San
Rim telaşla oturduğu yerden kalkarak gözlerime baktı. Dalga geçiyor olmamı isterdi ama maalesef gerçekti.
"Cesedini asla bulamamıştık. Wooyoung'u kaçırdı ve beni arayarak saçma şekilde alakasız bir liste istedi. İlk başta sesinden tanıyamadım çünkü onun öldüğünü düşünüyordum ama ses analizi olumlu çıkınca kesin o olduğuna emin olduk."
İm oflayarak gözlüğünü çıkardı. Daha sonra bakışları yanımda tatlı tatlı bana trip atmaya çalışan ama konuştuğum yerde ona uzattığım yemeği yiyen Wooyoung'a döndü. Baştan aşağı onu süzerek bana geri döndü.
"Umarım çok zarar vermemiştir."
Söyledikleri ile bende Wooyoung'a döndüm. Aramızdaki sohbete hiç dahil olmadan yemek yiyordu. Güzelim benim.
"Malesef biraz geç kurtardım."
Söylediklerim ile yüzüme bir hüzün indiğine emindim ama bu kontrolüm dışında olan bir şeydi. Onlarda bunu fark etmiş olmalı ki susmuş ve daha fazla bahsini açmamışlardı. Bir süre yanımdaki bedeni süzdüm. Odaya koyduğum kıyafetleri giymişti ama onun için getirdiğim tişörtlerdense benim gömleklerimden giymeyi tercih etmişti. Daha sonra bakışlarım bol eşofmanına takıldı ama o sırada gördüğüm şey ile kaşlarım çatıldı.
"Bebeğim ayakkabı giymedin mi?"
O da benim gibi bakışlarını ayaklarına çevirdi ve benim gözlerime geri döndü. Omuzlarını tatlı tatlı yukarı aşağı oynattı.
"Bilmem aklıma gelmedi."
"Ah Wooyoung zemin soğuk hasta olabilirsin."
Ona yemeğinin son lokmalarınıda yedirerek yemeğin paketini poşete koydum. Suyunu da ona içirerek pet şişeyi de poşete koydum ve Rim'e vererek çöpe atmasını istedim. Daha sonra Wooyoung'un yanına gelerek önünde eğildim. Ayaklarına dokunarak soğuk olup olmadığını kontrol ettim ama beklediğim bir soğuklukta olmayınca rahatladım.
"Hadi bebeğim gel gidelim."
Ellerimi ona doğru uzatmam ile bana doğru yaklaşarak ellerini omuzlarıma koydu. Bende onu nazik bir şekilde belinden tutarak diğer elimle kalçalarından destek aldım. O bacaklarını her iki yanımdan arkamda birleştirdi ve sıkı sıkı boynuma sarıldı.
"Belin hâlâ ağrıyor mu?"
Kafasını geriye çekerek yüzüme baktı.
"Hayır çok ağrımıyor. Öpücüklerin işe yaradı."
Gülümseyerek yanaklarına öpücük kondurdum ve odada bulunan ikiliye dönerek başımla selam verdim.
"İyi çalışmalar arkadaşlar."
Odadan çıkarak koridordan ilerleyerek asansörün yanına geldim. Geçtiğim koridor boyunca ise birçok şaşkın bakışı fark etmiş ama umursamamıştım. Artık herkes Wooyoung'u tanıyacaktı.
"San ben odaya gitmek istemiyorum. Biraz dolaşmak istiyorum heryerim uyuştu zaten yatmaktan. Kilo da alcam bu gidişle."
Tatlı tatlı sitem eden sevgilimin yanaklarına dayanamayarak birkaç öpücük daha bırakırken asansöre binerek onuncu kata bastım.
"Yavrum ayakkabını giy beraber aşağı ineriz olur mu?"
Hemen gülümseyerek kafasını salladı. Onun bu kocaman gülümsemesini uzun zaman sonra tekrar görüyor olmak beni çok rahatlatıyordu.
Odaya geri geldiğimizde onu dikkatlice yatağa oturtarak dolabı açtım ve alt tarafta duran beyaz sporları elime aldım. Yanına gidip eğilerek yavaş yavaş ayakkabıları ona giydirdim ve bağcıklarını bağlayarak ayağı kalktım. Elimi ona uzattım ve tutar tutmaz kendime çekerek onunda ayağı kalkmasını sağladım. Elinden sıkı sıkı tutarak odadan çıkardım ve tekrar asansörün yanına geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ephemeral •Woosan•
FanfictionEvli olduğum adamı meğerse hiç tanımamışım... __________________________________ -Woosan- -Seongjong- -Yungi- -Jongsang-