WooyoungBedenimdeki yoğun ağrı ile gözlerimi açmaya başladığım zaman yavaş yavaş yerine gelen bilincim ile uyuşmuş kollarımı hareket ettirmeye çalışmış ama oynatamamıştım. El ve ayak bileklerimde hissettiğim soğuk demir ile korkmaya başlamıştım. Bir de üzerine son hatırladıklarım korkumu daha çok katlamıştı.
San evden çıktığı zaman kendimi koltuğa atarak uzunca bir süre tembellik yapmıştım. Kapı çaldığı zaman ise gelenin San olduğunu düşünerek kapıyı açmıştım ama gelen o değildi. Şehirden uzak olan evimize ondan başka kimsenin gelmeyeceğini düşünmüş ama yanılmıştım.
Gelen adamların bir anda eve dalarak beni kaçacağım sırada yakaladıklarını hatırlıyordum. Onlardan kaçmak için eşyaları fırlattığımı ve iki kişinin en sonunda beni yakaladığını da.
Sonrası yoktu çünkü ağzımı kapattıkları bez ile beni bayıltmışlardı. Şu an ise sert zeminde ağrıyan bedenim ve kenetlenmiş bileklerimle ne yapacağımı bilemiyordum.
Kulağıma gelen sesler ile bakıştığım tavandan gözlerimi çekerek sağ tarafıma dönmüştüm. Bir masaya oturarak sigara içerken ellerindeki kartlarla oynayan gruba baktım. Daha sonra o grubun ilerisinde geniş koltukta yayılarak oturup telefonu ile oynayan adama.
Soğuk zeminde kalkmak için hareket etmeye çalıştığımda omzuma giren ağrı ile inlemiştim. Bu sayede olduğumuz yerdeki herkesin dikkatini çekmeyi başarmıştım
"Günaydınlar. Sonunda kendinize gelebildiniz."
Alayla konuşarak yanıma gelen adama ağrıyla ekşittiğim suratım ile yerden baktım. Eğilerek gömleğimden tutarak çekmiş ve beni oturur pozisyona getirmişti.
Olduğumuz yer eski bir fabrika gibiydi. Paslanmış büyük makineler, tavandan geçen büyük borular ve her yerde olan zincirler.
Etrafı süzmeyi bırakarak karşımda bana bakan adama döndüm. Dikkatli bir şekilde yüzüme bakıyordu. Ben ise sadece acı ile yüzümü ekşitiyordum.
"Wonbin git ve patrona haber ver. Çocuk uyandı."
Olduğum durumdan dolayı ağzımı açıp çocuk olmadığımı bile söyleyemiyordum. Korkuyordum.
Masada oturan dörtlüden biri elindeki kartları bırakarak kalkmış ve başka bir yöne doğru ilerlemişti. Bende hâlâ karşımdaki adama dik bir şekilde bakmış ve korkmadığımın görüntüsünü çizmeye çalışmıştım.
"Benden ne istiyorsunuz?"
Karşımdaki adam sessiz bir şekilde beni izlemeye devam ederken sorumu tekrarladım.
"Benden ne istiyorsunuz dedim!"
Soruma karşımdaki adam yerine yanımıza doğru az önce giden adamla birlikte gelen eli cebinde takım elbiseli başka bir adam yanıtlamıştı.
"Senden bir şey istemiyoruz."
Karşımdaki adam kalkarak benden uzaklaşırken bu defa yanıma takım elbiseli adam gelmişti. Yüzünün sağ tarafında dudağından kulağına kadar büyük bir yara izi vardı. Eğilerek benle aynı hizaya gelmiş ve ceplerinden çıkardığı ellerini dizlerine koymuştu
Bu adam beni oldukça korkutuyordu. Aurası ve mizacı sert olan bu adam içime ilmek ilmek daha çok korku işlerken bana yakın olması her an her şeyi yapabilecekmiş gibi hissettiriyordu.
Dizine koyduğu ellerinden birini kaldırıp saçıma koyarken kendimi ondan uzak tutacak ne cesaretim ne de halim vardı. Korkuyla gözlerim dolarken onlara karşı göstereceğim korkusuz imajımı bile koruyamamıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/265159915-288-k390968.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ephemeral •Woosan•
FanficEvli olduğum adamı meğerse hiç tanımamışım... __________________________________ -Woosan- -Seongjong- -Yungi- -Jongsang-