💜-38-🖤

181 18 14
                                    

Gelen seslerle irkilerek uyanırken hareket ettirdiğim elim ile yere düşmüştü telefonum.

"Wooyoung?"

Yanıma gelen San'a bir bakış atıp yere düşen telefona döndüm. Telefonu alıp sehpanın üstüne koyarken dikleşip üzerime örtülü olan ceketi kaldırarak etrafa bakındım. San'ın odasındaydım ve dün odaya gelen adamlar yine toplantı masasındaydı. O sırada anlıma değen dudaklar ile karşımdaki San'a döndüm tekrar.

"Sanırım yavaş yavaş hasta oluyorsun. Bir yerin ağrıyor mu, Yeosang'ı çağırmamı ister misin?"

Kafamı iki yana sallayarak yorgun gözlerimi ovaladım biraz açılmak için. Saçlarımı düzelten San ayağı kalkmaya çalışırken durdurdu beni.

"Biraz daha uyu ve dinlen."

Kafamı iki yana doğru salladım.

"Hayır. Benimle konuşacaktınız."

"Sonra konuşuruz."

"İyiyim ben."

Yüzüne gülümseyerek bakarken iyi olduğumu anlatmaya çalışıyordum. Sadece biraz üşüyordum. Kötü bir şey yoktu gerçekten bunda.

Tekrar ayaklandım ve toplantı masasına doğru adımladım. O sırada tam yanımda eli belimde olan San her hareketiyle dikkali bir şekilde yaklaşıyordu bana. Dün oturduğum sandalyeye oturarak masadaki yüzlere döndüm.

"Selam. Ben Wooyoung."

"Selam Wooyoung tanıştığımıza memnun olduk. Bizde Tim 4 ekibi. Bize kısaca SKZ diyebilirsin."

Konuşan gamzeli ile başımı salladım. Yanıma oturan San eliyle onları göstererek gururla "onlar benim ekibim" demişti ve bu tavrı görülmeye değerdi.

"Ben Bangchan. SKZ'in ve saha takımının lideriyim."

Gamzeli olanın elini uzatması ile bende elini tutup sıktım ve geri çekildim.

"Ben Hyunjin. Bende saha takımındanım."

Uzun sarı saçları olan ve dün bana kağıdı almamda yardımcı olanla da el sıkıştık.

"Ben Changbin. Bende sahadanım."

Elimi kırar korkusu ile bir an tereddüt ettim elimi uzatmaya ama yine de sıktım elini. Kaslı kollarının aksine narin bir şekilde el sıkışmıştı benimle.

"Ben Seungmin. Ben masa başı takımındanım. Bu elemanların raporları ve değerlendirmeleri benden çıkar. Ayrıca bilgisayar konusunda uzman bir yazılımcıyım. Yani bilgisayar benden sorulur."

Güldüm ve uzattığı elini sıktım. Bu defa onun yanındaki çilli sarışın kendini tanıttı.

"Ben Felix. Bende saha takımındanım. Ama uzak mesafe tabi."

Dediğini çok anlamamış ama el sıkışıp geçmiştim.

"Ben Jisung. Saha takımıyım. Hem de en yakın olanından."

Terimleri mi yoksa olayın esprisi mi farklıydı? Ya da ağrıyan başım anlamama neden oluyordu.

"Ben Minho. Saha takımındanım."

Sert bir mizacı vardı ancak gülünce ortaya çıkan aurası bunu dağıtıyordu.

"Ben Jeongin. Ben de masa başıyım."

Gülünce yanağında çıkan gamzelere baktım bir süre. Ne kadar çok gamzeli vardı şu an etrafımda. Takıldığım noktaya içten içe şaşırırken küçük gibi görünen Jeongin'in de elini sıkıp San'a döndüm tekrar.

Ephemeral •Woosan•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin