Korkularımız bize hayatımıza nası yön vermemiz ile ilgili sınırlar belirler . Sevdiklerimize birşey olmasından korkuyorsak ona göre hareket ederiz. Buna hayatımızdan kısa bir örnek vermek gerekirse ,bir araba kullanıyoruz ve içinde sevdiğimiz insanlar var ve hızı seven bir insanız , sırf onlara birşey olur korkusuyla arabayı normal hızda kullanırız. Yani hızı sevsek bile kendimizi sınırlıyoruz sırf konu sevdiklerimiz olduğu için ,elbet her insan gibi benimde en korktuğum şey aileme birşey olması pek düşünmemeye çalışsamda malesef bu da hayatın gerçeği .
Bir rüyadan uyanmıştım . Rüyam gerçekten çok farklı olsada rüyamda Uraz Bey vardı. Bana parıldayan gözlerle ve hiç görmediğim gülümsemesiyle bakıyordu . Tuhaf bir rüyaydı. Uyandığımda yatağımdaydım . Ama en son hamakta sallandığımı hatırlıyordum . 'Ah Eflin sanırım beni Uraz Bey buraya getirmişti . Hayal meyal birşeyler de hatırlıyordum ama net değildi. Dudaklarım kurumuştu ,susamıştım aşağıya inip bir su içsem iyi olurdu .
Aşağıya inip kendime bir büyük bardakta su doldurdum. Suyu tek nefeste içip bitirdim. Camdan dışarıya baktığımda hava hala karanlıktı . Biraz daha uyusam iyi olur diye düşünerek odaya çıkmaya karar verdim. Merdivenleri çıkıp koridora geldiğimde Uraz Bey'in odasından bir ses geliyordu. Sese daha yakın olup duyabilmek için kapıya yaklaştım. Bir mırıldanma gibi bir şeydi
Sanırım Uraz Bey kabus görüyordu. Hiç düşünmeden kapısını açıp içeriye girdim. İçerisi kapkaranlıktı . Siyahın da hakim olduğu odada perdeden içeri sızan hafif ışık yatağını biraz görünür yapıyordu. Yatağın üzerinde cenin pozisyonuna gelmiş hafif ağlamaklı bir sesle mırıldanıyordu. Sanırım hala kabus görüyordu. Böyle bakınca annesine muhtaç küçük bir çocuk gibi görünüyordu. Tereddüt etsemde yine dayanamayıp yanına doğru yaklaştım. Kıvrımlı kiprikleri ağlamaya direnip titriyordu. Biraz daha yakınlaşıp yatağın kenarına oturdum sesizce, ürkütmemeye çalışarak
Uraz Bey diye seslendim. Tepki vermedi ne diye mırıldandığını merak edip yüzünün yakınına yaklaştım . Yüzlerimiz arasında yok denecek kadar az bir mesafe vardı. İlk defa ona bu kadar yakından bakıyordum . Yüzü gerçekten çok güzeldi . Burnu sanki usta bir doktorun elinden çıkmış gibi biçimliydi . Doğuştan böyle olması bizim gibi insanlara haksızlıktı . Dudakları yeteri kadar dolgun ve rengini belli ediyordu . Kaşları çok biçimliydi eminim ki şekil verditmişti yoksa artık buda doğuştansa isyan ederdim . Kaşının kenarında bir kesik izi vardı bunu daha önceden fark etmemiştim . Her kadının hayallerini süsleyecek türden bir erkekti . Adamı incelemeyi bırakıp ne söylediğini anlamaya çalıştım. Anne anne gitme diye mırıldanıyordu. Acaba annesine ne olmuştu. Daha fazla dayanamayıp koluna dokundum
Uraz Bey kabus görüyorsunuz uyanın lütfen
Kolumu sertçe kavradığı gibi beni yatakta altına çekti . Gözleri o kadar sert bakıyordu ki gözlerinin içinden alevler fışkırıyordu. Neydi onu bu kadar sinirlendiren anlamamıştım. Ben sadece iyiliği için uyandırmaya çalışmıştım ama o bileğimi o kadar sıkıyordu ki ne kadar sıktığının farkında olmadığı bile yüzünden belli oluyordu. Yüzümün aldığı şekilden canımın acıdığını anladığındandır ki bileğimin sertliğini hafifletti sinirli bir şekilde
Ne yapıyorsun Eflin ! ne işin var benim odamda, ben yüzüne bakarken hem korkuyordum. hemde hala üzerimden kalkmamıştı. nasıl konuşacağımı bilemeyerek
Uraz Bey ben mutfağa indim su içip geri dönüyordum ki siz kabus görüyordunuz. Bende odaya girdim size seslendim . Ama beni duymadınız kolunuza dokunduğumda da gördüğünüz gibi bu haldeyiz dedim tek nefeste, beni dikkatle dinleyip üzerimden kalkıp yatağın kenarına oturdu. Bende hemen toparlanıp yanına oturdum. Beklemediğim bir anda beni şaşırtacak bir şekilde
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZEL ASİSTANIM
Romance'Gel' dedi . Tok bir erkek sesi, Allahım o ses ne ya kafamdan aşağı buz kütlesi döküldü sanki . Hafifçe içeri girdim . Arkası dönük bir şekilde sandalyede oturuyordu . Birden arkasını döndü. Aman Allahım bu neydi be. Biçimli bir şekilde tek bir tara...