbi şükür."

"Yemin ediyorum sabrımı zorluyorsun." Direksiyonu sıkarak güldü. "Çocuk gibisin."

"Senin için değişmeyeceğim."

"Bunu zaten istemiyorum!" Kızmıştı.

"Beni böyle seveceksin."

Bu kez sinirle kahkaha atarak çenesini sıvazladı. "Böyle bir şey olmayacak." İki eliyle direksiyonu sıktı. "Rüyanda bile bunu göremezsin."

"Büyük lokma ye, büyük konuşma." İşaret parmağımı hafifçe kaldırdım.

"Özgüvenine hayran kaldım." Sinirle başını sallayıp dudaklarını birbirine bastırdı.

"Daha hayran olacağın çok şey olacak."

Sabır dileyerek derin bir nefes alıp bıraktı.

"Başımın belası.." sessizce mırıldandı. Ama onu duydum.

"Tatlı belası!"

Bana baktığında gülümseyerek başımı omzuma yatırdım. Aynı sabrı bir kez daha dileyerek başını sağa sola salladı. Ardından önüne döndü.

Birkaç dakika sessiz geçmişti. Bu yüzden müzik açmak için müzik çalara dokundum.

Arabada ufaktan bir müzik çalıyordu ki Kadir uzanıp şarkıyı kapadı. Ben, tekrar açtım. Ama o tekrar kapadı. Tekrar uzanacağım sırada sertçe bileğimi kavradı. Ardından arabayı seri bir şekilde kenara çekip anı fren yaptı.

"Ne yapmaya çalışıyorsun sen Zehre?!"

Gözlerini öfkeyle yüzüme diktiğinde içimde bir burukluk peyda oldu.

"Sadece sessizliği bozmak için şarkı açmak istedim!" Hırsla döktüğüm cümleyle, bileğimi daha fazla sıkıp sertçe bıraktı.

"Neyden bahsettiğimi gayet iyi biliyorsun!" Kısa bir an dişlerini sıktı. "Sakin olmaya çalışıyorum ama yapamıyorum! Gelmiş bir de bir şey olmamış gibi müzik açıyorsun!"

"Kadir.."

"Abi diyeceksin!" Direksiyona vurduğunda kaşlarım çatıldı. "Ben senin abin yaşındayım! Erman ile aramı bozacaksın Zehre. Uzak dur benden!"

"İstediğin kadar bağır! Senden uzak durmayacağım Kadir!" Adını baskılayarak sesimi yükselttim. "Ancak ben vazgeçersem senden uzak dururum! Ben, vazgeçersem!" Tane tane kararlılıkla döktüm kelimelerimi.

"İn arabadan." Sesi bu kez sakin ama kızgın olduğunu belli eden bir tondaydı. "İn arabadan!"

Sinirle dudaklarımı birbirine bastırdım. Ağzını açamamak için kendimi zor tutuyordum. Onunla deli gibi kavga etmek istiyordum. Ama aramızdaki büyüyü bozmak istemiyordum.

Arabanın kapısını hırsla araladım ve aşağı indim. Ardından kıracakmış gibi sertçe kapattım. Arabanın içinden kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Öyle öfkeyle nefes alıp veriyordu ki, omuzları havalanıp iniyordu.

Benimde ondan kalır yerim yoktu. Sinirimi atamamıştım. Hırsla soluyup orta parmağımı ona gösterdim. Bu yaptığım en aptalca şeydi belki de.

Daha fazla saçma sapan bir hareket yapmamak için tam arkamı dönmüştüm ki; Kadir, arkamdan uzunca kornaya bastı.

Kaldırımda yürürken içimden sinirle mırıldandım.

"Seni delirteceğim Kadir."


🌼

Ansızın AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin