Bölüm 36

2.1K 102 12
                                    

   Yeni bölümümüz umarım severek okuyacağınız bir bölüm olur. Oy ve yorum yapmayı unutmayın sizi seviyorum...

    Hayatın bağzı gerçekleri vardır; ne kadar bizi üzen gerçekler olsada gerçek her daim gerçektir.  Hayatımızda herşey bizim istediğimiz gibi ilerlemiyor malesef, her genç kızın hayalidir onu göklere çıkaran, el üstünde tutan, önemseyen, sahiplenen, çok seven, ondan başka kimseyi düşünmeyen,her zaman yanında olan, güven veren bir adam ama ne yazıkki her genç kız bunlara sahip olamıyor.

 Sanırım şans önemli bu konuda, şansın varsa bunların hepsine sahip olan bir erkek bulabilirsin. Değilsen, işte o zaman birtane duygusuz empati yoksunu bir insana denk geliyorsun ve aşk diye iki kuruş etmeyecek olan insana tutuluyorsun. Sonra ondan hayatının tokadını yiyor ve gelecekte seni belkide göklere çıkaracak olan o adama korkudan şans tanıyamıyorsun. O yüzden hayatımıza alacağımız insanları iyi değerlendirip gözlemleyip almalıyız. Bir iki günün heyecanıyla malesef ki bir ilişki kurulamıyor. Tabikide ilişkinin temeli heyecandır. Ama heyecandan öncede karşımızdaki insanın duruşu karakteri gelir. Çünkü şöylede bir gerçek varki heyecan geçicidir sevgi ve saygı kalıcıdır.

Bende sanırım böyle bir sınavdan geçen bir kadınım. Kime sorsan bu durumu hak etmedim. Heleki ilişkimizin varlığının sürdüğünü düşündüğüm anda böyle bir durumda kalmayı hiç mi hiç hak etmedim. Neden böyle oldu. Neden böyle birşey yaptı. Ben onu böyle tanımamıştım demeyi artık istemiyorum. Demekki ben onu yanlış tanımışım demek istiyorum. Sonuç olarak ben güçlü kimseye ihtiyacı olmadan dimdik ayakta duran bir kadınım. Uraz hayatıma girmeden öncede vardım, o yok olduktan sonrada var olacağım. 

O gün Urazla vedalaşmadım bile tıpkı bir yabancı gibi iyi günler deyip yoluma devam ettim. Beni birde özel asistanlığından çıkarıp benim işten çıkmama izin vermiyordu ruh hastası, Emiri çıkarmakla beni tehdit etmese tazminat falan umrumda olmaz terk ederdim ya bu salak şirketi

 Ogünün üstünden iki gün geçti. Şirkette urazı görmemek için onun olmadığı her yere gittim. Emiri kendime mobese olarak tuttum. Uraz nerdeyse bana bilgi veriyordu. Bende o bölgelere ayak basmıyordum. Yoksa bu şirkette iki dakika dayanamazdım ya

 Şuanda şirkette yeni keşfettiğim kimsenin olmadığı kafamı bu düşüncelerle rahatça bozabildiğim yerdeyim. Burayı neden daha önce fark etmedim diye kendime de ayrıca kızıyorum. Terasda ama kimsenin seni görmediği bir bölme burası İstanbulun müthiş manzarı ayaklarının altında, insan bu manzarayı izleyince hayata karşı ümitleri artıyor. Kolumdaki saate baktığımda öğle molasının bitmesine on dakika kaldığını gördüm. Yavaşça oturduğum yerden kalktım. Tam terastan çıkıyordum ki telefonumun çalması beni durdurdu. Telefonuma baktığımda annemin aradığını görünce yüzümde gülümseme oluştu. Hemen cevapladım .

'Efendim annemm?' 

'Nasılsın annem? hiç aramadın indiğinde sadece mesaj attın arardın birkaç gündürde açmıyorsun zaten telefonumu bir sorun mu var?' 

'Ne olsun anne iş güç yorgun düşüyorum eve, o yüzden ama bir daha olmaz söz' annem soru sorar biçimde 

'kızım?' 

'Efendim anne?' 

'Urazla birşey mi oldu?' annemin urazı sormasıyla birlikte beynimden vurulmuşa döndüm. Aynı zamandada yürüyordum farkında olmadan birine çarptım. Pardon derken kafamı kaldırdım Urazı karşımda görmem hasret ve nefret duygu karmaşasında boğdu beni. Hiçbirşey söylemiyordu. Sadece gözlerime bakıyordu. Tıpkı bir yabancıymış gibi 'Pardon kolay gelsin' deyip yanından geçtim. O kadar zordu ki içimde hala bitirememiştim ona olan duygularımı ama nefretimde her geçen gün artıyordu. O yüzden görmemeyi tercih ediyordum ya 

ÖZEL ASİSTANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin