💜-42-🖤

151 15 0
                                    

San işine dönmek için odadan çıktığından beridir uyumaya çalışıyor ancak uyuyamıyordum. Vücudumda hafif bir sızı vardı ancak uyutmayacak kadar değildi. Sanırım uyuyamamamın sebebi ise dün geceden beridir uyuyor olmamdı. Koca bir gün hatta üzerine ek saatlerde dahil uyumuştum. Hasta olmamdan dolayı olmalı yoksa asla bu kadar fazla uyumazdım.

Yatakta dönüp durmaktan sıkılmış ve en sonunda yorganın içinden çıkarak odada birkaç tur atmıştım bedenimin açılması için. Camın yanına yaklaşıp dışarıya baktım. Saat yeni yeni öğlen oluyordu ve acıkmaya başlamıştım.

Yatağın yanındaki ayakkabılara ve ayağımdaki terliklere bir göz attım. Daha sonra omuzlarımı silkerek umursamamış ve terliklerle kapıya ilerleyerek odadan çıkmıştım. Üzerimde beyaz bol eşofman ve San'ın dün bana giydirdiği bol gömlek vardı. Asansöre doğru ilerledim ve düğmeye basarak gelmesini bekledim. Yan tarafımda bulunan toplantı odası yine doluydu ve birkaç kişi vardı içerde. Ayrıca günler önce San'ı bulmak için nerde olduğunu sorduğum adam da vardı. Beni görünce küçük bir baş selamı verdi. Bende karşılık olarak elimi kaldırıp sallamıştım. Üzerimde ise birkaç meraklı göz hissetmiştim. Ancak umursamadan gelen asansöre binerek San'ın ofisinin olduğu kata bastım.

Asansör durduğunda çıkarak ofise yöneldim ancak kenarda gördüğüm su sebili ile durdum ve bir bardak su almak için makineye ilerledim. Canım buz gibi soğuk bir su istiyordu. Kenarında bulunan bardaklardan birini alıp soğuk su kısmından suyu doldurdum. Ancak daha kafama dikemeden bir el durdurdu beni. Çatık kaşlarımla kolumu tutan Yunho'ya döndüm. Elimdeki suyu gözlerimin içine baka baka almış ve kafasına dikmişti.

"Ne yapıyorsun ya?"

Ağzını şapırdatarak bana dönüş ve eliyle San'ın ofisinin işaret etmişti. Cam kapıdan eli cebinde bir şekilde bana bakan San ona dönmem ile kafasını iki yana doğru salladı.

"Dün ateşler içinde yatıyordun. Bugün soğuk su mu içeceksin?"

Yunho San'ın aklından geçen kelimeleri bir bir aracı gibi bana iletiyordu. Daha sonra kendisi uzanarak bir bardak almış, soğuk ve sıcak suyu karıştırıp ılık bir su doldurmuştu. Doldurduğu bardağı bana uzatması ile bıkkınlıkla nefeslenerek elinden alıp içtim.

Sadece bir bardak soğuk suydu.

İçtiğim suyun bardağını yerdeki çöpe atarak San'ın ofisine doğru ilerledim. Arkamdan gelen Yunho elindeki birkaç dosyayla benden önce ofise girdi ve bana kapıyı tuttu.

"Bir süre dikkat et. Tekrar seni öyle görmek istemiyorum."

Masada oturduğu yerde önündeki dosyaları incelerken bana bir bakış attı. Bende kendimi koltuğa bırakarak başımı salladım sadece.

Yunho elindeki dosyaları San'ın masasına bırakıp karşımdaki koltuğa oturdu yakınarak.

"İyice getir götürcü oldum ha."

"İki dosya getirdin sende."

San onu hazır cevap bir şekilde yanıtlayınca sustu Yunho.

"Hongjoong nerde?"

"Bilmem. Seonghwa'nın odasındadır."

Seonghwa göreve dönmüş müydüki?

"Göreve geri mi döndü?"

"Evet. Kendine üst katlarda bir oda ayarladı benim gibi. Sahadan uzağız. Hongjoong da senin gibi düşünerek sadece ofis içi çalışmasına izin verdi."

Söylediğine karşı gülerek ayaklarımı kaldırıp önümdeki sehpaya doğru uzatmıştım. Karşımdaki Yunho kaşlarını çatıp beyaz çoraplı ayaklarıma birer şaplak attı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 22 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ephemeral •Woosan•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin