San
Sindiğim duvar köşesinde, kendime çektiğim bacaklarımın üzerine koyduğum elimdeki yüzüğe bakıyordum. Parmağımdan asla çıkarmadığım bu gümüş yüzük ona verdiğim bir sözdü. Onu en iyi şekilde yaşatacağıma dair verdiğim bir söz.
Ama bunu başaramamıştım.
Bundan sonra onun yüzüne nasıl bakacağını bilemiyordum. Tabi o benim yüzüme bu olanlardan sonra bakar mı onu dahi bilemiyordum. Korkuyordum. Hayatımda hiç korlmadığım kadar çok korkuyordum. Ben kendi ölümümden dahi korkmayan bir adamdım ama sevdiğim insanın ölümünden çok korkuyordum. Benden gitmesinden, ölmesinden. Bir daha o gülüşünü görememekten. Ondan mahrum kalmaktan. Hepsinden.
Omzuma konan ele döndüm. Seonghwa her daim yanımda olarak bana destek çıkmaya çalışıyordu ama o da biliyordu bunun yetmediğini. Yanıma oturarak elimdeki yüzüğe baktı benim gibi. Diyecek bir şey bulamıyordu biliyorum. Çünkü söylenebilecek hiçbir şey yoktu. Ne derse boştu. Bu taşıdığım yükün ağırlığı çoktu ve o da biliyordu. O da biliyordu kalbimdeki yükün ağırlığını. Nefes almaya çalışıyor ama tıkanıyordum.
O da şu an nefes dahi alamıyordur. Canının acısından.
Bayılırken yaşadığı acının haddi hesabı yoktur kesinlikle. Bunu telafi edemezdim. Asla. Ama buna neden olan herkesi mahvedecektim.
"Bir mesaj daha geldi. Az önce."
Korkuyordum. Duyacağım şeylerden çok korkuyordum.
Gözümden usul usul akan yaşlarla bakışlarım ona dönerken derin bir nefes alarak bana döndü o da.
"Wooyoung'un bir fotoğrafıydı. Bir koltukta vücudu sargılı bir şekilde uzanıyordu. Baygın mı yoksa uyuyor mu emin değiliz."
Gözlerimi kapatarak akan gözyaşlarımı bir süre dindirmeye çalıştım. Ve geri açarak karşımdaki endişeli gözlere tekrar çevirdim.
"Altında ise bir not vardı."
Bir süre durdu ve derin bir iç çekti. Korkulu ve yaşlı gözlerim ona oldukça yabancıydı biliyorum. Aynı zamanda bana da.
"Zamanında yaptığın şeylerin karşılığı olduğunu yazmış."
Anlayamıyordum. Kim olduğunu asla anlayamıyordum. Ayrıca neden böyle bir şey yaptığını da. Benden neden saçma sapan bir liste isteyip beni beklettiğini de.
Aklımdaki düşünceler ile orada oturmaya devam ediyordum. Benimle dakikalarca orada sessizce oturan Hwa saatler önce yanımda kalkmıştı ama ben hâlâ olduğum yerde düşünmeye devam ediyordum.
Aklıma takılan detaylar aşırı anlamsız ve kafa karıştırıcıydı. Ama üzerinde saatlerdir düşünüyordum. Kim olduğunu tanıyor gibiydim.
"Bunu daha önce yaptığını varsayıyorum ve bu dediğini es geçiyorum."
"İntikam istiyorum San. Bana yapılan şeylerin intikamı. Acısı."
"Zamanında yaptığın şeylerin karşılığı."
Kim benden neyin intikamını alıyordu? Zamanında ona yardım etmiş olmamı varsayarak da karşılığında Wooyoung'a yardım ediyordu.
Kimdi bu?
Aklımdan birçok seçenek geçiyor ama her bir seçeneğin arkası desteklenemez şekilde yarım kalıyordu. Belki yüzlerce belki de binlerce isim geçmişti aklımdan ama herbiri olumsuzdu. Bir ajan olarak görevim sırasında birçok insanı öldürmüştüm. Düşmanlarımın çoğu hapishanede ve çoğu da ölüydü. Sadece çok az bir kısmı serbestti ama bildiğim kadarı ile Mingi her birinin peşinden adamları ile operasyon için hazırlık içerisinde takipteydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/265159915-288-k390968.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ephemeral •Woosan•
FanfictionEvli olduğum adamı meğerse hiç tanımamışım... __________________________________ -Woosan- -Seongjong- -Yungi- -Jongsang-