💜-34-🖤

160 21 2
                                    

"Hadi ama bunu da ye."

Bana uzattığı çubukta ki yemeğe hala ağzım doluyken bakarken bakışlarımı ona çevirdim. Gelen yemek paketinden benim yemeğimin yanı sıra kendi yemeğinden de yedirmeye başlamıştı San. Alçılı kolum yüzünden yemek yememe yardım etmesine izin vermiş ancak bu kadar fazla yemek yedirdiği için ise kendisine laf dökmekten alıkoyamıyordum kendimi.

"Yeter San. Şiştim."

Elini yanağıma koymuş ve parmağını dudaklarımın kenarına bastırarak silmişti. İtiraz istemeyen bir surat ifadesi ile elindeki çubuğu bana doğrultmaya devam ederken kaçışım olmayacağını anlamıştım. Kesinlikle kilo alacağım.

"Senin yüzünden kilo alacağım."

İsyankar ses tonuma karşı gülmüş ve uzattığı yemeği almama karşı gururla bakmıştı.

"Sen her halinle güzelsin. Tombul olsan bile seni sevmeye devam edeceğim."

Gözlerim büyümüş ve söylediklerine karşı sinirle ona dönmüştüm.

"Ben tombul muyum San."

Sinir ve kırgınlıkla çıkan sesime karşı şaşırdı bi an. Ben bile böyle çabuk değişen ruh halime anlam veremezken kendisi şaşkınlıktan ağzını açmadı bir süre. Daha sonra zaten yanağımda olan eli olduğu yeri okşamış ve gülmüştü.

"Hayır güzelim ne alaka. Değilsin ama olsan dahi severim seni."

Ben kilolu olmak istemiyordum. Zamanında onlardan kurtulana dek bebeklik yağlarımla dalga geçen o kadar fazla insan olmuştu ki tekrardan öyle bir döneme girmek istemiyordum. Bu hayatta en çok korktuğum şeydi kilo almak ama öteside vardı şu an tabi. Kilo almak arka sıradaydı ama yine de hâlâ mevcuttu. O beni kilolu bile olsam severdi evet ama ben insanların yargısına tekrardan mağruz kalmak istemiyordum. Bu yüzdendi hep kiloma dikkat edişim.

"Tamam ama insanlar laf etsin istemiyorum."

"Hayır güzelim laf edenlerin hepsini döverim ben merak etme."

Bu tepkisine güldüm ve bana uzattığı çubuktaki yemeği yemeye devam ettim. Cidden insanları dövebilirdi. Ve bende bunu istemezdim. Masada yemekten sonra birkaç konuşma ve muhabbet dönmüştü. Yanımdaki sevgilime sarılırken onlarla biraz sohbet ederek kafamı dağıtmak bana iyi gelmişti. Herhangi bir sorun yokmuş gibi. Bu rahatlık benim için güzeldi.

"Burda bir grup dost görüyorum. Hemen aralarına kaynamam lazım."

Yunho gülerek yanımıza gelmiş ve San'ın sağ tarafına bir sandalye çekerek oturmuştu.

"E neler yapıyorsunuz?"

"Sohbet ediyorduk öyle."

San'ın göğsüne yasladığım başımı kaldırıp ona döndüm cevap verirken.

"Yunho senin işin gücün yok mu kardeşim?"

Merakla konuşan San. çatık kaşları ile Yunho'ya döndü. Yunho elini onu onaylar tarzda havada sallayarak güldü ve San ile Seonghwa'yı işaret etti.

"İşim sizlersiniz. Bu tatlı ortamı bölmek istemem ama Mingi sizi çağırıyor."

Eliyle San'ı işaret etti. "Senin doldurman gereken boy boy evrak var." Daha sonra işareti ettiği nokta Seonghwa'yı buldu. "Senin de Mingi'ye yardım etmen gereken birkaç konu var."

Oturduğu sandalyede iyice geriye yaslandı ve sırıtarak benle Hongjoong'a baktı.

"Sizin hatunlara ben bakarım. Güzel vakit geçiririz beraber."

Ephemeral •Woosan•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin