Büyük bir rahatlama ile kastığı bedenini gevşetti ve küçük bir kahkaha attı. Anlını benimkine yasladı ve yüzüme birkaç öpücük bıraktı.
Bu işe geri döndüğü için ona kızmamdan korkmuştu. Bu yüzden bütün gün gergindi ve bana nasıl söyleyeceğini düşünüyor olmalıydı. Ara sıra dalıp gitmeleri bu yüzdendi herhalde.
Onun bu işe dönmesini değil ama kendine zarar vermesini istemiyordum. Ona bir şey olursa mahvolurdum. Buna dayanamazdım.
"Merak etme güzelim. Saha işlerinden elimden geldiğince uzak duracağım."
"Peki ne yapacaksın?"
"Burayı ilk açtığım zamanlarda daha kimse yokken bir tim kurmak istiyordum. Tabi kendimde o time dahil olup saha görevlerinde yer almak istiyordum. Ama şu an sen varken sadece uzaktan kontrol etmeyi, plan ayarlamayı ve evrak işleri ile ilgilenmeyi düşünüyorum."
"Hayallerini gerçekleştirmen ne güzel?"
Eli yanaklarımı hafif sıkmış ve ortaya çıkan dudaklarıma ufak bir öpücük kondurmuştu.
"Tek hayalim sendin ve o da gerçek oldu. Gerisine ihtiyacım yok."
Benden ayrılarak masanın diğer tarafına geçti. Gülerek kendimi yanımdaki oturma grubundan birine bıraktım. Sıcak basan yanaklarıma ellerimi bastırırken cam duvarlardan etrafa bakındım gören var mı diye ama herkes işini yapmakla meşguldü. San da hemen işinin başına geçmiş olmalıydı. Çünkü masanın üzerindeki kağıtlara bir göz atmış ve grup grup ayırmaya başlamıştı. Evet iş yapacağını zaten söylemişti aşağıda.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama San üzerindeki beyaz gömleğin kollarını yukarı katlamış ve kaslı kollarını masaya yaslayarak önündeki kağıtları okuyup yer yer not alırken elindeki kalemi çevirmeyi es geçmiyor, ara sıra gözüne taktığı gözlüğünü kaldırıp gözlerini ovuşturuyordu. Ben ise sırtına yaslanamadığım koltukta rahat olmak için ona yan dönmüş koltukta tam olarak ona dönerek sırtımın alt kısmını kol kısmına yaslamış ve bacaklarımı da diğer kol kısmından aşağı sarkıtmıştım. Kucağımdaki alçının kenarlarından taşan pamukla oynuyor ve pür dikkat onu izliyordum. Ama yavaş yavaş da sıkılmaya başlamıştım. Ayaklarımı sallayarak masanın altından sallıyordum sıkılmamak için.
"Bir şeyler izlemek ister misin?"
San gözlüklerini çıkarıp bana dikmişti kızarık gözlerini. Bu kadar çalışmamalıydı.
"Yorulmadın mı? Saat kaç?"
Oturduğu yerden kalktı ve masanın etrafını dolaşarak yan bir şekilde oturduğum koltuğun arka kısmına, sağ yanıma geldi. Eğildi ve elini enseme koyarak yanaklarıma sulu birer öpücük kondurdu. Günlerdir bu güzel öpücüklerini her dakika benden esirgemiyor ve usanmadan tekrar tekrar aynı yerleri öpüyordu. Tabi bu da çok hoşuma gidiyordu.
"Saat öğlen iki. Ayrıca daha çok işim var. Yorgunsan seni odaya çıkarabilirim. Birazdan bir toplantım olacak."
Kafamı iki yana salladım ve ensemdeki eline bıraktım başımı.
"Senin yanında kalsam olmaz mı?"
"Sıkılmaz mısın?"
"Yanında olmak istiyorum."
Derin bir nefes aldı ve başını salladı usulca. O da anlıyordu beni yanlız kalmam konusunda, ondan ayrılmak istememem konusunda ve bu yüzdendi bana bu kadar dikkatli ve özenli yaklaşımı.
"Bilgisayarı açmamı ister misin senin için? Hem benim sandalye daha rahat."
Kaşları cevabımı merakla bekler bir şekilde havadayken az önce kağıtlarla boğuşurken oturduğu koltuğuna bir göz attım. Neden olmasın ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ephemeral •Woosan•
FanfictionEvli olduğum adamı meğerse hiç tanımamışım... __________________________________ -Woosan- -Seongjong- -Yungi- -Jongsang-