"Günaydın?"
Gözlerimi araladığım zaman karşımda camdan yansıyan güneşten daha parlak olan gülümsemesi ile bana bakan kişiye kocaman gülümsedim. Hafif kalkarak dudaklarına bir öpücük bırakıp kafamı yastığa geri koydum.
"Sana da günaydın."
O da eğilip dudaklarıma bir öpücük bıraktı. Uyandığım zaman karşımda ilk onu görüyor olmak benim için bu dünyadaki en güzel şeydi. Onun yanında uyandığım her sabah için her şeyi yapardım. Çünkü mor saçları, dolgun dudakları, harika gülümsemesi ve tüm güzelliği ile karşımda duran Wooyoung benim için her şeydi.
Choi Wooyoung.
Gülümsemesini gördüğüm ilk andan itibaren sadece bana gülmesini istediğim ve gözümde dünyanın en güzeli, en yakışıklısı olan adam.
Dağınık saçlarını düzeltmek için elimi kaldırdığım zaman yanağını elime yaklaştırmıştı. Bu hareketi ile diğer elimi de kaldırarak yanaklarından tutmuştum.
Her ne kadar kendisi sevmese de hafif tombul olan yanaklarını canını yakmayacak kadar sıkmış ve uzanarak sulu birer öpücük kondurmuştum. O sırada sessiz kıkırtıları kulaklarıma günün en güzel melodisi gibi gelmişti.
"Geç kalmadın mı?"
O bana en güzel gülümsemesiyle bakarken omuzlarımı silktim. Hiçbir şey ondan önemli değildi.
"Ama geç kalırsan sana kızarlar."
"Merak etme kızmazlar."
Dudaklarını büzerek, gözlerini kıstı ve bana bakmaya devam etti. Gülümseyerek büzdüğü dudaklarına bir öpücük daha bıraktım. Onu öpmekten asla bıkmayacaktım.
"Hem sen bana böyle bakmaya devam ettiğin sürece kalkmak istemiyorum."
Daha çok gülümsemiş ve bir anda üzerimden kalkmıştı. Üstüne giydiği siyah gömleğim ile açıkta kalan bacaklarına baktım. Yer yer izlerimi taşıyan vücudu tamamıyla mükemmeldi. Ona tüm gün boyunca böyle bakabilirdim çünkü Wooyoung saatlerce izlemeye değer bir şaheser gibiydi.
"Hadi kalk bir duş al. Ben de kahvaltı hazırlayacağım."
Dolabı açarak üzerine altındaki boxer kadar kısa bir şort giymişti. Bende yavaşça yataktan kalmış ve hızla duşa girmiştim.
Çıktığım zaman üzerime dolaptan beyaz bir gömlek ve lacivert bir takım elbise giymiştim. telefonumu da cebime atmıştım. Saçlarımı geriye doğru kurutarak sprey sıktım ve masanın üstüne dün bıraktığım çantamı alarak aşağı indim.
Mutfağa girmem ile arkası bana dönük bir şekilde yemek yapmaya devam eden sevgilimin arkasından sarılarak saçlarının arasına bir öpücük bıraktım.
Hayır.
Eşimin.
Ona geçen sene rüya gibi bir evlenme teklifi etmiştim ve beni hiç yanıltmayarak evet demişti. Evet demesinin ardından da yurtdışında en güzel şekilde evlenmiş ve ülkemize geri dönerek aşkımızı yaşamaya devam etmiştik.
Elindeki alyans ikimizin de adını taşıyordu. Benim için hayatımda sadece o vardı ve bu bana yeterdi.
"Hadi otur da kahvaltını yap. Bende hemen katılacağım sana."
"Bugün kafeye geçecek misin?"
"Hayır. Biraz tembellik yapmak istiyorum."
Gülümsedim ve önümdeki yemekten yemeye devam ederken yanıma oturmasını seyrettim. Ben hızlı hızlı yemeğimi yerken o da sakince ve yavaşça yiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ephemeral •Woosan•
FanficEvli olduğum adamı meğerse hiç tanımamışım... __________________________________ -Woosan- -Seongjong- -Yungi- -Jongsang-