💜-36-🖤

165 19 2
                                    

Yarım saat sonra tekrar kapı tıklatılmıştı. Kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım. Giriş katta görev alan kadınlardan biriydi ve elinde yemek paketi poşeti vardı.

"Çok üzgünüm birkaç dakika lütfen?"

San toplantıya biraz ara verip kalkmış ve gelen yemeği teşekkür ederek almıştı. Yemeği görmem ile ayaklarımı sandalyeden indirmiş ve ayağı kalkarak yanına gitmiştim. Kendisi toplantı masasına tekrardan geçip benim için solundaki sandalyeyi çekip gelmemi işaret etti. Yavaş adımlarla yanına gitmiş ve sandalyeye oturarak beni kendisine çevirmesine izin vermiştim. Sol elimle çubukları tutmak oldukça zor olduğu için bir süre onun bana yedirmesine izin vermekten başka çarem yoktu.

"Kusura bakmayın ayıp oluyor ama belki duymuşsunuzdur eşim Wooyoung. Eli alçıda olduğu için ona yardımcı olmam lazım. Ama siz devam edin ben size eşlik edeceğim."

Karşı sandalyede oturan bir adam gamzelerini ortaya çıkararak gülmüş ve elini havada sallayarak sorun olmadığını belirtmişti. San'ında çok güzel gamzeleri vardı ama gülüşü o kadar güzeldi ki gözlerim dudaklarına bakmaktan gamzelerine yetişemiyordu. Ama bazen öylece gülümsemesini izler ve gamzeleriyle belkide yanağını delecek kadar çok parmaklarımla oynardım.

"Sorun değil rahat olabilirsiniz Bay San. Olanları duyduk zaten. Geçmiş olsun bu arada."

San adama teşekkür ederken bir bardak su doldurup benim tarafıma koymuştu. Yemeği açmış ve çubukları eline alarak bir parça yemek almıştı. Saatler önce açtığım saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp bana uzatmıştı yemeği.

"Şu aralar liman taraflarında izi görülmemiş. Asıl patrona bağlantısı en yakın ikinci kişi. Onu bulmamız bizim için çok büyük avantaj. Ama normalde malları kontrol etmek için sıklıkla gittiği limanda uzun zamandır gitmediği daha doğrusu kimsenin görmediği söyleniyor. Teknecilerin hepsi ile görüştük ve hepsi de aynı şeyi söyledi. 'Uzun zamandır görmedik' "

Gamzeli adam uzun uzun açıklama yapmaya başlamıştı. San bana yemek yedirmeye devam ederken arada adama dönerek onaylıyor ve ona karşı cevaplar vererek işine de odaklanıyordu. Ara sıra elime verdiği suyu sorgulamadan içerken gözüm masada oturanlardan biri ile kesişti. Sarışın çilli adam göz göze gelmemiz ile genişçe güldü. Ona karşı bende güldüm ve küçük bir baş selamı vererek bana uzatılan yemeğe döndüm tekrardan.

Ortada dönen uzun konuşmalar o kadar sıkıcıydı ki. Belki konuyu tam olarak bilsem yardımcı olurdum ama çok da etkili olacağımı sanmıyordum. Biraz aklı havada biriydim. Anlatılanları unutur tekrar tekrar sormaktan karşı tarafı usandırırdım.

Masada gördüğüm boş kağıt ile bir süre bakıştım. Bana uzatılan bir diğer yemeği de hemen ağzıma alıp kağıdı almak için harekete geçmiş ve tam uzanamasam bile kağıdı bana doğru yaklaştıran uzun sarı saçlı adam ile gülerek sessiz bir teşekkür etmiş ve kağıdı alarak önüme koymuştum. Masanın ortasında bulunan fosforlu kalemleri elime alarak az önce izlediğim programdan ilham alarak aklıma gelen birkaç tatlı ve pasta şekillerini fosforlu kalemleri aroma şeklinde kullanarak çizmeye çalıştım. Sol elimle çok zordu ama basit çizgiler küçük bir parça pastayı oluştururken ahududuyu simgeleyen mavi fosforlu kalemle araya kat niyetinde bir çizgi çizmiş ve en üst katmana küçük yuvarlaklar ekledim. Bunlar taze ahududu oluyordu. Birkaç yuvarlak kremalı tatlı yapmış ve kırmızı kalemle çilek ve yeşil kalemle kivi sosu çizmiştim. Ara ara bana uzatılan yemeği yiyordum o sırada.

Pastanemin vitrininde sergileniyor gibi çizdiğim birçok tatlıya gülerek bakarken bana doğru uzatılan çubuğa karşı kafamı çevirdim bu defa. Doymuştum. Aslında doyalı baya olmuştu ama inatla bana uzatılan yemeği yemeye devam etmiştim onun için ama patlayacak kıvama gelmiştim. Uzun bir süre eli havada kalan San yemeyeceğimi anlayınca elini indirmiş ve yemeği kaldırıp masanın boş tarafına koymuştu.

Ephemeral •Woosan•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin