💜-32-🖤

157 24 6
                                    

Onu kesinlikle öldürmemi istiyordu. Sessiz sakin bir şekilde ölmeyi planlıyordu. Yoksa bu yersiz cesaretinin herhangi bir açıklaması asla olamazdı.

Elim boğazına yapışmış ve şah damarına batırmıştım günler boyunca yersizce uzayan tırnağımı. Amacım öldürmek değil her seferinde ölüme yaklaştırıp ona bu ödülü vermeden bırakmaktı. Bu yüzdendi mora dönen suratını gözleri kaymaya başladığı an serbest bırakmam. Derin derin nefesler almış ve öksürmüştü birkaç defa.

Wooyoung bu adama defalarca kez yalvarmıştı.

Görüntüler aklımdan bir an bile çıkmazken bildiğim tüm işkence yöntemlerini denemek istiyordum üstünde. Ancak herşeyin bir sırası vardı. Tabi ona da sıra gelecekti.

"Şimdi sen bana dışarda anlaştığın çetelerin isimlerini ve yerlerini söylüyorsun. Belki bende o zaman senin üzerinde deneyeceğim işkence yöntemlerini daha aza indirebilirim. Ha ne dersin?"

Yalan. Asla azaltmayacak aksine daha fazla arttıracaktım.

"Şöyle yapalım. Sevgiline, ha pardon eşine yaptıklarımı anlatmamız ister misin?"

İçimdeki öfkeyi bir süre içimde tutmak adına geçirdim ellerimi masaya. Sessiz kalışım kesinlikle sevdiğimin başına gelenleri dinleyerek kendimi daha fazla doldurmak değildi. Aksine soruşturma adına kayıt almaktı. Sonuçta bu bir sorguydu. Ayrıca ona yapılanları tam olarak öğrenip ona göre ona işkence etmek daha doğru olurdu. Tabi sonuna kadar az önceki gibi kendimi tutamazsam ayrı.

Sessizliğime karşı kıvrılan dudakları açıldı ve içimdeki kor öfkeye odun atmaya başladı.

"Yerini bulmak basitti. Biliyorsun o aşamaları. Önce evden aldırdım güvel bir karşılama yaptım kendisine. Tabi daha sonra işlerim vardı biraz ayrıldım ama bir geldim adamlarım benim yerime azcık ilgilenmiş eşinle. Elini falan kırmışlar işte. Yemek yaptırmışlar. Ama güzeldi yemeği. Sana şimdi ne yemekler yapmıştır o."

Elimin altındaki masaya geçirdiğim parmaklarımın boğumları beyazlamış hatta patlayacak gibiydi. Derin derin nefesler alarak kendimi dizginlemiş ve masada olan bakışlarımı geri ona çıkarmıştım.

"Biraz adam topladım etrafıma. Korktu yavrucak, sığındı duvar kenarına. Bende biraz oynamak istedim. Biri canımı sıkmıştı öldürmüştüm zaten, bende korkuttum biraz. Tabi bu daha hiç. Azıcık kanla bile bayılacak kadar korktu. Hiç de kendin gibi birini bulmamışsın. Çok narin, çok kırılgan. Çok da güzel."

Son kelime ile masadan ellerimi çekmiş ve bir süre sadece bir süre daha kendimi tutmak adına arkamı dönerek karşımdaki aynaya ilerleyerek sinirle yumruklarımı vurmuştum aynaya. Karşımda beni izleyenlerin gözüne gözüne sokmuştum onu öldürme isteğimi. Ama onun da sırası gelecekti.

"Sonrası işte senin sinirini çıkardım biraz ondan. Pürüzsüz cildi benim izlerimle doldu. Geçer mi bilmem ama geçmezse baktıkça beni hatıla San. Sana yegane hediyem bu."

Vurdum kafamı birkaç defa karşımdaki aynaya. Aynayı değil kafamı. kırmaktı amacım.

"Neyse işte acıdım sonra biraz sardım yaralarını. Biraz yakından inceledim. Acaba neresini sevdin diye. Anlıyorum senide. Güzel bir ibne bulmuşsun kendine. Neyse ki benlik değil."

Sıkı sıkıya kapattım gözlerimi ve bir süre daha yuttum sözlerini.

"Neyse işte adamlardan biri beğenmiş ama. Bende biraz baş başa kalsınlar belki eğlenirler dedim ama sinirlendirdi pezevek. Çektim vurdum. Keşke biraz bekleyip öyle vursaydım. Seni daha da kudurmuş bir halde bulmayı çok isterdim."

Ephemeral •Woosan•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin